İlk mikrobiyolog Anton van Leeuwenhoek: Bileşik mikroskobun öyküsü

Öne Çıkanlar Yaşam Bilimleri

Anton van Leeuwenhoek, el yapımı mikroskoplar kullanarak mikroorganizmaları gözlemleyen ve tanımlayan ilk kişiydi. Ayrıca mikroskobu ile kas liflerinde, bakterilerde, spermlerde ve kılcal damarlarda kan akışını kaydeden ilk bilim insanlarından biri oldu.

Anton Van Leeuwenhoek, 24 Ekim 1632’de, Hollanda’nın Delft kentinde bir sepetçinin oğlu olarak dünyaya geldi. 16 yaşındayken Amsterdam'da bir tüccara, muhasebeci ve kasiyer olarak çıraklık yaptı. O sıralarda, zamanın kumaş tacirlerinin kullandığı, basit bir büyüteç olan ilk mikroskopu gördü. Kısa bir süre sonra, kendisi için bir tane satın aldı.

1654 yılında Delft'e geri döndü ve başarılı bir perde işine başladı. Ancak mikroskoplar hala çok ilgisini çekiyordu. Cam işine aşina olması, merceklerle uğraşmasını kolaylaştırıyordu.


Mikrobiyolojinin babası

Anton van Leeuwenhoek, alışılmadık bir bilim insanıydı çünkü esnaf bir aileden gelmişti, serveti, yüksek eğitimi, üniversite derecesi yoktu. Ancak van Leeuwenhoek beceri ve özenle "Mikrobiyolojinin babası" olarak anılmayı başardı.

Anton Van Leeuwenhoek, 1668 yılına kadar basit gözlemler yapmak için, kendi mikroskobunu nasıl üreteceğini öğrenmeye çalıştı. Robert Hooke'nun mikroskop ile gözlemlerini tasvir eden ve çok popüler olan Micrographia eserinin bir kopyasını gördü ve bu ona daha ciddi araştırmalar yapmak için ilham kaynağı oldu. Daha sonra van Leeuwenhoek, kendi mikroskoplarını geliştirmeye başladı.

Anton van Leeuwenhoek'in bir illüstrasyonu

Van Leeuwenhoek'in mikroskobu

Van Leeuwenhoek, küçük bir soda kireç camının ortasını sıcak alevin içine yerleştirerek, ısınan bölümünü çekip, iki uzun cam tel oluşturuyordu. Bir cam tellerden birinin ucunu alevin içine sokarak, çok küçük, yüksek kaliteli bir cam küre yapıyordu. Bu cam küreler, daha sonra mikroskoplarının mercekleri haline geldi.

Temel tasarımda, van Leeuwenhoek'in araçları, günümüzde kullanılan ve birden fazla lensi olan bileşik mikroskoplardan değil, güçlü büyüteç camlarından oluşuyordu. Modern bir mikroskop ile karşılaştırıldığında, van Leeuwenhoek'in tasarımı, aletin gövdesini oluşturan pirinç bir plakadaki küçük bir deliğe monte edilen tek bir mercekti ve son derece basitti. Konumu ve odak noktası iki vidanın döndürülmesi ile ayarlanıyordu. Tüm enstrüman sadece 8-10 cm uzunluğundaydı ve göze yakın tutulmalıydı, bu da çok iyi bir ışıklandırma ve sabır gerektiriyordu.

Bileşik mikroskoplar Leeuwenhoek'un doğumundan yaklaşık 40 yıl önce 1590'larda keşfedildi. Bu erken dönem bileşik mikroskoplar 20 veya 30 kat büyütme oranına sahipti ancak bunları üretmenin büyük teknik zorlukları vardı. Yine de, van Leeuwenhoek elindeki imkanlarıyla, yani mercek konusundaki becerisi ve doğal görme yeteneğiyle birlikte 200 katın üzerinde büyütme elde etmeyi başardı.

Daha da önemlisi, merceklerinin altına konabileceği her şeyi gözlemleme merakı ve gördüklerini açıklama konusundaki özeniydi. Kendisi iyi çizilemese de, gördüğü şeylerin çizimlerini hazırlatmak için bir çizer kiraladı.

Tek hücreli organizmaların keşfi

Güçlü mercekler oluşturma yöntemini geliştirdikten ve mikroskobik dünyayı ayrıntılı bir şekilde inceledikten sonra van Leeuwenhoek, kaydedilen mikroskobik gözlemlerinin kopyalarını ünlü İngiliz bilim topluluğu Royal Society of London'a göndermeye başladı. 1673'te mikroskobunda görüntülediği ve çizeri ile kayda geçtiği, arı sokması üzerine yaptığı çalışmalar Kraliyet Cemiyeti tarafından yayınlandı. Bu başarısından sonra Van Leeuwenhoek, Royal Society'ye mikroskobik tek hücreli organizmalar hakkındaki ilk gözlemlerinin bir kopyasını gönderdi. Ancak daha önce tek hücreli organizmaların varlığı tamamen bilinmediği için bu şüphe ile karşılaşıldı. Sonunda, Van Leeuwenhoek'in ısrarı karşısında Royal Society, van Leeuwenhoek'in gözlemlerini doğrulamak için saygın gözlemcilerden oluşan bir ekip gönderdi. Ve böylece başarısı kanıtlanmış oldu.