Dünyanın en eski soyağacı çıkarıldı

Öne Çıkanlar Yaşam Bilimleri
Dünyanın en eski soyağacı çıkarıldı

İngiltere’nin en iyi korunagelen Neolitik mezarlarından alınan insan DNA’sının incelenmesi sonucunda, o tarihlerdeki toplulukların yaşam biçimleri hakkında heyecan verici bilgiler elde edildi. En dikkat çekici sonuçlardan biri, buraya gömülü insanların beş neslinin soyunun tek bir (büyük) aileye uzanıyor oluşu. Bu nedenle burada çok eşli bir İngiliz taş devri çiftçisinin, ailesiyle birlikte L biçiminde iki mezar odasına sahip tümülüse gömüldüğü düşünülüyor. Araştırma sonuçları Nature dergisinde yayınlandı.

Adam iki eşi ve çocuklarıyla Kuzeydeki odaya, diğer kadınlar ise Güneydeki odaya gömülmüşler. Hazleton North tümülüsü 1979-1982 yılları arasında arkeologlar tarafından tabaka tabaka açılıp, incelenmişti. Bu çalışma sırasında da en az 44 insan kalıntısı bulunmuştu. İngiltere’deki ilk çiftçilere ait bu kalıntılar 5700 yıl öncesine tarihlendirildi. Atalarının birçoğu Avrupa kıtasından olan bu insanlar, tarımı birkaç nesille (100 ila 200 yıl içinde) İngiltere’ye getirmişlerdi.

Amerikalı ve Avusturyalı araştırmacılar buradan çıkarılan 35 insan kalıntısının kalıtım dizilimini yaptıktan sonra, akrabalık ilişkilerini ortaya çıkarmaya başardı. Buna göre 27 kişi yakın akraba ve kuzey odasına gömülü adamın dört kadınla oluşturduğu büyük bir ailenin parçasıydı. İki kadın ve çocukları da kuzey odasına gömülürken, diğer iki kadının çocukları güney odaya gömülmüş.


Araştırmacılara göre o dönemin toplulukları, anne soyunun farklı mezarlarda gömülmesine değer veriyordu. Babanın soyundan gelenlerse her zaman babaları ve erkek kardeşleriyle birlikte gömülüyordu. Çocukluk çağında ölen kız çocukları da aynı mezara gömülürken, yetişkin kız çocuklarının buraya gömülmedikleri fark edildi. ‘O zamanki topluluklar ataerkil olmalı’ diyor araştırmacılar. Erkek çocuklar kendi klanlarında kalırken, kadınlar kocalarının klanlarına geçiyorlardı.

Üç kadın ve beş erkeğin yakın akraba olmadıkları belirlendi. Bu kadınlar ailede çocukları olmayan veya başka gruplara katılan kızları olan erkeklerin eşleri olabilirler. Bu durumda erkekler “evlat edinmiş üvey çocuklardı” diyor araştırmacılar. Ayrıca eşleri ölen veya boşanan bazı kadınlar yeniden evlenerek aileye katılmışlar. Hem daha önce doğan hem de klan içinde doğan çocuklar aynı komplekse gömülmüş. Bu da onların adil bir statüyü benimsediklerini gösteriyor.

Araştırma bir Neolitik topluluktaki akrabalık ilişkilerine eşsiz bir bakış açısı sunması açısından önem taşıyor. Nature dergisindeki diğer bir makalade araştırmacılar Son Tunç Çağ’ında İngiltere’ye gerçekleşen “ toplu göçten” söz ediyorlar. Şimdiye dek iki eski göç dalgası biliniyordu: İlk önce 5900 yıl kadar önce ilk Neolitik çiftçiler Avrupa kıtasından gelmişlerdi; ve bunlara Hazleton North tümülüsüne gömülenler de dahildi. 4450 yıl kadar önce de Karadeniz ve Hazar denizleri arasındaki bozkırlarda başlayan ve İngiltere ve İskoçya’ya kadar yayılan ikinci bir çiftçi göçü yaşanmıştı. Bunlar o zamanlar yüzde 90 oranında yerli çiftçilerin yerini almıştı. İngiltere’nin en güneyinden en kuzeyde İskoçya’ya kadar olan bölgeye ait 793 kişinin “eski kalıtımı” ayrıca üçüncü bir göç dalgasının varlığını gösterdi.

3000 yıl kadar önce Fransa’dan gelen bu toplulukların yarısı, İngiliz ve Galler topluluklarıyla kaynaşmışlarsa da İskoçya’ya kadar gitmemişlerdi. Bu yüzden günümüz İskoç toplumlarında “bozkır soyu”, İngiltere’ye kıyasla daha ağır basmaktadır diyor araştırmacılar. Bunlar Kelt dilini sanıldığı gibi Demir Çağı’nda değil, Genç Tunç Çağı gibi erken bir tarihte adaya getirmişler. Dahası adada yaşayanların ve sonradan gelen yaşam biçimleri de çok farklıydı. Adanın yerlileri, yetişkin insanlara da karın ağrısı çekmeden veya ishal olmadan süt içmelerine izin veren laktoz bağışıklığı kazanmışlardı. Ve laktoz toleransı İngiltere’de Avrupa kıtasından bin yıl kadar önce gelişmişti. Bu da İngiltere’de Geç Tunç devrinde süt ürünlerinin Orta Avrupa’ya kıyasla daha önemli olmasıyla ilgili olabilir.

Nilgün Özbaşaran Dede

Kaynak