Türünün en eskisiyle tanışın: 30 milyon yaşında

Öne Çıkanlar Yaşam Bilimleri
Türünün en eskisiyle tanışın: 30 milyon yaşında

Çin’in Hengduan Dağları’ndaki zengin biyoçeşitliliğin kökeni milyonlarca yıl öncesine dayanıyor. Muson yağmurları bu zenginliği sağlarken bir bitki türünün geçmişi 30 milyon yıl öncesine kadar gidiyor.

Gösterişli bir Rhododendron (orman gülü), Asya’nın devasa Tibet Platosu’na bitişik Hengduan Dağları’nda bulunan yaklaşık 3.000 dağ bitkisi türünden biri. Ancak onu diğerlerinden ayıran çok önemli bir özelliği var: O, türünün en eskisi!

ABD, Şikago’daki Field Museum’dan evrimsel biyolog Richard Ree, “Burası, özellikle botanik açısından büyüleyici bir yer” diyor. İlk bakışta, Hengduan zirvelerinin yüksek yamaçlarındaki dağ çayırlarının, Kuzey Amerika’nın Rocky Dağları’ndakine benzediğini belirten Ree, “Ama sonra 10 kat daha fazla tür olduğunu anlıyorsunuz” diye belirtiyor. Burada, orman güllerinin yanı sıra Primulaceae (Çuha çiçeği) ve Gentianeae (Gentiyan) de geniş çeşitliliğe sahip.


Ree ve meslektaşları, buradaki bitki topluluğunun geçmişine dair bir çalışmayı, geçtiğimiz hafta Science’da yayımladı. Öyle ki bazıları, yaklaşık 30 milyon yıl öncesine gidiyordu. Ree, bu durumunda buranın, dünyanın en eski sürekli dağ ekosistemlerinden biri olduğunu belirtiyor. Çalışmada ayrıca evrimin burada da güçlü bir itici gücü olduğu sonucuna varıldı. Nihayetinde yeni türlerin gelişip serpilmesini sağlayan da yoğun muson yağmurları.

Araştırmacılar, bulguların hem jeolojik ve meteorolojik güçlerin bitki topluluklarını nasıl etkileyeceğini anlama hem de gelecekteki iklim ve peyzaj değişiklikleriyle nasıl başa çıkacaklarını tahmin etme üzerinde etkileri olduğunu söylüyor. Florida Üniversitesi’ne bağlı Florida Doğa Tarihi Müzesi’nden botanikçi Pam Soltis, “Türlerin ve toplulukların geçmişte nasıl tepki verdiklerini anlayabilirsek önümüzdeki yüzyıl boyunca ne kadar kırılgan olabileceklerini bilebilir ve bununla daha iyi bir başa çıkabiliriz.”

Science’da yayımlanan ve çiçeklerin kökenini belirleyen çalışmayı, Şikago’daki Field Museum’dan evrimsel biyolog Richard Ree ve Çin’deki Xishuangbanna Tropik Botanik Bahçesi’nden doktora öğrencisi Wen-Na Ding yaptı.

Bitkilerin tarihini DNA ile belirliyorlar

Jeologlar, Hengduan’ın karmaşık coğrafi tarihi hakkında birtakım kafa karışıklıklarına sahip. Bir süredir, 4.500 metreye yükselen zirvelerin yaklaşık 5 milyon yıl önce oluştuğuna inanıyorlardı. Ancak yeni radyometrik tarihleme de dahil olmak üzere son çalışmalar, bu tarihi yaklaşık 30 milyon yıl öncesine kadar götürdü.

Araştırmacılar, bölgenin bitki tarihinin de o zamana kadar uzanıp uzanmadığını öğrenmek istediler. Doktorasını, Çin’deki Xishuangbanna Tropik Botanik Bahçesi’nde bu konu üzerine yapan Wen-Na Ding ve evrimsel biyolog Ree, Tibet Platosu, Himalayalar ve Hengduan Dağları’nda bulunan 18 bitki grubunun her biri için evrim ağaçları oluşturmak adına DNA dizilerini kullandı. Ayrıca yeni türlerin ne zaman ortaya çıktığını ve bunu, bölgenin jeolojik tarihindeki önemli olaylara bağlamak için bitki fosilleri kullandılar. Bulgular, çeşitlenme oranlarını ve yeni türlerin bir bölgeden diğerine ne kadar hızlı yayıldığını tahmin etmelerini sağladı.

Ree, verilerin “şaşırtıcı bir sonuca” işaret ettiğini söylüyor: Platodaki bitki gruplarının bazıları, diğer alpin (yüksek dağlara özgü) floralara göre bilinenden çok daha eski, yaklaşık 30 milyon yıl önce Hengduan Dağları’nda ortaya çıkmıştı. Yaklaşık 19 ila 17 milyon yıl önce bitki popülasyonlarını izole eden, dağ sıralarının yükselmesi gibi jeolojik olaylar sayesinde daha fazla yeni tür ortaya çıktığını da buldular.

Senckenberg Araştırma Enstitüsü ve Doğa Tarihi Müzesi’nden evrimsel biyolog Adrien Favre “Kesinlikle musonun oynadığı muazzam bir rol var” diyor. Ancak o sırada küresel soğumanın Alp bitkilerinin evrimini teşvik etmiş olabileceğini de belirtiyor.

Zaman, topografya ve havayla birlikte Hengduan’ın florasının çeşitliliği, bölgenin “talihini” de gösteriyor. Biyoçeşitlilik zengini bölge, diğer dağlardaki eski bitki topluluklarını yok eden yoğun buzullardan kurtulmayı başarmıştı. Aynı zamanda sıradağların kuzey-güney yöneliminin, bitkilere daha sıcak iklimlere kaçış yolu vererek tohumları hayvanlar, rüzgâr veya su tarafından güneye taşınmasına da yardımcı olduğu düşünülüyor.

Şimdi soru, Hengduan’ın eski florasının yeni bir iklim tehdidi de dahil olmak üzere insan faaliyetleriyle nasıl başa çıkacağı yönünde. Kopenhag Üniversitesi’nden makroekolog Carsten Rahbek, bugünkü koşullar yerine uzun zaman önceki büyük ve ani değişiklikler, bölgenin üstün çeşitliliğini açıklıyorsa, bitkilerin ısınmaya nasıl tepki vereceğini tahmin etmek için geleneksel yaklaşımların işe yaramayabileceğini söylüyor.

Daha acil bir tehdit de var: Yeni yollar, hidroelektrik barajlar ve büyüyen yerleşim ve çiftlikler biyoçeşitliliği tehdit ediyor. Hengduan Dağları’nın yamaçlarında her yaz ortaya çıkan kır çiçeklerinin güzelliği, bölgeyi ekoturizm için büyüyen bir çekim merkezi haline getirmiş durumda. Bilim insanları, Çin hükümetini bu eski bitki çeşitliliğini korumaya çağırıyor.

Prof. Dönmez'in notu: Yeryüzünde çiçekli bitkilerin atası, bilinen güncel duruma göre Amborella trichopoda'dır ve yaklaşık 150 milyon yıldan beri yeryüzünde vardır. Yazıda geçen 30 milyon yıl çok daha genç bir yaştır ve ilgili habitatlarda çeşitlenmenin yaşını ifade eder.

*Düzeltme ve ek bilgi için Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı Prof. Dr. Ali A. Dönmez'e teşekkür ederiz.

Batuhan Sarıcan / [email protected]

Kaynak: https://www.sciencemag.org/news/2020/07/many-beloved-garden-flowers-originated-mountain-hot-spot-oldest-its-kind-earth