Kasabadan bilim dünyasına yolculuk: Dünya çapında başarıya imza atan bir bilim insanımızın öyküsü

Öne Çıkanlar

Fotoğraf 1: Dr. Altıntaş ve doktora öğrencisinin birlikte yaptıkları 9 eksenli CNC Mikro İşlem Tezgâhı’nda yaptıkları bir deney.

Bu yazının amacı yaban ellerdeki çalışmaları ile bizleri gururlandıran Prof. Dr. Yusuf Altıntaş’ı tanıtmaktır. 1986’dan beri Kanada British Columbia Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalışan Dr. Altıntaş’ın ilgi alanı: “Metal Kesme Mekaniği”, “Takım Tezgâhları Titreşimleri”, “Bilgisayarlı Sayısal Denetim Tasarımı”ndan oluşuyor. Hakemli dergilerde yazdığı 200’ü aşkın makale, yüzü geçen konferans bildirisi, yazdığı uzmanlık kitabına yapılan atıf sayısı 33.800, h indeks 96’a ulaşıyor. Kendi laboratuvarında geliştirilen talaşlı imalat mekaniği, dinamiği, kontrolü ve ölçme programı günümüzde üç yüzden fazla uluslararası uçak, tezgâh, takım, otomotiv ve imalat firmalarınca kullanılıyor.

Dr. Altıntaş, Cumhuriyet’in kasabada hayata geçirdiği eğitim kurumlarında ilk, orta öğretimini yapmış. Denizli’de liseyi, ülkemizin yüz akı olan İstanbul Teknik Üniversitesini bitirmiş. Kendi olanakları, ailesinin katkılarıyla İngiltere’de dil eğitimi görmüş. Çalışma yaşamına parası bol özel sektörde değil, okul gibi gördüğü Kırıkkale Top Otomotiv Fabrikasında düşük bir maaşla başlamış. Amacı olan takım tezgâhı imalat tekniklerinin pratik inceliklerini gece vardiyasında gönüllü nöbete kalarak öğrenmiş.

Tesadüflerin böylesi


Amerika’ya eğitime giden okul arkadaşının yemek masasında bıraktığı yurt dışı yüksek lisans başvuru formunu görmüş, okumuş, doldurmuş, başvurusunu yapmış. Kısa zamanda New Brunswick Üniversitesi (Kanada)’den burs kazandığı haberi gelmiş. Kanada’da zor bir süreçte yüksek lisansını tamamlamış, ara vermeden Montreal’deki uçak motor fabrikasında mühendis olarak çalışmaya başlamış. Kırıkkale’de öğrendiklerinin Kanada’daki çalışma yaşamında büyük yararını görmüş. Yarışmacı sistemde hızla yükselmiş. Kısa bir dönem sonrasında burada kendisine önerilen yüksek maaşlı işi yine elinin tersiyle iterek 1982 yılında Kanada’nın NSERC (bizdeki TÜBİTAK karşılığı) kurumundan kazandığı özel bursla Waterloo Üniversitesi’nde doktora eğitimine başlamış.

Bu yıllarda akademik ortamda takım tezgâhlarının tamamen bilgisayar programlarıyla kontrolünü sağlayan üretim sürecine geçiş üzerine çalışılıyormuş. Bundan etkilenen Dr. Altıntaş amacını, dijital devre tasarımı ve bilgisayar ile makine kontrol teknolojisini öğrenme olarak belirlemiş. 1983 yılında dönemin en meşhur öğretmeni olan Prof. Dr. J. Tlusty ile McMaaster’de çalışmaya başlamış. Tezgâh dinamiğini ölçme tekniklerini Dr. Wishek’ten öğrenmiş. 1984 Mayısında doktora yeterlilik sınavını 1987 Martında doktora tezini vermiş.

Yetkin öğretmenin denetiminde doktora yapmasından ötürü hemen General Motors dünya araştırma merkezinden iş görüşmesi daveti almış. Kendisini tavsiye eden öğretmeni Dr. Tlusty olunca, verilecek ücret yıl temelinde 47.000 dolar olarak teklif edilmiş. Paraya önem vermeyen Dr. Altıntaş, daha az maaş alacağı British Columbia Üniversitenin teklifini kabul etmiş.

Ders, araştırma, yayın, sanayi ile işbirliği başlıyor: Daha doktora tezini bitirmeden Temmuz 1986 yılı kış-bahar döneminde lisansüstü dersi olan “Mukavemet ve Üretim Teknikleri”ni vermeye başlamış. Araştırma fonlarına başvurmuş. Başarılı olmak için sabahın köründen gece yarılarına kadar çalışmak zorunda kalmış.

Üniversitenin şartları

1987 yılında doktora tezi kabul edilir edilmez, kadrosu yardımcı profesörlüğe yükseltilmiş. Üniversite bir defaya mahsus olmak üzere kendisine 8.000 dolar araştırma bursu, çalışmayan bir freze tezgâhı ve boş bir laboratuar vermiş. Üniversite her genç akademisyene yaptığı üniversiteden kovulmama tavsiyesini Dr. Altıntaş’a da yapmış. Tavsiyenin içeriği dört yıl içinde kendisinden başka araştırma fonları bulmasını, yüksek lisans ve doktora öğrencisi yetiştirmesini, yayın yapmasını ve sanayi ile işbirliğine girmesini içeriyormuş.

Dr. Altıntaş ilk araştırma parasını yukarıda çalıştığını belirttiğimiz Montreal’deki uçak motor fabrikasından alıyor. Fabrika, projeye yılda 12.000 dolar olmak üzere üç yıl için 36.000 dolar veriyor. Kanada kamu araştırma kurumu buna yılda 36.000 dolar katkı koyuyor. Üniversitenin verdiği tezgâhı, elektrik bölümünden bir öğrencisi ile bilgisayarla çalışır hale getiriyorlar. Kanada’dan A. Spence (Doçent), Türkiye’den E. Budak ( halen Sabancı Üniversitesinde Profesör) doktora, Çinli, İranlı, Kanadalı yüksek lisans öğrencileri Dr. Altıntaş’ın denetiminde bu tezgâhta çalışmalarını tamamlıyorlar.

Akademi Başkanlığına seçiliyor

Bu süreçte yazdığı makale Dünya İmalat Araştırmaları Akademisi tarafından kabul ediliyor. Akademiye yedek üye olarak seçiliyor. 2017 yılında akademinin ilk Türk ve Kanada vatandaşı olarak başkanı oluyor. Üniversite tarafından başarıları görülen Dr. Altıntaş, 1991 yılı temmuz ayında doçentliğe yükseltiliyor, ömür boyu öğretim üyesi kadrosuna atanıyor.

Yayınları ile Amerika’da, Avrupa’da tanınmaya başlayan Dr. Altıntaş, 1992 yılında dünyanın en büyük tezgâh laboratuvarına (Aachen-Almanya) misafir öğretim üyesi olarak davet ediliyor.

Kök salma arayışı:

Aachen’deki misafir öğretim üyeliği sonrasında arayış içinde olan Dr. Altıntaş’ın ilk tercihi ülkemiz oluyor. 1993 Nisan-Temmuz döneminde yine misafir öğretim üyesi olarak Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Bölümünde çalışmaya başlıyor. Amacını bir deneyim kazanma, uyum sağlayabilirse İzmir’e yerleşme olarak açıklıyor. Ne var ki Yüksek Öğretim Kurulu’nun (YÖK) üniversitede yaptığı yıkımla birlikte İ. Doğramacı- T. Özal ikilisinin oluşturduğu politik ortamda akademik çalışmayı siyasi iktidardakilere yandaşlığa tercih eden sistemle çalışamayacağını tez zamanda anlıyor

Almanya ve Türkiye’deki misafir öğretim üyeliğinden sonra 1993 Temmuz’unda yeniden Kanada’ya dönüyor. Sıfırdan başlattığı laboratuvarın dar olanaklarına karşın, asistan arkadaşlarıyla birlikte ilgi çeken araştırmalar yapıyorlar, bunları hakemli dergilerde yayınlatıyorlar. Bu çalışmalar akademik etkisini gösteriyor, kısa zamanda üniversite profesörlüğüne yükseltiliyor.

En gözde eğitim programı ve ödülü

Electro-Makina Mühendisliği” adıyla kurduğu eğitim programı öğrencilerin en gözde, endüstrinin de en çok parasal destek verdiği bilim dalı oluyor. Eğitim programı kısa zamanda, üniversitenin en başarılı ödülünü alıyor. Yerel sanayi kuruluşlarının parasal desteğiyle öğrenci sayısı artıyor, 32 öğrencilik bir sınıf oluşuyor. Yerel sanayicilerin önerilerini dikkate alan, değişimi gözlemleyen kamu, eğitim laboratuvarının büyütülmesi, bölüme yeni öğretim üyesi alınması için, merkezi bütçeyle bu yeni mühendislik eğitimine destek veriyor. Eğitim dalının adı da “Mechatronic” olarak değiştiriliyor, kısa zamanda ülkenin en tanınan mühendislik programı oluyor. Burada E. Budak’la birlikte yaptıkları bir çalışma mühendislik alanında en fazla atıf alarak akademi tarihine geçiyor.

Çalıştığı üniversite ortamının iyi olmasına karşın, bulunduğu eyaletteki endüstrinin yetersizliği yanı sıra, başarısını izleyen Amerikan üniversitelerinin Dr. Altıntaş’a teklifleri onu yol ayrımına getiriyor. Amerikan üniversiteleri, Kanada’da aldığı maaşı ikiye katlayıp çok iyi koşulların yanında dev şirketlerin göz kamaştırıcı projelerini öne sürüyorlar. Doğa koşullarını beğendiği Florida Üniversitesi – (Gainesville) ile anlaşıyor.

Ne var ki Amerika’daki zengin ile fakir arasındaki uçurumlu yaşamdan pek hoşlanmıyor, buna uyum sağlayamıyor. Laboratuvarını büyütmek için yeniden Kanada’ya dönüyor. Geliştirdiği “Sanal Ortamda İmalat” konulu projesine Kanada Pratt&Whitney uçak motor fabrikası destek veriyor. İlerleyen yıllarda projeye Kamunun yanı sıra dünyanın en büyük takım firması olan Sandvik Coromant’ın desteği geliyor.

Alanında lider oluyor

Kök, can suyunu almış, artık büyüme başlamıştır. Örneğin 2003 yılında Japon Mori Seiki firması, yarım milyon dolarlık CNC (bilgisayar denetiminde üretim yapabilen) tezgâhını Dr. Altıntaş’ın laboratuvarına hediye ediyor. Firma bununla yetinmiyor, 2007 yılında bu tezgâhı beş eksenlisi ile yeniliyor, ayrıca yarım milyon dolarlık freze-torna tezgâhını laboratuvara yerleştiriyor.

Dr. Altıntaş’ın yönettiği laboratuvar sayısı böylece üçe çıkıyor, 2010 yılında Kanada’daki talaşlı imalat ve bilgisayar denetimli üretim araştırmalarının lideri konumuna geliyor. Kamunun desteği yanı sıra uluslararası on şirketin de destek verdiği bir çalışma ekibini kuruyor.

Halen yarısını Dr. Altıntaş’ın kazandığı 14 milyon dolarlık yıllık araştırma bütçesi olan değişik konuları içeren projeyi sürdürüyor. Projede sekiz Kanada üniversitesinden 17 öğretim üyesi çalışıyor. Laboratuvarda geliştirilen matematiksel imalat fiziği benzetişim teknolojisi programları, paket halinde dünyadaki 300 gelişmiş firmalara sunuluyor, bilim-sanayi işbirliğine büyük katkı konuluyor. Laboratuvarın 2019 yılında bu tür işlemlerden ötürü sağladığı kaynak 1.5 milyon doları geçmiş.

Yetiştirdiği öğrenciler, aldığı ödüller

Türk siyasal ve akademik yaşamın gözlemlenen belirgin özelliği, liderin kendisinin yerine geçebilecek yetkin insanları yetiştirmemesidir. Bu yönü ile Dr. Altıntaş farklı bir liderlik örneği gösteriyor. Şimdiye değin yetiştirdiği 23 doktora öğrencisinden 14’ü Kanada ve Amerika’da profesör olmuş, yüksek lisans derecesini alan öğrencisi sayısı 120’ye ulaşmış. Kendisinden doktora sonrası eğitimi gören uzman sayısı ise 40’a yaklaşmış.

Yetiştirdiği öğrencileri ile akademik alanda hem birlikteliği hem de yarışı sürdüren Dr. Altıntaş bilime yeni katkılar sunuyor. Bunun en çarpıcı örneğini sanal ortamda benzetişim yazılımlarını birlikte sürdürdükleri Dr. Doruk Merdol (İstanbul) oluşturuyor.

Altın madalyalar geliyor

Akademik yaşamda çalıştığı yıllar artan Dr. Altıntaş’ın ödülleri de çoğalıyor. En değer verdiği Kanada Kraliyet Bilim Akademisine seçilen ilk imalat mühendisi ve öğretmeni ödülü oluyor. Seçili örnekleri aşağıdakiler oluşturuyor.

2011’de Kanada Mühendis Odaları tarafından yılın en iyi mühendisi seçiliyor, altın madalya ile ödüllendiriliyor.

2009’da Stuttgart, 2013 Budapeşte üniversiteleri tarafından kendisine CNC programlarını geliştirme, üretim tezgâhlarındaki titreşim sorunlarını çözmesinden ötürü onursal doktora ödülü veriliyor.

2013’te TÜBİTAK tarafından fen bilimlerinde yurt dışında yaşayan en iyi bilim insanı seçiliyor. Ödülünü (25.000 dolar) Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, doğduğu Bekillili (Denizli) fakir üniversite öğrencilerine burs olarak verilmesi koşuluyla bağışlıyor.

2013’te Kanada’da endüstri ile en iyi işbirliğini gerçekleştiren akademisyen seçiliyor, 200.000 dolarlık serbest araştırma fonu kazanıyor.

2016’da Amerika Makine Mühendisleri Birliğinin, imalat teknolojisi madalyasını alıyor. Aynı yıl konusunda Almanya’nın en yüksek ödülü olan George Schlesinger İmalat Araştırma Ödülü kendisine veriliyor.

2017’de üniversitesi tarafından kendisine “en saygın bilim insanı” unvanı, 100.000 dolarlık araştırma ödülü eklenerek veriliyor.

Çalışma yaşamından bazı kesitler:

Dr. Altıntaş, değişik ülkelerdeki üniversiteler ve sanayi kuruluşlarıyla ilişkisini hep sıcak tutuyor. Beklenildiği gibi bunlardan ilk grubu Çin, Japonya ve Asya Kaplanları olarak tanımlanan ülkeler oluşturuyor. Türkiye’ye olan geliş-gidişlerini yıl temelinde aksatmadan sürdürüyor.

Dr. Altıntaş’ı en çok heyecanlandıranı Çin’e yapılan bilimsel seyahatler oluyor. Çin’e ilk seyahatini 1991’de yapıyor. Çin’i sanki 1950’lerin Türkiye’si gibi görüyor. Geri kalmış, zor kalkınır diye düşünüyor. 2000 yılında yeniden gittiğinde gözlerine inanamıyor. Çin’i kısa sürede korkunç bir teknoloji ve eğitim atılımı gerçekleştirmiş olarak görüyor.

Çin’deki üniversite ve sanayi kuruluşlarına aralıklı süren bu seyahatlerin en sonuncusunu salgın hastalığın öncesinde yapmış. Dönüş yolcuğunda Dr. Altıntaş kendisine şu soruyu soruyor.

Çin ve Türkiye

“Bir buçuk milyarlık Çin kısa zamanda çağ atlarken, 1922’de Ulusal Kurtuluş Savaşını vermiş Türkiye neden çok yavaş değişiyor?

Yanıtı basit oluyor. “Çin’de üniversite ve devlet yönetiminde dinin herhangi bir etkisi yok. Dolayısıyla halkı uyutmak için dini kullanan politikacı yetişmiyor. Çin’de Mao çıkmış ve bilimsel yönde ilerlemenin yollarını göstermiş. Onlarda yetkin kişileri gerekli görevlere getirerek yollarına devam etmişler.

Bizde Atatürk çıkmış. Kısa zamanda nelerin başarılabileceğini dünyaya göstermiş. Atatürk’ün yolundan ayrılan Türkiye günümüzde kindar ve dindar kuşak yetiştirecek yeni hedefini belirlemiş. Onlar ise teknolojiyi öğrenen, yenileyerek uygulayan, üretimi sürdüren, ötekiyle yarışan kuşakları yetiştirmekten bir saniye bile geri kalmıyorlar”.

Japon sanayisinin hayranlığı

Dr. Altıntaş’a uzak doğuda büyük bir ilgi var. 2001 yılında dünyanın en büyük robot ve CNC firması Fanuc fabrikasında yaptığı eğitim sonrasında, firma yetkilisi verilen yemekte şunları söylüyor:

Japonya’nın, Kanada gibi geniş doğal kaynakları yok. Biz teknoloji ile aç kalmamaya çalışıyoruz. Şirketimizin, sizin gibi CNC konusunda yetişmiş değerli uzmanları var. Bizim mühendisler sizin her makalenizi hemen okur, bundan nasıl yararlanabileceklerini düşünürler. İşe yeni aldığımız uzmanların başucu kitabı sizin eserinizdir. Kitabınızı, yeni yayınlarınızı işe aldığımız mühendislerin eğitiminde temel kaynak olarak kullanıyoruz.”

Türkiye’yi nasıl görüyor? 

 Dr. Altıntaş Türkiye’ye her yıl konferans vermek için geliyor. Türkiye sanayisi ile üniversitelerin işbirliği, desteği ve arzusuna rağmen gelişmiyor. Ülkemizden yetiştirdiği bilim insanı sayısı da artmıyor.

Dr. Altıntaş ülkemizdeki üniversitelerin gelişmesi konusunda karamsar görünüyor. Türkiye’de yeni kurulan üniversiteler bilimsel bir düzeyi yakalayamadıkları gibi seçkin üniversitelerinde artık 2000’li yıllarda iyi öğrenci yetiştiremediğini belirtiyor.

Verdiği örnek şöyle: “İranlı Mollalar bile Türkiye’den iyi öğrenci yetiştirmeye başladılar. Amerika ve Kanada’ya mezuniyet sonrası eğitimi için başvuran İranlı öğrencilerin seçilme şansı Türk öğrencilerden fazla.  Çünkü bizde artık yüz akı bildiğimiz üniversitelerde bile kalite düşmüş”.

Dr. Altıntaş’ın bu gözlemini ülkemizdeki ailelerle çocuklarının davranışları da destekliyor. 2000’li yıllarda nitelikli liseleri bitiren gençler, üniversite eğitimi için yoğun biçimde yurt dışını tercih etmeye başlamışlar. Gençlerdeki bu davranış, tutum değişikliği üzerinde durmamız gereken önemli bir konu oluyor.

Makineyi çalıştıracak insan yok

Dr. Altıntaş’ın belirttiği diğer önemli bir konu, uzmanı olduğu çok eksenli CNC konusunda ülkemize konulan ambargo oluyor.

Ambargodan amaç, yağlı müşteri Türkiye’nin teknoloji yoğun, nitelikli emekle makine yapabilen, makineleri üretememesini sürdürmek, Türkiye’nin pazar olarak kalmasını sağlamaktır.

Bu konudaki örneği çok çarpıcı: “36 yılda geliştirdiğimiz, nerede ise 200 insan yılı emek verdiğimiz CNC yazılımlarını Türkiye’ye hibe ettim. Danışmanlığı ve rehberliği ben küçük bir danışmanlık ücretiyle sürdüreceğim. Ne var ki ülkemizde bu konuda yetişmiş uzman yok. Ülke olarak işimiz çok zor.”

Dr. Altıntaş, ülkemiz üniversite eğitimindeki kalite düşüşünü 2000’li yıllardaki politik tutuma bağlıyor. Sayısı hızla artırılan; fakat nitelik konusunu boşlayan üniversitelerde daha baştan buralara atanan rektörlerin zayıf akademisyenler olmalarını eleştiriyor. Halen görevde olan rektörlerin yarısından çoğunun akademik çalışmalarına yapılan atıf sayısının yüzün altında olduğunu; fakat kendisiyle doktora sürecini bitiren otuz yaşın altındaki araştırmacıların aldığı atıf sayısının bu rektörlere yapılan atıf sayısının çok üstünde olduğunu belirtiyor.

Tek yetkili tarafından atanan, yaratıcı, yarışmacı, yenilikçi bir sistemi benimsemeyen bu rektörlerin yönetiminde ülkemiz üniversitelerinde nasıl nitelikli öğrenci yetiştirebiliriz? Üniversiteyi bitiren bu öğrenciler çağa katkı koyabilir mi?

Son olarak Dr. Altıntaş’a Boğaziçi Üniversitesi’ndeki atamayı sordum: Ülkemiz kaybının bir yıl değil, buradaki öğretim elemanlarını, öğrenciyi, çalışanı içeren sayıda kişi-yıl kaybımız olduğu vurguladım, eleştirisini istedim.

Böylesi bir savurganlık, tutumsuzluk, boşuna zaman ve insan gücü harcama örneği şimdiye değin ne Çin’de, İran’da ne de çevre ülkelerden birinde oldu. Dünyayı davetli olarak gezen bilim insanı olarak, bize özgü bir yönetim biçiminin örneğini hiçbir ülkede görmedim” dedi.

Fotoğraf 2: Yüksek lisans öğrencisi Tuğçe ile 5 eksenli tezgâhta ölçüm çalışması.

 

Mümtaz Peker
Emekli öğretim üyesi
[email protected]