Dünya ile bütünleşmek

Doğan Kuban Y
Dünya ile bütünleşmek

Dünya geçen yüzyılı savaşla geçirdi. Japonya Çin’i, Amerika Vietnam’ı işgal ettiler. Osmanlı İmparatorluğu yok oldu. Günümüzde savaşlar o kadar sürmeyecek! Sanayileşme çağında, savaş cephelerde başlasa bile, cephelerde bitmeyecek. Bütün bunları televizyonlarda seyrettik. Berlin harabe oldu. Bir atom bombası taşıyan uçakla 200.000 kişiyi öldürdüler. 20 yılda savaşlarda 65 milyon insan ölmüştü.

Geçen gün aklı zayıf sokak kabadayısı Trump Türkiye’yi tehdit etti. Bush da Irak’ı tehdit etmiş, petrolcü para babalarıyla kavga etmeden Amerikalı şirketler Irak’ı soymuşlardı.

Artık bütün yaşam platformlarında elektronik egemen.


Büyük güçler savaşı kendileri yapmıyor, küçüklere yaptırıyorlar. Karşılığında kredi ve silah veriyorlar.

İstediğimi yapmazsan kulağını çeker, dayak atar, ‘canını yakarım’ diyebilirler. Kahraman vatansever savaşları bitti. Uçaklar ya da atom bombaları onların yerine geçti.

Ne kadar soyulduk, bilen yok

Sevgili okurlar, 21. yüzyıla karmakarışık bir dünya ortamında girdik. Yapılan ve söylenenler insanların çıldırdıklarını gösteriyor. Savaş hâlâ var. Bu kadar çocuğun neden öldürüldüğünü düşündük mü?

Düşünmeye devam edelim.

Türkiye ile sorunlarının hesabını Amerika ile Rusya kendi aralarında tartışıyorlar. Bizim dış borcumuz, ödemekte zorluk çektiğimiz enerji, sonra herkesin kullandığı araçlar. Bir de otomobiller var! Hepsi kentlerin ve kent yaşamının giderek yaşanmaz hale geldiğini biliyorlar. Fakat gidecek başka yol yok. Sonunda çalışanlar ve devlet, ne kadar zaman ve ne kadar para kaybedildiğinin boyutunu bilmiyorlar.

Hava meydanları, köprüler, yollar yapılıyor, fakat İstanbul kent halkının boğazını sıkan trafik kargaşasını görmek istemiyorlar.

Belediye, bir zamanlar İstanbul için 1970’de bir koruma planı yapmamı istemişti. Şimdi kimse anımsamıyor. Çizimler de kayıp. Bir belediyenin bu kaygısızlığı, İstanbul’un bütün önemli ahşap dokusunun yok olmasına neden oldu.

Türkiye’de 1950’den sonra olan değişiklikler, devlet gemisinin rotasını yavaş yavaş değiştirmeye başladı. 1980 darbesi, değişme modalitelerinin dış güçler tarafından yönlendiğini gösteriyordu.

Avrupa da hiç acımaz

Yakın tarihte Irak savaşını anımsayın. Amerika’nın bizim de bu savaşa katılmamızı istediğini biliyoruz. Bereket o zamanki meclis bunu reddederek bizim bu savaşa katılmamızı engellemişti. Bu durumda Büyük Millet Meclisinde Türkiye’yi ABD’den daha fazla sevenlerin çoğunlukta olması onur verici idi. Türkiye’nin ABD’nin programına ondan sonra girdiği görülebilirdi. Arap devletlerinin başına gelen durum Türkiye’nin başına gelirse Avrupa hiç acımayacaktır.

Gazi’nin cenazesine gelen Avrupalı temsilcileri ve söylediklerini bulup okursanız, o sırada Türkiye’nin ve Atatürk’ün dünyadaki itibarını anlayabilirsiniz. Birinci Dünya Savaşının en başarılı devrimcisi oydu.

Her devlet günümüzde istediği ilkelerle yaşayabilir mi? Her toplumun ve devletin tarihi gelenekleri vardır. Suudi Arabistan halkı bize benzemez. Giysileri ve yemekleri farklıdır. Kadınlara odalık gibi davranırlar. Fakat giderek dünyaya açılıyorlar.

Bugün Avrupa ve Amerika’ya benzemek istemeyen toplum yok. Bu önce internetten başlıyor. Sonra otomobil, sonra modern teknolojinin ürettiği sayısız alet ve daha fazlası…

Ülkemizde bir başka sıkıntı da işsizlik. Çok milyon nüfuslu kentlerin işsizlik oranı aşağı yukarı aynı. Ülke toprakları nadasta kalıyor, patates domates, soğan ithal ediliyor.

Biz toplum olarak ne kabahat işledik de başımıza bunlar geliyor? İkinci Dünya Savaşı’nda, sebze yokluğu anımsamıyorum. Şimdi, üretmediğimiz modern her eşya var. Vitrinleri ve reklamları dolduruyor. Ama iklim değişirse yöneticilerin ne yapacağını bilmiyoruz. Bu davranışları toplumun cehaletinin bilgi kıtlığından ve ona dayalı kargaşadan anlaşılabilir.

En vatansever bütünlüğümüz

Kurtuluş Savaşı bizim en güzel ve en vatansever bütünlüğümüzdür. İstanbul’un fethinden sonra Birinci Dünya Savaşı’nın da en başarılı çağdaş zaferidir. Bu noktada sayısız vatandaşın şimdi içinde bulunduğumuz durumda ‘ABD’nin istediği gibi ne isterse o olacak’ demesi zuldür. Buna her boyutta hazır olmak, devletin bağımsız kalma mücadelesi de, ülkenin içinde bulunduğu durumda halkın ve devletin bilinçli olmasına bağlıdır.

Seçim konuşmaları halkı uyandırmadı. Çağdaş dünya, devletleri ikinci planda bırakmıştır. Kuşkusuz devlet karar veren olacaktır. Fakat günümüzde politik kararları değil, teknolojik gelişmenin olanaklarını saptamak öğretmek, bunun için halk ve idareciler sen ben kavgasını unutup toplumu aynı yöne, politik olarak değil, gerçek sanayileşme yoluna yönlendirmek zorundadır.

Bunun için de parti söylemlerini mahalle kavgasına çevirmemek, istenen yaşamsal ve parasal sorunları dışlamamak ve bir ülkenin geleceğini ulusu birbirinden ayırmayla çözülemeyeceğini anlamak gerekir.

Modern dünyada din devleti kalmadı. Ama dindarlar yok olmadılar, Washington’da 16.cı sokakta neredeyse yolun numarası kadar kilise var. Camiye AKP bayrağı asarsanız, particilikle dini karıştırırsınız ve ülkenin partileri futbol kulübü gibi olur.

Bu ülke geleceğinin nasıl olacağını bilemez. Özellikle zamanımızda.

Doğan Kuban

Doğan Kuban'ın anısına saygıyla. Bu yazı HBT'nin 157. sayısında yayınlanmıştır.

Doğan Kuban