Kültür mirasını dijitalle korumak

Edip Emil Öymen
Kültür mirasını dijitalle korumak

Geçen yıl 2 Eylül gecesi çıkan yangında, Brezilya / Rio de Janeiro Kültür ve Doğa Tarihi (Ulusal) Müzesi’nde 20 milyon irili-ufaklı eser yok oldu gitti. Aralarında 80 milyon yaşında bir dinozorun kemikleri. Amazon Ormanları’ndan toplanmış kelebek koleksiyonu. Güney Amerika’da bulunmuş en eski insan iskeleti. 1784’te düşen bir meteorun 5.5 tonluk kalıntısı.

Müze, kuruluşunun 200. yıldönümünden üç ay sonra mahvoldu. Arşivinin %92.5’u yok oldu. Şans eseri, Luzia adlı 12 bin yıllık iskeletin kafatasının %80’i yangından kurtuldu: Bir dolabın içinde metal bir sandıkta saklı olduğundan... Ama tabii, koca müzeden geriye bu kadarcık iskelet kalmış olması (yanık duvarlarla birlikte) bizim deyimle “züğürt tesellisi.” 200 yılda özenle biriktirilen kültür ve doğa tarihi artık yok. Müzenin kütüphanesinde ise 57 bin kitap, 50 bini aşkın belge ve fotoğraf da kül oldu. Kültüre ve mirasına önem veren uluslar için giderilemez bir kayıp.

Bu kültür ve tarih felaketine rağmen, Google Art & Culture Projesi sayesinde, müzenin 2016’da kayıt altına aldığı bazı eserlerinin görsellerini, videolarını, üç boyutlu gösterimlerini Google izlemeye açtı. İyi ki o müzede böyle (sınırlı da olsa) bir proje yapılmış. Çünkü her bina yanabilir, yıkılabilir. Hele tarihin saklandığı binalar yok olursa, tarih belleği gitti gider. Google sayesinde hiç olmazsa o müzeye ait bazı salonlar, bazı eserler şimdi web’de yaşamaya devam edecek. https://tinyurl.com/yad2l99y


Wikipedia, Brezilya Ulusal Müzesi’nde fotoğraf, video çekenlerin, bunları paylaşması çağrısı yaptı. Bir tür kitle fonlama (crowd sourcing) gibi, bu da tarih-kültür fonlama olacak. Selfie çekenleri de davet etti projesine. Rio de Janeiro Federal Üniversitesi, gönderilecek fotoğrafları inceliyor, sınıflıyor. Eğer bizden de o müzeye gitmiş görmüş olanlar varsa şu adreslere yollayabilirler: [email protected] / [email protected] / [email protected]

Notre Dame’ın kopyası çok

Paris’te 15 Nisan’da çatısı yanıp içeriye çöken Notre Dame Katedrali’nin onarımı, Rio’dakine göre daha kolay olacak. Çünkü elde, katedrale ait çok bol görsel/dijital veri var. Bunların en başında, Amerikalı sanat tarihçi Andrew Tallon’un 2010’da binada toplamaya başladığı dijital veriler geliyor. [Tallon’a, katedralde çalışma izni aldığı günlerde beyin kanseri teşhisi konuldu. Kasım 2018’de 49 yaşında öldü]. Artık, gündelik uygulama sayılan üç boyutlu lazer (Lidar) yöntemiyle Tallon, katedralin “bir milyar” noktasından oluşan dijital resmini 50 farklı açıdan çekti. Ek olarak, yüksek çözünürlükte fotoğraflarını da... http://pages.vassar.edu/antallon/

Notre Dame onarımı sırasında Art Graphique & Patrimoine (AGP) ve Géomètres-Experts (GEA) adlı iki şirket de binanın üç boyutlu dijital resimlerini çektiler. Sonradan yanıp kül olan ahşap çatının üç boyutlu modelini de yapmışlardı. Yangın, bu işler olurken çıktı.

“Assassin’s Creed: Unity” adlı bilgisayar oyunu da Notre Dame’ın onarımında yol gösterecek. Oyunda fonda 1789 Fransız İhtilali ve Notre Dame var. Oyun yapımcısı Ubisoft’a göre, oyunun görsel zenginliği, Notre Dame’da yanıp yok olan ayrıntıları işaretlemeye yardımcı olacak: Ubisoft teknisyenleri de katedralde üç boyutlu lazerle kayıt almışlar.

AB kültür mirasını dijitale aktaracak

“9 Nisan Avrupa Dijital Günü” vesilesiyle yaptığı konuşmada AB Komisyonu İletişim Ağları, İçerik ve Teknoloji Genel Müdürü Roberto Viola, Tallon’un çalışmasını “Eğer korktuğumuz başımıza gelirse...” diye örnek göstermişti, yangından sadece bir hafta önce... 9 Nisan’da 24 Avrupa ülkesi “Kültürel Mirasın Dijitalle Korunmasını Geliştirme Ortaklığı” sözleşmesini imzaladılar (24 içinde Türkiye yok). Buna göre, Avrupa’daki önemli kültür mirası üç boyutlu dijital veri şeklinde toplanacak, kopyalanacak, saklanacak, bilgi olarak paylaşılacak. Aynı toplantıda konuşan AB Eğitim ve Kültür Bakanı Tibor Navracsics de, “Kültür mirasını herkesin paylaşmasını sağlamamız gerekiyor. Dijitalleşme, bunu kolaylaştıracak,” dedi.

Fransa’da Digital Cathedral, e-Cathedral, Mapping Gothic France gibi girişimler tarihi eserleri dijital veriye dönüştürüyor. Dijital yöntemler yokken mimarlar, ressamlar, binaları kağıda çizerek belgelerdi (rölöve). Savaşlar veya başka nedenlerle yıkılan binaların, sonra aynen yeniden yapılabilmesi, kültür mirasına sahip çıkan, koruma bilincine ulaşmış yönetimler sayesinde oldu hep. Taş üstünde taş kalmamış yıkıntılardan, aynı binayı bütün ayrıntılarıyla yeniden inşa etmek için çizimlere bakılıyordu. Bugün ise işler o kadar kolaylaştı ki, üç boyutlu lazer rölöveyi çok daha ayrıntılı yapıyor. Bir iki yıla kalmaz, bu işi dronlarla yapmak da gündelik bir kolaylık olur.

Bu konuda uluslararası işbirliklerine de bir örnek: New York/Columbia Üniversitesi Bilgisayar ve Sanat Tarihi Bölümleri, Fransa’da Beauvais’deki Saint-Pierre katedralinin üç boyutlu dijital verisini topluyor. Bu bina tarihi öneminin yanı sıra Orta Çağ mimarlığı açısından bir gökdelen aslında. Yerden çatısına kadar 48 metre yükseklikle Avrupa’daki en yüksek tonoz (kubbemsi tavan) burada. Daha inşaatı sırasında çökmüş, yıkılmış, çok uzun yıllar inşaatı durmuş, öylece kalmış, İkinci Savaş’ta üzerine bombalar düşmüş. Kısacası, bugünkü durumu sağlıklı değil. Bilimciler, binaya bir şey olmadan ellerini çabuk tutup, üç boyutlu lazerle kayıt altına alıyorlar. https://tinyurl.com/yxqrhc8n

Ve, bir mağara kopyalandı

Kültür mirasının korunmasına dijital değil, ama analog yaklaşan şu örnek de dip not olsun: Fransa’da, 18 bin yıllık bir mağaradaki duvar resimleri bozulmasın diye, resimler “tıpkısının aynısı” başka bir mağarada duvarlara resmedildi.

Dordogne bölgesinde Vézère Vadisi’nde 147 prehistorik kalıntı ve mağaradan 15’i UNESCO korumasında. İçlerinde en popüleri Lascaux Mağarası’ndaki hayvan resimlerini ve sembolleri 50 ressam birebir kopyaladı. Bir o kadar mimar ve heykeltraş, mağarayı birebir, ama başka yerde yer altında “yeniden” inşa etti. Burayı 2016’da dönemin Cumhurbaşkanı Hollande turizme açtı.

Bütün bu zahmetin ve 57 milyon euro masrafın nedeni: Gerçek mağaradaki resimler insan nefesiyle yok olacak kadar hassastı. Zaten bu yüzden mağara turizme 50 yıldır kapalıydı. Çok daha ufak bir “kopya” Lascaux 2 adıyla 1983’te açılmıştı. Ama turizme yetmiyordu. Neticede, inşaat sihirbazı yenilikçi Norveç şirketi Snøhetta’nın teknolojik ustalığıyla, prehistorik mağaranın 21’inci yüzyıl kopyası dünya turizmine açıldı. Öyle ki, yeni mağaraya girenler, gerçek mağaranın serinliğini, nemini, hava basıncını bile hissediyorlar.

Edip Emil Öymen

*Bu yazı 03.05.2019 tarihli Dünya gazetesinde yayınlandı.


Edip Emil Öymen