Ormanlarımız yanarken: Yangın nasıl önlenir?

Lale Akarun
Ormanlarımız yanarken: Yangın nasıl önlenir?

Ormancılarımızın yangın söndürme performansı hiç kötü değil, hatta Akdeniz ülkeleri arasında en başarılı yangın söndürme performansına sahip ülkeyiz.

Ormanlarımız yanarken, videolarını canımız yanarak seyrediyoruz. Alevlerin üstüne helikopter ve uçaklar su boca etse de yangına etkisi az oluyor; ormancıların karadan müdahalesiyle ya da yanıcı madde bitince yangın duruyor. Ancak kamuoyu, niye yeterli uçağımız, helikopterimiz yok tartışmasını çok seviyor. Her büyük yangından sonra bunu konuşuyoruz.

Oysa ormancılarımızın yangın söndürme performansı hiç kötü değil, hatta Akdeniz ülkeleri arasında en başarılı yangın söndürme performansına sahip ülkeyiz. Antalya’da bir yangın söndürme akademisi var; değişik ülkelere eğitim veriyor. Tabii ki yangın söndürme önemli ama sorunu yanlış yerlerde arıyor, yanlış şeyleri tartışıyoruz: Orman yangını nasıl söndürülür değil, nasıl önlenir konusunu tartışmamız gerek.


Orman yangınlarının %90’ı insan hatası kaynaklı, geri kalan %10 yangın yıldırım düşmesi gibi doğal olaylar tarafından başlatılıyor. İnsan kaynaklı yangınların bir kısmı, bireyler değil, kurumların hataları nedeniyle çıkıyor. Örneğin, elektrik hatlarından kaynaklanan yangınlar, ya da sanayi tesislerinde çıkıp çevredeki ormana yayılan yangınlar. Bunları önlemek için yapılması gereken, zararın kusurlu kuruma yansıtılması ve kurumların buna karşı sigortalanması ve bu yolla denetlenerek yangına karşı önlem almalarının sağlanması.

Kişiler tarafından çıkarılan yangınları önlemek çok daha zor. Uzmanlar, insan yerleşimleri ormanlarla iç içe oldukça, insan kaynaklı yangınların çoğalacağını söylüyor. Kişilerin davranışlarını değiştirmek, örneğin anız yakmayı, piknikte mangal yapmayı yasaklamak, ya da yanan sigara izmaritine fiske vurup elinden atmayı engellemek, imkansıza yakın. Herhalde bundan dolayı, oraya buraya tabelalar asılsa da pek bir etkisi olmuyor. Ülkenin yarısı yanarken ormanlardan mangal dumanları yükselmeye devam ediyor. İnsan davranışını değiştirmek için nesiller boyu sürdürülecek çok büyük bir eğitim ve bilinçlendirme kampanyası lazım.

Ormanları yangına dayanıklı kılmak

Geriye kalan tek çözüm, ormanları yangına dayanıklı hale getirmek: Orman mühendisleri bunun için pek çok araştırma yapıyor. Orman bölgeleri içinde yangın yolları açılması, bunların kenarına zor yanan ağaçlardan dikerek yangın perdesi oluşturulması, başlıca önlemlerden.

Mezarlıklara dikilen servi ağaçları, en zor yanan ağaçlardan. Sık dikildiklerinde uzun boyları sayesinde yanıp bir ateş bombası gibi fırlayan çam kozalaklarını tutarak yangının uzak bölgelere yayılmasına engel oluyorlar. Bu nedenle çam ormanlarında, yolların kenarına dikiliyorlar.

Öte yandan, ülkemizin yerli ağaçları, örneğin zeytin de hem kuraklığa hem de yangına dayanıklı bir tür; yaprakları nemi içinde tutabiliyor. Zeytin dalları da kolay kolay yanmıyor. Kolay yanmayan bir diğer ağaç, incir. İncir ağacı suyu arayıp buluyor hatta su borularına bile giriyor. “Ocağına incir ağacı dikme” deyimi boşuna değil; incir ağacının dayanıklılığını ifade ediyor. İncir ağaçları kendileri kolay yanmadıkları gibi, yangınlardan sonra da, meyvaları ile, kökleri ile toprağı yeniden canlandırıyor.

Orman yangınlarının sık görüldüğü Çanakkale’de yangına dayanıksız fıstık çamlarının tek kültür olarak dikilmesi hem toprağı kuraklaştırıyor hem de yangına açık hale getiriyor. Oysa bölgenin yerlisi Truva meşesi, yangına en dayanıklı meşe türlerinden. Makedonya meşesi diye de bilinen bu güzel ağaç, yüzyıllarca yaşıyor. Truva müzesini gezince, geniş gövdesi, çapı 20 metreye ulaşan taçı ile Truva meşelerini görürsünüz. Bu heybetli ağaçlar kalın kabukları sayesinde yangınlara dayanıklı türler. Diğer meşe türlerine göre oldukça büyük palamutları, hayvanlar için değerli bir besin olduğu gibi, ticari değere de sahip. Çanakkale bölgesinde dağlarda doğal olarak bulunsa da fidanlıklarda satılmıyor. Çanakkale milli park yangınından sonra, ağaçlandırma sırasında mono-kültür ağaçlandırma yerine aralara Truva meşesinin dikilmesi, hem toprağımızı zengin- leştirecek hem de ormanlarımızı yangına daha dayanıklı hale getirecektir.

Lale Akarun

*Bu yazı, HBT Dergi 436. sayıda yayınlanmıştır.

Lale Akarun