Akademik Sahtekarlık artık önü alınamaz bir durumda. Tezler, ödevler, makaleler, makalelerde yazarlık, atıflar, hepsi, hepsi parayla satılıyor. Bu işin ticaretini yapanlar, yapay zeka araçlarını yaygın olarak kullanarak, sahte ödevler, makaleler, tezler yazıyorlar. Yapay zeka araçlarının iyileşmesiyle sahtecilikleri, kopyayı fark etmek zorlaştı. Bu nedenle artık derslerde ödev vermek, dönem raporu yazdırmak anlamsız hale geldi. Eskiden öğrencilerin yazım hatalarını görünce kızıyordum; şimdi “demek bu öğrenci ödevini kendi yapmış” diye seviniyorum. Eğer dönem ödevi vermişsem öğrencilerden rapor yerine sözlü sunum istiyorum.
Sayısal göstergelere dayalı değerlendirmeler, bilimsel üretimi değil bu göstergeleri artırıyor. Bilim Akademileri, sayısal değerlendirmelerin yanlışlığına dikkat çeken açıklamalar yapıyor. Örneğin Bilim Akademisi (BA) Araştırma Değerlendirmesini Geliştirme Koalisyonu (Coalition for Advancing Research Assessment; CoARA) öncülüğünde oluşturulan Araştırma Değerlendirme Reformu Avrupa Mutabakatını imzalayarak akademik değerlendirmelerde akran görüşlerinin esas alındığı niteliksel ölçümleri esas almayı ve niceliksel göstergeleri ikincil olarak, sorumlulukla kullanmayı taahhüt etmiş.
Ancak pek çok kuruluş hala sayısal göstergeleri kullanıyor. En üretken bilim insanı diye ödüllendirilen kişilere bakıyorsunuz; senede 50 makale yazmış! Her hafta bir makale. Bu mümkün mü? Özel durumlarda mümkün olabilir; örneğin kalabalık gruplarda 50 kişi birden çalışıyorsa, her öğrenci yılda bir makale yazabilir. Ya da kalabalık ekiplerin çalıştığı belli laboratuvarlarda, her deney ayrı bir makaleye yol açabilir. Ancak bu gibi özel şartların olmadığı durumlarda, fiziksel olarak bir insanın her hafta başka bir konuda bir araştırma sorusu düşünmesi, bu konuda deney kurgulaması, ölçümler yapması, veriyi analiz etmesi, bulgulara ulaşması ve bunları değerlendirip makale yazması imkansızdır. Bu işte bir acayiplik olduğu belli.
Akademik Dürüstlük Endeksi
Akademik sahtecilikle mücadele için son zamanlarda pek çok oluşum meydana çıktı. Bunlardan bir kısmı bilimsel makalelerde sahtecilik tespiti yapıp dergilerden bu yayınların kaldırılmasını (geri çekilmesini) sağlıyor. En çok geri çekilen yayın sahiplerinden birisinin, ülkemizde bilim ödülü sahibi bir akademisyen olması, değerlendirmelerin başka türlü yapılmasının acil önemine işaret ediyor. Sahte yayınların yer aldığı pek çok dergi, kâr amaçlı olarak, bu makaleleri üstünkörü bir değerlendirme ile, ya da hiç değerlendirme yapmadan kabul ediyor. Geri çekilen yayınların yaygın olarak yer aldığı bu tür yağmacı dergiler, yayın endekslerince endeksten çıkarılıyor.
Şimdi geri çekilen yayınları olan ve ve bu yağmacı dergilerde yayın yapan kişileri belirleyip bu kişilerin üniversitelerini bir tür sahtecilik endeksi ile sıralayan bir kuruluş ortaya çıktı: Araştırma Dürüstlük Endeksi (Research Integrity Index - RI2)* adı verilen bu endeks, üniversiteleri çekilen yayınlar ve sahte, yağmacı dergilerde yapılan yayınlar açısından derecelendiriyor: Kırmızı liste, turuncu liste ve sarı listelerdeki üniversiteleri uyarıyor. Kırmızı listedeki üniversiteler, en kötü yüzde beş – alarma geçmeleri gerekiyor. Bu üniversitelere baktığımızda, son zamanlarda Times Higher Education (THE) üniversite derecelendirme kuruluşunun ilk 300 listesine giren bazı üniversiteleri görüyoruz. Bir örnek Suudi Arabistan’daki King Saud Üniversitesi: Yılda 50-60 yayın yapan araştırmacıları yüksek maaşlarla transfer eden üniversite, pek çok geri çekilen yayına da sahip. Bu listelere çok önem verip sayılara oynamanın sakıncalarını gösteren bir örnek.
Akademik Dürüstlük endeksinde en kötü ülkeler Pakistan, Hindistan, Suudi Arabistan, İran ve büyüklüğü nedeniyle Çin. İyi haber: Türkiye’den kırmızı listede üniversite yok. Ancak bir üniversitemiz turuncu listede (yüksek risk), iki üniversitemiz de sarı listede (dikkat edilmesi gereken durum). Üniversitelerin ve akademik destek sistemlerini tasarlayan, yönetenlerin bu listelerden haberdar olması, dikkat etmesi şart.
* Research Integrity Risk Index: https://sites.aub.edu.lb/lmeho/ri2/
Lale Akarun
*Bu yazı, HBT Dergi 478. sayıda yayınlanmıştır.