Yapay zekânın modası geçer mi?

Lale Akarun
Yapay zekânın modası geçer mi?

20-21 Şubat günleri Gebze’deki Tübitak yerleşkesine, TÜSSİDE’ye gittim: Hazırlanmakta olan yapay zekâ (YZ) stratejisi ve Tübitak bünyesinde kurulan Yapay Zekâ Enstitüsünün çalışma modelini belirlemek için akademi, yazılım sektörü ve kamudan katılımcılar toplanmıştı. Konuşmacılar yapay zekânın öneminden ve potansiyelinden bahsetti; sonra gruplar halinde fikir geliştirme çalışmaları yaptık.

Pek çok soru var: Bu alanda bir Tübitak enstitüsü gerekli mi? Adı yapay zekâ mı olmalı, yoksa yapay zekânın da modası geçecek mi? Bu enstitü üniversitelerde, değişik laboratuvarları destekleyecek şemsiye bir enstitü olamaz mı? Ancak, enstitü kurulmuş; ve şimdi nasıl işleyeceğini, ülkemizdeki araştırma ekosistemini nasıl geliştireceğini ve ne yapılırsa ülkemizin yapay zekâ teknolojilerini başarıyla geliştirip ekonomik değere dönüştürebileceğini konuşmak gerek. 14-15 masa, yaklaşık 150 kişi, değişik sorulara cevap aradık: Enstitü, yapay zekâ ekosistemi ile nasıl etkileşime girer? Nasıl işbirliği yapar? YZ teknolojilerinin önündeki yasal, sosyal engeller nelerdir? Araştırmacı kaynağı nasıl geliştirilebilir?

Yapay zekâ Amerika ve Çin’in ekonomisine ciddi bir katkı sağlıyor. Biz de yapalım demeden, ayrılan kaynakları karşılaştırmak gerekiyor. Telekomünikasyon teknolojilerine büyük katkılar yapan AT&T Bell Labs’in New Jersey Holmdel’deki merkezinde, doktoramı yaptığım 90’lı yılların başında 2000 doktoralı eleman çalışırdı. Bugün, diyelim ki 200-300 doktoralı araştırmacı ile bir yapay zekâ araştırma merkezi kurabilirsiniz. Bu kişilerin bilgisayar mühendisliği ve bilimleri, matematik, fizik, elektrik-elektronik mühendisliği gibi dallardan, yapay zekâ ile ilgili alanlarda doktora yapmış kişiler olması gerekir.


Ülkemizde yapay zekâ uzmanlığı olan doktoralı kişilerin sayısı, herhalde toplam 500 olabilir! Bir doktora öğrencisi üniversiteden mezun olduktan sonra 6-7 senede yetişiyor; yetişenler de yurtdışında çok cazip şartlarla iş buluyor. 20 senede 10 doktora öğrencim mezun olmuş; yarısı yurtdışında çalışıyor; yarısı Türkiye’de. Ancak yeni mezunların daha çoğu yurtdışına gitmeyi hedefliyor. Demek ki hem bu alanda doktoralı sayımızı artıracağız; hem de çalışma koşullarını ve yaşam kalitesini artıracağız ki mezunlar burada yaşamak, çalışmak istesin.

Yapay zekâ teknolojisi geliştirmek için araştırma yapmanın ilk adımı, bir araştırmacı kritik kütlesi oluşturmak olmalı. Bunun için, zaten bu alanda çalışan 10 ila 20 üniversite tespit edilip, onlara doktora öğrencisi yetiştirmek, onları en iyi konferanslara, yurtdışı yapay zekâ araştırma merkezlerine göndermek için destek verilebilir. Doktora öğrencilerinin tam zamanlı öğrenci olması, tüm zamanlarını araştırmaya vermeleri için, yaşam koşulları ile uyumlu burslar verilebilir. Akademik grupların öne çıkan önerileri böyleydi.

Yapay zekânın başarısının gerisinde araştırmacı insan gücü varsa da, bu teknolojinin hayata geçmesinde, hesaplama gücünün etkisi büyük. Yapay zekada son atılımları sağlayan derin öğrenme modellerini, kuvvetli masaüstü bilgisayarlarda eğitmek, aylar sürüyor. Uluslararası bilimsel platformlarda başarılı olabilmek için çok kuvvetli, çok sayıda çekirdekli/grafik işlemcili bilgisayarlar lazım. Çin, 1990’lardan başlayarak süperbilgisayar kapasitesini artırdı ve şu anda dünyadaki süperbilgisayarların yüzde otuzuna sahip. En büyük bilgisayarının on milyon çekirdeği var! Tübitak’a bağlı TRUBA sunucu altyapısı, Türkiye’de araştırmacıların kullandığı önemli bir altyapı ve mütevazı kaynaklarla yapay zekâ alanında çalışanlara hizmet veriyor. Yukarıda bahsettiğim on milyon çekirdekli sunucularla karşılaştırmak gerekirse, yüz binlerce çekirdeği olduğu söylenebilir. Ülkemizde yapay zekâ alanının gelişmesi için, bu altyapının çok güçlendirilmesi ve kaynaklarının yapay zekâ alanına öncelikli olarak tahsis edilmesi gerekir.

Gebze’deki Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü TÜSSİDE kampüsünü, binalarını, bahçelerini çok beğendim. Belki bir sonraki yazımda da onu anlatırım. Bundan sonra HBT dergisinde düzenli olarak yazacağım; görüşmek üzere.

Lale Akarun


*Bu yazı HBT'nin 207. sayısında yayınlanmıştır.

Lale Akarun