Hey politikacı! Bir yılda nüfusun altı katı insan hastaneye koştu

Orhan Bursalı Y
Hey politikacı! Bir yılda nüfusun altı katı insan hastaneye koştu

Bugün 14 Mart Tıp Bayramı..  Bugünün anlamı çok daha önemli çünkü birileri doktorlarımıza rest çekti: “Giderseniz gidin!”

Artık orta sınıfı asla geçindiremeyecek, asgari ücretin iki katı kadarcık para bile yüzlerine vuruluyor ama arkalarından söyleniyorlar, “Sizleri devlet okuttu” diye!

Devlet kimi okutmadı ki?


Ayrıca onları, yönettiğiniz devlet değil millet okuttu. Alın teriyle ödediği vergilerle kurulan okullar millete, ülkeye ait. Devlet, milletin bu ve benzer hizmetleri yapması için oluşturduğu örgütün adı!

Doktorluk zor meslek. Uzmanlık vb. katarsanız 30 yaşı buluyor ve aşıyor insanın yetişmesi. Devlet hastanelerinde üstelik insan kılıklı paçavraların saldırılarına da uğruyorlar.

“Giderlerse gitsinler”...  Kimseye söylenecek laf değil bu. Hangi hakla, hukukla, adaletle?!

DEVLET SAĞLIK ÜZERİNE KURULU

Bugün Tıp Bayramı olduğu için yazayım, devlet sağlık üzerine kuruludur.

Halkın sağlıklı yaşaması için gerekli en iyi hizmetleri örgütlemek ve bu hizmeti verecek en iyi kadroları yetiştirmek, devletin, bu devleti yönetmek için seçilen politikacının başlıca görevidir.

Sağlıklı yaşamak çok kapsamlı, toplumu-insanı hasta eden o kadar çok şey var ki: Sağlıklı beslenmek, manevi sağlık, adalet, barınma, çalışma ortamı... Kötü ve yetersiz beslenmeden tutun, sağlıksız çevreye, suya havaya, eşitsizliğe, işsizliğe, özgürsüzlüğe, adaletsizliğe, haksızlığa varıncaya kadar uzanan bir toplumsal yaşam.

Ve ayrıca politikacının, iktidarı-menfaatı için ülkede yarattığı büyük huzursuzluğun ve parçalanmanın sonuçlarını da bu millet yaşıyor.

Neredeyse hemen her şeyin sağlıkla ilişkisi var, ülkemiz insanı da tüm bu sorunların ortak bileşeni veya sorunu olarak ortaya çıkan hastalıklı durumuna çare bulmak için soluğu doktorun yanında alıyor.

MİLLETİ HASTA EDİYORSUNUZ!

Kocca kocca şehir hastaneleri inşa etmekle böbürleniyorsunuz.

Ama öğreniyorsunuz ki devlet hastanelerinden randevu alabilmek bile bir sorun.

Ülkede hasta olmayan insan kalmamış gibi.

Hastanelerin bu kadar dolup taşmasına bakıp, acaba bu milleti biz mi hasta ediyoruz ki hastaneler yetişmiyor, diye sormanın aklınızın ucundan bile geçmediğini biliyorum.

Geçsin! Hemen her alanda kötü yönetiminiz, desteklediğiniz kötü beslenme, kötü yetiştirme-eğitim ve pompaladığınız cehalet, milleti hasta ediyor.

Hastaneye görülmemiş sayıda başvuru var, hangi azgelişmiş ülkeyle kıyaslayabiliriz bilmiyorum.

NÜFUSUN ALTI KATI HASTANELERDE

Türk Sağlık-Sen’e göre, son bir yılda nüfusun altı katı hastanelere başvurdu: “İkinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarına müracaat sayısı son bir yılda 469 milyon 718 bin 440’tır; geçen bir yıl içerisinde bir doktor başına düşen hasta sayısı 5635’e ulaştı.”

Son bir yıl içinde, bir doktorun baktığı hasta sayısı günde en az 25 olmuş.

Doktora hasta bakımında 5-10 dakika zaman dayatıldı. Oysa hasta bakımına ortalama 20 dakika ayrılmalı. Doktor “Neyin var” diye sorabiliyor, hasta da derdini iki cümle ile anlatıyor, doktora “Git şu testleri yaptır gel” demek kalıyor.

Sağlık merkezlerine en çok başvuran milletiz ama nüfusa oranladığınızda doktor sayısı en az ülkeyiz, üyesi olduğumuz OECD ülkelerinde.

144 bin 827 doktorumuz var. 86 bin kadarı Sağlık Bakanlığı kurumlarında, 30 bin kadarı üniversitelerde ve 27 bin kadarı da özel sektörde çalışıyor.

Üyesi olduğumuz OECD ülkelerinin 100 bin kişiye düşen doktor sayısını yakalayabilmek için 131 bin doktora daha ihtiyacımız var. Bizde 100 bin kişiye 181 doktor ancak düşüyor.

HADİ GÜLE GÜLE!

Ve bu ülkenin yöneticisi milletin büyük özverilerle yetiştirdiği doktorlarına giderse gitsin diyebiliyor, sorunlarını çözeceğine.

Nereye yolluyoruz?

Sağlık bakımından bizden çok daha iyi durumda olan Avrupa’ya, ABD’ye, Kanada’ya... Halklarına daha iyi hizmet vermek için doktorlarımızı kapışıyorlar.

Doktorları gönderiyorsunuz...

Mühendisleri gönderiyorsunuz...

Bilgisayarcıları, elektronikçileri... gönderiyorsunuz.

Çok iyi liseleri bitiren gençlerimizin hemen hepsi soluğu dışarıda alıyor.

Seyrediyorsunuz..

Çünkü onlara iyi hayat, gelecek, ortam yaratamıyorsunuz.

***

Bir ülkenin en değerli varlığı, yetişkin, iyi eğitim almış, yaratıcı, yetenekli insandır.

Değer yaratan insandır.

Ama bu iktidar, ülkenin tüm değerleri kapağı dışarıya atmaya kalkışsa kılı bile kıpırdamayacak izlenimi veriyor.

Doktorlarımıza dokunmayın, onlara çok daha rahat olanaklar ortamlar yaratın.

Orhan Bursalı

Bu yazı 14.03.2022 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlandı.

Orhan Bursalı