Anne karnından çıkıp dünyaya adapte olmaya çalışan bir bebeğin uyum süreci içerisinde yaşadıkları ebeveynlerini de etkilemektedir. Birçok anne-baba, bebekleri yeterli uyuduğunda onunla ve günlük yapılması gerekenlerle daha kolay baş edebildiklerini söylerler. Bebeğin rahat ve huzurlu uyuyabilmesi, annenin doğum sonrasında iyileşebilmesine katkı sağlar. Bebekler zaman ayarı ile doğmadıkları için genellikle ilk dönemde düzensiz ve sık uyanma eğilimi içerisindedirler. Eğer bu süreci ebeveynler kendi rahat ettikleri şekle göre düzenlemeye çalışırlarsa, uyku düzeni ancak uzun bir zamanda oturabilir.
Uyku, teşvik edilmesi gereken bir durumdur. Bebeğinizin ihtiyaçlarını takip ederken, aynı zamanda bunları teşvik edecek yöntemler de geliştirmeniz önerilir. Uyku öncesi ve uykudaki rutinler uyku düzeni için önemli unsurlardır. Uykunun düzenlenmesi aşamasında birçok teknik kullanıldığını görmekteyiz.
Bazı kültürlerde anne, bebekle uyur. Hatta bu durum bebeğin gelişimine katkısı olan bir durum olarak da görülür. Bazı uyku öğretme tekniklerinde ise, bebeğin yanlız bırakılarak kendi kendine uyumayı öğrenmesi savunulur. Bu süreçte bebeğin ağlaması normal kabul edilir. Genellikle bu teknikler kısa sürede cevap veren tekniklerdir.
Bebeği ile birlikte uyuyan ebeveynler aynı zamanda bundan keyif aldıklarını iletirler. Bütün gün görmedikleri bebekleriyle birlikte olmak için bunu bir fırsat olarak görürler. Aynı yatağı paylaşan tüm aile bireyleri sadece bebek için değil, kendi alışkanlıkları açısından da önemli bir değişiklik yapmışlardır. Sonuçları, ilerleyen zamanlarda bebeğin uykusunun bozulması, gece uykuya dalma veya gece uyanıp oyun oynamayı isteme ve bir türlü uykuya geçememe şeklinde yaşanabilir. Çünkü bebek, anne ve babasının yatağını onlarla birlikte olmak için bir fırsat yeri ve oyun alanı olarak algılar. Dolayısıyla uyku amacını kaybetmiş olur. Daha sık uyanır, daha sık emer veya gecenin bir yarısı uyanıp uzun bir süre uyumak istemez. Bu durumu düzeltmek oldukça zorlayıcı olup, ebeveyn ve bebek açısından da sancılı bir süreçtir. Bu duruma yol açmamak için aynı yatakta yatma durumuna fırsat vermemek gerekir.
Bir başka uyku düzeni öğretme yöntemi de düzenli uykusu olmayan bebeklerin ağlatılarak uykuya geçirilmesidir. Birçok isimle formüle edilmiş, sanki değişik ve daha etkili bir yöntem gibi sunulan bu yöntem aslında bebeğin çaresiz olmayı öğrenmesinden başka bir işe yaramamaktadır. Uyku bebekle annenin ayrı kaldığı bir süreçtir ve bebeğin bu duruma geçerken kendini güvende hissetmesi, sadece iyi uyuması için değil, anne ile kurduğu bağ açısından da önemlidir.
Uyku rutinleri tamamlandıktan sonra bebeğin kendi odasında onun rahatlaması için anne tarafından yapılan son müdahalelerin sona ermesiyle birlikte (emzirme, masaj vb. gibi) uyku teşviğine başlanabilir. Annenin omzunda, dik pozisyonda hafif rahatlatıcı dokunuşlar sergilemek iyi olacaktır. Burada önemli olan, bebeğin uykuya anne memesinde veya kollarında geçmiş olmamasıdır. Uyku hali belirdiği anda yavaşça yatağa bırakılmalıdır. Eğer bebek uyanır ve dokunarak rahatlatmanız işe yaramazsa, mutlaka kucağınıza alıp, aynı işlemleri tekrarlayıp tekrar yatağına bırakmanız gerekir. Bu durumu birçok defa tekrar etmeniz de gerekebilir. Buradaki prensip, bebeğin ağlamamasıdır. Bebek annenin orada olduğunu ve onu uyutmak için teşvik ettiğini hissetmelidir.
Tüm bunlarla meşgul olurken odanın şartları ve bebeğin değişen ihtiyaçları da göz önüne alınmalıdır. Örneğin burnu tıkalı ya da yeterince beslenmemiş bir bebeğin ihtiyaçları da farklı olacaktır. Uykuya geçerken başka bir ihtiyacının olmadığından da emin olmanız gerekir. Ayrıca bebek uykuya daldığı halde, siz odadan çıktıktan bir süre sonra uyanabilir. Bu, bebeğin anneyi kontrol etme uyanmasıdır. İlk uyanmada hemen yanına gidip, uykuya geçişini yine aynı yöntemle teşvik etmeniz önerilir.
İyi bir uykunun iyi bir gelişim olduğu unutulmamalıdır.
Pedagog Güzide Soyak
VKV Amerikan Hastanesi, Psikoloji Bölümü
Bu yazı HBT'nin 122. sayısında yayınlanmıştır.