Herkese Bilim Teknoloji’yi bu hafta 28 sayfa ve dolayısıyla çok zengin bir içerikle sunuyoruz sizlere. Bunu arada sırada yapacağız. Her hafta 28 sayfalık bir ciddi bilimsel dergiyi, makaleleriyle, haberleriyle, yazı ve fotoğraf içeriğiyle hazırlayıp sunmak kolay değil. Hele sınırlı kadromuzu düşünürsek... Ama özverinin sonu yok! Bunu umarım daha sık yaparız!
Kapak konumuz, savaş nedeniyle büyük bir göçe sahne olan Ortadoğu’nun yakın gelecekte de bu kez iklim nedeniyle büyük göçlere gebe olduğunu anlatıyor. Biliyorsunuz, dünya iklimindeki değişimlerin etkisi, farklı bölgelerde farklı olacak. Türkiye dâhil, Ortadoğu’ya bu değişiklikten düşen pay ise kuraklık. Kuraklığın yol açabileceği sorunları tartışıyoruz.
Biliyorsunuz, HBT’nin 7. sayısında Ortadoğu’dan Türkiye ve Batı’ya yönelik göç olgusuna farklı bakmış, göçlerin dünya tarihinde oynadığı role değinmiş ve bugünkü göçlerin de küresel eşitsizliği dengeleyici rolüne işaret etmiştik (Göçler, çeşitliliği sağlar, yaratıcılığı körükler ve zenginlik üretir)…
Bu kimsenin bakmadığı ve tartışmadığı bilimsel bir yöndü... İlginçtir ki, Türkiye’de medya da duymadı, görmedi ve tartışmadı!
Bugün ise, Ortadoğu’nun, gelişen ve ağırlaşacak olan kuraklık nedeniyle, daha büyük göçlere gebe olduğunu gündeme getiriyoruz.
Ortadoğu demek Bereketli Hilal demek... Yani Afrika’dan göç eden ve bir kısmı Türkiye’yi de kapsayan bölgeye yerleşerek ilk tarımı başlatan insanlık, binlerce yıl sonra burayı, önce savaş arkasından da kuraklık nedeniyle terk ederek, verimli ve zengin bölgelere yeni bir göçü başlatacak.
Prof. Mehmet Özel’in yazısında, bunun koşullarının giderek olgunlaştığı anlaşılıyor: Suriye’nin yeraltı suları 60 -70 metreden şimdi yer yer 700 metreye kadar geri, daha derine çekildi!
Bilim uyarıyor: Yeni krizlere hazır olalım!
Çığır açan mimarımız
Bu sayımızda bir ilki daha okuyacaksınız: ABD’de tanınmış üniversitelerde özelikle kadın mimarlar açısından mimarlık tarihine bakan Meral Ekincioğlu, bir gerçeği ortaya çıkardı: Princeton Üniversitesi’nin Mimarlık Programına ilk kabul edilen ve bu programı bitiren bir Türk Kadın Mimar: Aliye Pekin Çelik. ODTÜ’den 1967’de yüksek lisans derecesi alan Çelik, Princeton’a başvurmuş. Ki burada mimarlık eğitiminin tarihi 1982’ye uzanıyor, mimarlık erkek egemenliği altında ve 1970’e kadar da hiç bir kadın bu programa kabul edilmemiş. Aliye Hanım bu zinciri kırıyor ve kadınların önünü açıyor. İlginç hikâyesi içeride!
Doğan Kuban Hoca “Cipolla’nın Aptalları” yazısıyla yine Türkiye’ye bir başka açıdan bakarken, geçen haftaki yazısına, Bozkurt Güvenç Hoca başka bir açıdan yaklaşarak adeta yanıt veriyor ve sorular soruyor: “Genetik Yapımız ve Vahşet”. Bu verimli bir konu, sürecektir daha.
Erdal Musoğlu bu ayki yazısında kargaların zekâsını incelerken, toplumda doğruluğu sorgulanmadan on yıllardır konuşulan ve kabul gören beynimizin ancak yüzde 10’unu kullanıyoruz uydurukçuluğuna, beyin araştırmacılarının yanıtını ilginç bulacaksınız. Beynimizde kullanmadığımız yer bulamadık, diyorlar!

Atölyeyi ziyaret et, HBT’yi kazan! Geçen gün Twitter hesabıma bir bilgi düştü. Ersan Doğan yazıyordu: “Hocam her hafta Minyatür model makine atölyemi ziyaret eden ilk üç kişiye HBT dergisi veriyorum. Saygılar.” diyordu. Belleğimi yokladım, evet o mükemmel mini makine modellerini yapan büyük yetenek! CBT zamanında haberini yapmıştık! Ersan Bey'in yeri: “Minyatür makine atölyem Ankara Rahmi M Koç Sanayi Müzesi’nin Safranhan binasında.” Ersan ustanın atölyesini ziyaret edin, çok şey kazanırsınız.
Büyüteceğiz HBT’yi. Daha bir sürü haber, tekno-vitrin, son araştırmalar, katkılar, yazılar, tartışmalar. Dünya bilimini küçültüp elinize tutuşturuyoruz…
HBT, okumak için var. Geleceği görmek, bilmek ve kurmak isteyenlerin, üstelik haftalık dergisini elbirliğiyle büyüteceğiz… Türkiye’nin bilinçli, sürüklenen değil sürükleyen beyinlere her zamankinden daha çok ihtiyaç var.
HBT’yi yayın, okutun lütfen!