Ağustos ayı, leyleklerin göç zamanıydı ve gökyüzünde hüzünlü bir şölen vardı. Gelin biraz leyleklerin ilginç göçlerinin gizli dinamiğine bakalım… Beyaz leylekler (Ciconia ciconia), yaşlandıkça göç yollarını kısaltıp düzleştiriyor. Genç kuşlar keşif yaparken, yetişkinler hız kazanıyor, ama bunun enerjiye bir maliyeti var.
Her ilkbahar ve sonbaharda gökyüzünü süsleyen beyaz leylekler, yalnızca görsel bir şölen sunmuyor; aynı zamanda doğanın en etkileyici seyahat ustaları. Peki, bu kuşlar rotalarını nasıl seçiyor? Wyoming Üniversitesi’nden Ellen Aikens ve ekibi, 2013–2020 yılları arasında Almanya ve Avusturya’daki üreme alanlarından yola çıkan 258 genç leyleği GPS cihazlarıyla izleyerek bu soruya yanıt aradı .
7 yıl süren araştırmada, 40 leyleğin gerçekleştirdiği 301 göç kaydedildi. Analizler, yaşa bağlı iki farklı stratejiyi ortaya koydu:
- Genç leylekler: Daha esnek, yeni bölgeleri keşfe açık, farklı rotaları deniyor. Çünkü henüz yuva kurma ve eş bulma baskısı taşımıyorlar.
- Yaşlı leylekler: Daha hızlı uçuyor, rotalarını her yıl biraz daha düzleştiriyor. Bunun nedeni, üreme alanlarına erken ulaşma rekabeti.
Kısalan Rotalar, Artan Maliyet
Araştırma, olgun kuşların hedeflerine daha çabuk vardığını ancak bunun bedelinin daha yüksek enerji tüketimi olduğunu ortaya koyuyor. Aikens’in ifadesiyle: “Gençken bilgi topluyorlar, çevrelerini tanıyorlar. Yaşlandıkça yollarını optimize ediyorlar. Bu, onların öğrenme süreçlerine işaret ediyor.”
Göçte Türkiye’nin Rolü
Avrupa’dan Afrika’ya göç eden leyleklerin izlediği iki ana rota var: Batı rotası Cebelitarık’tan geçerken, doğu rotası İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nı kullanıyor. Türkiye, yılda yaklaşık 530.000 leyleğin geçtiği en yoğun göç koridoru konumunda . Bu nedenle Kızılırmak Deltası gibi bölgeler, hem kuşların mola noktası hem de bilimsel araştırmalar için kritik gözlem alanları.
Kuş Zekâsına Yeni Bakış
Bu bulgular, leyleklerin yalnızca içgüdüyle değil, deneyimle de göç etmeyi öğrendiklerini kanıtlıyor. Yıllar içinde rotalarını adım adım geliştiren bu kuşlar, zekâlarının küçümsenmemesi gerektiğini gösteriyor.
Kaynak: Max Planck Hayvan Davranışları Enstitüsü, University of Wyoming; Ondokuz Mayıs Üniversitesi Kuş Araştırma Merkezi