Bilim, imkânsızlık içinden imkân yaratmanın adı… 2017 giderken…

Editör ne diyor?

Başlığa bakıp, bilim imkânsızlığı imkân dâhiline sokar ve imkânsızı gerçekleştirebilir mi, sorusunu ortaya atabilirsiniz ve yukarıdaki başlığı eleştirebilirsiniz; dahası, zırvalık diyebilirsiniz.

Haklısınız, şüphesiz ki bilim ve teknoloji mucizeler yaratmanın adı, yolu, yöntemi değil. Doğa yasalarını hiçe sayacak, yerküre ve evren yasalarına aykırı, mesela durmadan enerji üretecek bir devridaim makinesi gibi şeyler yapmak mümkün değil.

Ama durun! Biz doğa yasalarının hepsini, bize sunduğu olanakların tümünü biliyor muyuz? Hayır.


Astrofizikçiler, CERN gibi muazzam aygıtlar yaparak evrenin olasılıklarını, olanaklarını ve bize sunduklarını keşfetmeye çalışanlar… Hayatın temel taşlarını tamamen ortaya çıkartarak, neler yapabileceğimizi anlamaya çalışan, bilime ve teknolojiye yepyeni fırsatlar sunan biyolog-genetikçi, moleküler biyolog ve biyo-kimyacılar, bize hangi fırsatları sunuyor ve sunacak? Dün aklımıza bile gelmeyen ve belki de imkânsız gördüğümüz şeylerin yapılmasını mümkün kılacaklar, biliyor muyuz?

Hayır.

O halde, bilim durmadan yeni buluşlarıyla yeni yollar açarak, bize olabilirliğin ne kadar göreceli olduğunu, dünkü olabilirlikler ile bugünkü olabilirlikler arasında dağlar kadar fark olduğunu göstermiyor mu?

O halde şunu söyleyebiliriz: Her önemli büyük buluş, yeni bir paradigma, değişim döneminin başlangıcıdır. İnsan düşüncesi, yani bilim ve teknoloji güçleri, bu yeni değişim- dönüşüm dönemine göre düşünceleri yeniden düzenler, organize eder ve böylece önceki paradigmaya göre akla gelmeyen yeni olasılıklar mümkün hali gelir.

Bilim imkânsızlıklar içinde imkân üretir demiştik, meseleye lütfen bu açıdan bakın! Biz de size bu sayımızda gerçekleşen ve gerçekleşmekte olan, eski düşünceye göre mümkün gözükmeyen olayların bir özetini sunuyoruz. Zihinler açılsın lütfen! Erdal Musoğlu ve Cemre Yavuz’un bu konudaki derlemelerini sunuyoruz sizlere… Bu bağlamda,  “Gelecek çatışmalar uzayda gerçekleşecek” ve “Uzayda yeni neler oldu” yazılarımızı da anımsatırız.

Dolu dolu bir dergi

Reyhan Oksay 2017 yılı silah üretim ve harcamalarının arttığını belirttiği yazısında, hangi ülke ve şirketlerin üretimde payı olduğunu da yazdı. Mercan Bursalı’nın son sayfamızdaki hayvanlar üzerine yazılarını izliyor musunuz? Bu hafta, hayvanların sayı sayma özelliği var.

Bilimsel beslenme sayfamızda, Japonya’da gerçekleşen bir ilginç araştırma var: Annelerimizin “hızlı yemek yeme” diye neden bizleri dürttüklerinin açıklar durumda: Bel genişliğimizi artırıyor ve metabolik sendrom hastalıklarına zemin hazırlıyor.

Bir sosyal psikoloji yazısı: Karizmanın fazlası lidere zarar verir! Araştırma, orta derecede karizmaya sahip olan liderlerin daha etkili olduğunu gösteriyor.

Doğan Kuban hoca, meraksız ve okumayan bir toplum özelliğimizi vurguladığı yazısında, geçmişe takılan siyasileri uyarıyor: “Geçmişin çengelleri geleceği taşımaz. Geleceği özgür bir düşünce ortamında aramalıyız. Türkiye’nin 21. yüzyıla ortaklığı özgür bir bilim ortamı gerektirir” diyor. Bu büyük doğruluğa, deneyime kulak verilmesi gerekmez mi?

***

2017’yi bu sayımızla bitiriyoruz. 2018'in mutluluk, sağlık ve ülkemize huzur getirmesini diliyoruz. Bilimin ve aklın önde gitmesini umuyoruz...

Biz HBT olarak önümüzdeki yıl da en iyisini yapmaya çalışacağız. Bu etkinliklerimiz, insanımızın, ülkemizin geleceği için... Sizlere de güvenerek... HBT’nin giderek yaygınlaşacağına ve daha geniş kitlelere ulaşacağını inanarak…

El birliğiyle daha iyi bir 2018’e merhaba diyelim. Umutlarınız, dilekleriniz gerçekleşsin...

Sevgiyle kalın.