Ekonomide ilk 20’deyiz ama insani gelişmişlikte 71. sıradayız. Ne ile övünmeliyiz?

Editör ne diyor?

Türkiye’nin çağdaşlığını, uygarlığa katılımını nasıl ve neyle ölçeceğiz?

Türlü ölçümler var, ama bunların hepsini toplayıp ortak bir çıkarsama yaparsanız, varacağınız sonuç, pek de mutlu olmayan ve çağdaşlığın epey geresinde bir ülke manzarasıyla karşı karşıya kalırsınız.

Şu bile durumu açıklıyor: Türkiye dünyanın 20 büyük ekonomisi içinde, hem de neredeyse 20 yılı aşkın bir süredir. Ama Birleşmiş Milletler’in yıllardır düzenlediği ve tüm ülkeleri kapsayan “İnsani Gelişmişlik Endeksi”nde, genellikle 71. sıradan ilk sıralara çıkamıyor.


Demek ki derin bir sorun var. Oysaki bu ölçümler öyle onlarca kalemi içermiyor, topu topu 3-5 kalemin değerlendirmesine dayanıyor. Ülkeyi yine de 71. sırada tutan ve daha gerilere düşmesini engelleyen etken ise sağlık-çocuk ölüm oranlarındaki gerileme!

Neyle övüneceğiz? 20. büyük ekonomi içinde olmamızla mı, yoksa insani gelişmişlikte 71. sırada olmamızla mı?

Üstüne üstlük Türkiye cinsiyet eşitsizliği endeksinde de, insani gelişmişlikteki gibi 69. sırada.

Yani ekonomide zaten büyümek, aslında Türkçesi 10 bin dolar milli gelirde çakılı kalmak, insani gelişmişlik düzeyimiz de arttı anlamına hiç gelmiyor!

Bu konuda Bayram Ali Eşiyok’un kıyaslamalarla dolu yazısını okuyacaksınız.

Nakit paraya açılan savaş

Ekonomi ve insani gelişmişlikten başlamışken paranın kullanımına ilişkin ilginç bir yazı daha… Dünyada nakit para kullanımının sınırlandırılması için yoğun çaba harcanıyor. Hatta küresel bir savaş hali var bile denilebilir. Savaşı açan ise hükümetler ve merkez bankaları. Amaç yasa dışı para transferlerinin önüne geçmek ama işin bir de öteki yüzü var: O da çapraz ateş arasında kalan sade vatandaş.

Umut Oran Endüstri 4.0’ün her şeyi olduğu gibi siyaseti de kökünden değiştireceğine ilişkin ilginç bir yazı kaleme aldı. İstanbul Kültür Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sinan Alçın da yine Sanayi 4.0’ü eğitim açısından ele aldı.

Atılım Üniversitesi’nden Prof. İbrahim Birkan’ın, turizm sektörünün öyle söylendiği gibi “bacasız endüstri” sayılamayacağını ve çevreye verdiği zararı rakamlarla ortaya koyduğu yazı da hayli ilginç.

Amerikan Hastanesi’nden Dr. Hilda Çerçi Özkan’ın yazısı çocuklarda büyümenin izlenmesinin önemi üzerine. Özkan büyüme sürecinde duraklama ve boy kısalığının takip edilmesinin önemine dikkat çekiyor. Doğan Kuban, Türk tarihine sahip çıkmazsak kendimize çağdaş bir gelecek hazırlayamayız diyor.

Prof. Dr. Mustafa Çetiner’in Güncel Tıp’taki konusu bu hafta ilaç çalışmalarının nasıl planlandığı üzerine.

Geçtiğimiz hafta dosya konumuz oy vermenin psikolojisi üzerine idi. O yazıyı hazırlayan ODTÜ Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nebi Sümer bu hafta da konuyu sürdürdü ve bu kez “İnsanlar kendi aleyhine olan siyasete neden destek verir?” sorusunun yanıtını aradı.

Dergide başka neler var?

Bir türlü yanıtlanamayan bir soru: 66 milyon yıl önceki büyük yok oluşta dinozorlar öldü ama kuşlar nasıl kurtuldu? Bu konudaki son araştırmaları sayfalarımızda bulacaksınız.

Geçen hafta yeni bir köşe dizisine başlatmıştık: Aldatmanın Anatomisi. Bu haftaki yazı ihanet ve genler üzerine.

Türkiye’ye bilim merkezlerini ilk getiren isimlerden biri İzzettin Silier. İlerleyen yaşına karşın çocuk merakını ve heyecanını hiç yitirmeyen İzzettin Bey geçtiğimiz haftalarda Kocaeli’ndeki bilim merkezini gezdi ve izlenimlerini HBT için yazdı.

Ali Akurgal Politikbilim’de eğitim sisteminin nasıl olması gerektiği üzerine bize düşünsel bir yeni kapı açtı.

Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Kadircan Keskinbora dünyanın en büyük fizikçilerinden biri olan Michael Faraday’in ilginç dünyasını yazdı.

Geleceği kuruyoruz her hafta! Bilim ve eleştirel düşünme ile!

Gelecek Cuma yine birlikte olacağız, sevgiyle kalın.