Yılda 1,7 trilyon dolar silah hacmi… Dünyada silahlanma yeniden yükselişe geçti!

Editör ne diyor?

Bu kadar büyük rakamları anlamamız zor, bu nedenle basite indirelim: Bizim gayri safi milli hasılamız, yani bir yılda ürettiğimiz mal ve hizmetlerin tutarı 750 milyar dolar kadar. Yukarıdaki rakama ulaşmak için 750 milyar x 2 + 200 milyar daha.

Yani silah şirketleri Türkiye’nin milli gelirinin iki katından 200 milyar dolar fazla silah sattılar bir yılda. Bu satış, silah üreticilerini bir bütün olarak düşünürsek, dünyanın “10 ekonomisi” arasına sokar!

Silahlanma ile HBT’nin yayın politikası arasında ne ilişki var, diye sorabilirsiniz. İnsanlığın iyiliğine, güzelliğine, varlığına, yarattıklarına, birikimlerine ve geleceğine karşı bünyesinde, büyük bir katliam saldırısını potansiyel olarak barındıran bir sektör ve faaliyetleri, hepimizi fazlasıyla ilgilendiriyor.


1.Silahlanma mesela Amerikan ve Rus ekonomisinde önemli bir yer tutuyor. Salt ABD’nin 2016’da silah harcaması 609 milyar dolar, yani bizim milli gelirimiz kadar neredeyse.

2.Silah ekonomisi büyük bir ARGE bilimsel ve teknik faaliyetini içerir.

3.Silah sanayinin büyüklüğü ve yenilikçi kapasitesi, aynı zamanda dünya çapında büyük bir güç gösterisinin, tehdit ve savunmanın da bir parçasıdır.

4.Silah satarak ülkeler üzerinde bir bağımlılık ilişkisi yaratırsınız vb.

HBT bu konuyu ele alıyor, en büyük silah üreticisi ve alıcısı 10’ar ülkenin grafiğini de veriyor. Satıcıların başında ABD ve Rusya iki kutbu oluşturuyor. AB + İngiltere satışta ikinci sırada, Rusya’nın önünde. Alıcı ülkeler sıralaması daha ilginç: Hindistan baş rolde! Suudiler ve Çin onu izliyor. Türkiye 6. sırada.

Dünyayı, eski anlayışlar, yani 300 yıllık sanayi toplumunun ilkelliği, siyasi düşüncesi yönetiyor. Bu, savaş, hegemonya, kölelik, sömürü, ezip parçalama ve yok etme demektir. Bu politikanın kökünün nasıl kurutulacağı, nasıl yeni bir düzen kurulacağı ise insanlığın baş meselesi olmalıdır.

Görünen o ki, bu kafa, insanlığa yeni büyük bir trajik darbe vurmadan yok edilemeyecek. Tehlikeli olan da bu... İnsanlık bugün bile büyük ve ağır bedeller ödüyor, bu gidişle daha da ödeyecek... İç sayfalarımızda bulacağınız dünyanın zenginlik - yoksulluk karnesi, tüm bu politik rezilliğin bir parçası olarak ortaya çıkıyor.

Büyük bir katılım

HBT’nin “Dünya nereye koşuyor? Yapay zekâ-robotik ve dijital dünya” konferanslarının ilki, beklemediğimiz geniş bir izleyici kitlesiyle beraber yapıldı. Cem Say ve Tanol Türkoğlu birbirlerine sorular da yönelterek, “Efendi mi olacağız köle mi?” alt başlığında başarılı bir sunum gerçekleştirdiler. Gençler çoğunluktaydı ve sorular sordular. Toplantının bir özeti, üçüncü sayfamızda. Konferansla ilgili haberimizi okuyabilir ve video kaydını izleyebilirsiniz: https://www.herkesebilimteknoloji.com/haberler/toplum/yapay-zeka-efendimiz-mi-kolemiz-mi
Her ay bir toplantı, İstanbul dışındaki etkinliklerle devam edecek. Bizi izleyin!

Her zaman zengin bir içerik

Doğan Kuban “Ne yapsak da halk daha bilinçli olsa?” sorusunu sorarak, şu yanıtı veriyor: “Geleceğimiz ne olacak diye vakit geçirmemiz, umutsuzluğun başı değil sonudur. Bizim bugün yazacağımız tarih ise üretimde dünyaya ortak olmaktır...”

Büyük İskenderiyeli astronom ve coğrafyacı Ptolemaios’un muhteşem eserinin 700 yıl sonra tıpkıbasımını Boyut Yayınları gerçekleştirdi. Celal Şengör’ün önemli katkıları ile birlikte... Ve, Katip Çelebi’nin en önemli kitabı Cihannüma, İrlanda’da sergileniyor. İki eserin de öyküsü ilginizi çekecektir.

Erdal Musoğlu yenilenebilir enerjideki gelişmeleri özetliyor ve soruyor: Tahminlerin ötesinde ucuzlayan yenilenebilir enerjiler, acaba küresel ısınmaya çare olabilecek mi? Büyük kimyacı Lavoisier’in öyküsünün ikinci kısmının başlığı: “Giyotini beklerken kitap okuyordu, cellat gelince kaldığı yere ayracını koydu…” Kadircan Keskinbora’nın kaleminden…

Bayram Ali Eşiyok, Türkiye ekonomisi için yeni bir hikâye değil yeni bir kalkınma stratejisi gerekli derken, Dijital Kültür’de Tanol Türkoğlu bireyin bedendeki işlevleri üzerine verilerin 21. yüzyıla damgasını vuracağını ve ona sahip olanın yeni dijital bir diktatörlük kurabileceğine dikkat çekiyor.

Bu hafta yine ilginç bir soru ile ile karşınızdayız: Kızıl saçların soyu tükeniyor mu? Ve tabii farklı konularla da... Dr. Hilda Çerçi Özkan, çocuklarımız için güvenilir eğitici ve eğlenceli internet üzerine öneriler yaptı. Dr. İbrahim Birkan, moleküler gastronominin ilk kez bir bilim disiplini olarak tanımlanmasının öyküsünü yazdı. Dr. Oğuzhan Erdinç’in yazısı ise hizmet sektöründeki kalite üzerine.

Tıp ve biyolojide de 2 önemli gelişme var. Biri genç doktora öğrencimiz Özge Yüzgeç’in göz bebeği büyüklüğü ile uyku fazı arasındaki bağlantıyı ortaya çıkarması... Bir diğeri ise ilk kez insana en yakın bir primatın, yani maymunun klonlanması... Acaba sıra klonlamada insana geliyor mu?

Beslenmede bademin öyküsünü mutlaka okuyun, özellikle kalp sağlığı ile müthiş ilişkisini...

Gelecek Cuma’ya kadar iyi okumalar. Diyoruz ki HBT 50 bin satarsa, Türkiye’nin yüzü de değişir, geleceği de...