Uzay mühendisi Dr. Işıl Şakraker Özmen: “Uzay teknolojilerine ilginin büyümesi, geleceğe en büyük yatırımlarımızdan birisi”

Fizik ve Uzay Öne Çıkanlar Soru ve Yanıt

Alper Gezeravcı’nın uzaya çıkışıyla birlikte Türkiye’de uzay bilimlerine olan ilgide bir artış görünüyor. Şunu da belirtmek gerekiyor ki Türkiye’de uzay alanında çalışan birçok kıymetli bilim insanımız var. Hatta bu isimler dünyanın dört bir yanındaki seçkin ajanslarda görev alıyor.

Alman Havacılık ve Uzay Merkezi’nde (DLR) çalışan uzay mühendisi Işıl Şakraker de onlardan birisi. Uydu ve uzay aracı yapıları üzerine kendi araştırma grubu da bulunan Şakraker’le kendi çalışma alanlarının yanı sıra Alper Gezeravcı üzerinden Türkiye’nin uzay yolculuğunu ve bir adım ötesini konuştuk. Uzaya ilgi duyan ve uzay bilimleri okuyan gençler için de tavsiyeler aldık.


Söyleşi: Batuhan Sarıcan ([email protected])

  • Alper Gezeravcı’nın uzaya çıkışı, Türkiye’nin uzay yolculuğu ve bilim-teknolojideki gelişimi için ne ifade ediyor? Türkiye’ye uzun vadede ne gibi getirileri olacağını düşünüyorsunuz?
  • Bence meseleyi iki taraftan ele almamız gerekiyor. İlki bilim ve teknoloji adına, ikincisi ise gençlere ilham olacağı için geleceğe bir yatırım olarak... Çeşitli üniversite ve araştırma kurumları, dar bir zamanda da olsa bir sürü deney tasarlayıp hazırlamayı başardılar. Alper Bey bu deneylerin sonuçlarıyla geri döndüğü zaman farklı alanlarda kendi sorularımızı yaratma ve bunlara cevap arama sürecimiz başlayacak. Bir ülke adına bilimsel ve teknolojik gelişmenin en önemli adımlarından birisinin, kendi sorularını sorma kapasitesi olduğunu düşünüyorum. Bu deneylerin sonucunda elde edilen veriler, yeni deneyler tasarlama ve nihayetinde yeni teknolojilerin ülkemize dönmesini sağlayacak. Hep katma değeri yüksek işlerin bizi kalkındıracağından bahsediyoruz. İşte bu alan bunlardan birisi ve diğer ülkelerden geri kalmış durumda da değiliz! Öte yandan, uzaya çıkışımızın uyandırdığı yankılar, gençler arasında büyük bir heyecana yol açtı. Ben de katıldığım yayınlardan sonra bir sürü lise ve üniversiteli gençten mesajlar aldım. Uzay teknolojileri alanına ilginin büyümesi, geleceğe en büyük yatırımlarımızdan birisi.
  • Gezeravcı, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda hangi deneyleri yapacak? Bu deneyler niye önem taşıyor?
  • Genetikten uzay tıbbına, metalurjiden propolise kadar birçok konuda deneyler gönderildi. Ben bu alanlarda uzman olmadığım için yorum yapmam doğru olmaz. Ancak belirtmek istediğim söyle bir nokta var: Yerçekimsiz ortamda yapılan deneyler her zaman, hatta çoğu zaman uzay araştırmalarıyla ilgili değil. Dünya üzerinde bazı prosesleri yerçekiminden bağımsızlaştıramadığımız için Uluslararası Uzay İstasyonu (UUI) gibi laboratuvarlarda yapmamız gerekiyor. Yani birçok temel bilim ya da mühendislik konusu için bugün Türkiye’deki gençler, uzayda deney deneyimi elde etmiş durumda. UUI partneri olmasak da bugün ticari erişim sayesinde orada deney yapma şansı elde ettik ve bence bu harika bir şey. Belki diğer ülkeler gibi çok uzun yıllar süren hazırlıklarımız olmasa da ben bunu başlangıç için gayet yeterli buluyorum. Elbette bundan sonra nasıl devam edeceğimizin de takipçisi olacağız.
  • Bildiğiniz gibi Gezeravcı’nın uzaya çıkışına karşı eleştiriler de söz konusu. Bu konuda neler söylemek istersiniz? Sizce bu konu siyaset üstü bir konu mu?
  • Bence hem siyaset üstü hem de değil. Uzay işleriyle ilgilenen her ülke, bu işe devlet desteğiyle başladı. Bugün artık ticarileşmiş bir uzay sektöründen bahsetsek de bizim gibi çok uzun geçmişi olmayan ülkeler için bu işlerin devlet eliyle başlatılmış olması gayet normal. Siyasal iktidarların da bu işten prim yapması bize özgü bir durum değil. Doğal olarak olacak. Ben bir araştırmacı olarak, bu işi kimin finanse ettiğiyle veya kimin ilk Türk astronot olduğuyla ilgilenmek yerine, bu işin geleceğimiz icin çok önemli bir ilk adım olduğunu ve asıl vurguyu, yapılan bilimsel deneyler ile bu işten ilham alan gençlere yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Eğer siyasi bakış açısıyla bakacaksak, hem iktidarın hem muhalefetin ana argümanlarından uzak bir noktadayım. Ticari uzay devrinde böyle bir şansımız oldu ve kullandık. Kullanmasak geride kalacaktık. İyi ki kullandık. Öte yandan da yıllardır, “uzaya bir Türk çıksa ne olurdu”nun mizahını yapıyoruz. Bu da önemli bir şey bence. Mizah ile yaşadığımız deneyimleri içselleştirip normalleştireceğiz ve hayatımızın bir parçası haline gelecek. Bu sefer konunun bilimsel gelişim ve uzay olması beni ayrıca sevindiriyor. 
  • Sizce Türkiye’de devlet, özellikle uzay bilimleri okuyan veya mezun olan gençler için nasıl imkanlar yaratmalı?
  • Uzay kariyerinde bence en önemli şey, öğrencilik yıllarında yapılan stajlar. Türkiye’de bunun öneminin gençlere yeterince anlatılmadığı kanısındayım. Üniversite-sanayi-araştırma kurumu bağlarının kuvvetlendirilmesi çok önemli. Böylece öğrencilere daha fazla deneyim elde etme şansı yaratılabilir. Hem kendi Türkiye deneyimimde hem de halen gözlemlediğim üzere, uzay mühendisliği ya da uzayla ilgili çalışan başka mühendislik dallarında okuyan gençler en çok, staj için istenen “minimum not ortalaması” şartından şikayetçi. Zaten zor olan bu bölümlerde genellikle not ortalamaları çok yüksek olmayabiliyor. Uzay alanında çalışan kurumlar, 4 üzerinden en az 3 ortalama gibi bir şart koyduklarında, bu gençleri ister istemez sektör dışında başka alanlarda çalışmaya itiyor. Ben şimdiye kadar not ortalamasına bakarak hiç öğrenci almadım ama notları düşük olup, bugün NASA için rover üretmek gibi harika işler başaran ve çok iyi yerlere gelen öğrencilerle çalışmış olmaktan gurur duyuyorum.
  • Sizce Türkiye’nin uzaycılık konusunda bundan sonraki ilk adımı ne olmalı?
  • Devlet desteğini bu aşamada çekerse, maalesef bazı büyük adımlar sekteye uğrayabilir. Tübitak Uzay’daki meslektaşlarımız, Ay göreviyle ilgili çok özverili çalışmalar yürütüyor. O görevin fırlatılması bence ikinci büyük adım olacak. Ancak tabii ki insanlı uzay görevlerine devam etmemiz önemli. Anladığımız kadarıyla yedek astronotumuz Tuva Bey de yakında bir yörünge altı uçuş gerçekleştirecek ve o sırada bazı deneyler yapacakmış. Devlet destekli adımlar haricinde, bu sektöre ilgi arttıkça, tıpkı dünya genelinde olduğu gibi zaten var olan start-upların sayısı da sanırım artacak. Çünkü bu konuda yatırım yapmak isteyen özel teşebbüsler artacak. Üniversitelerden hatta liselerden daha çok uzay çalışmaları bekleyebiliriz. Uzay sektörünün ticarileşmiş olması bir sonraki adımlarımızı aşırı derecede kolaylaştırıyor.
  • Buna paralel olarak sivil uzaycılığın önemine vurgu yapan bir bilim insanısınız. Sivil uzaycılık niçin önem taşıyor?
  • Sivil uzay dediğimiz zaman bütün insanlığın beraber hareket edip bilimsel bilgi birikimine katkı yaptığı bir gerçeklikten bahsediyorum. Astronotlar uzaydan Dünya’ya bakınca “overview effect” denen bir duygusal durum yaşar. Yukardan aşağı baktığınız zaman ne ülke sınırı ne etnik köken ne de siyasi kavgalar görürsünüz. O zaman “biz insanoğlu olarak niye Dünya’mızla barışık bir şekilde yaşamıyoruz?” gibi sorular sormaya başlarlar. Yani bir birlik hissi. Zaten uzaya gitmeseler bile uzay alanında çalışan insanlarda bu his genellikle mevcuttur. İş yönetimlerde ve devletlerde kilitlenir.

Işıl Şakraker’in NASA-JPL’deki "Mars Yard" adı verilen; Mars yüzeyini modelleyen açık hava laboratuvarını ziyareti sırasında.

  • Alman Havacılık ve Uzay Merkezi’nde (DLR) ne üzerine çalışıyorsunuz? Uzmanlık alanınız nedir?
  • Uzmanlık alanım aslında “Atmosfere Giriş” problemi dediğimiz, hipersonik yüksek sıcaklıklardaki plazma akışlarının uzay araçlarıyla nasıl etkileşime geçtiği. Baska bir deyişle, bir uzay aracının Dünya’ya dönmesi ya da Mars gibi atmosferi olan gezegenlere inişi sırasındaki ısıl koruma sistemlerinin araştırılması. Yakın zamana kadar bu alanın daha çok “güvenle indirme” tarafinda yer alırken, aynı konuyu bugün işi biten uyduların uzay çöpüne dönüşmemesi için atmosfere girişleri sırasında tamamen yanması ve yok olması üzerine de uyguluyorum. Genel olarak araştırma grubumda, uzayda sürdürülebilirlik alanında uzay araçlarını daha çevre dostu hale nasıl getiririz diye araştırmalar yapıyoruz. Mars’a iniş sistemleri gibi güvenli iniş çalışmalarımız ise devam ediyor.
  • Sizin uzaya ilginiz nasıl başladı?
  • Ben çocukluğumda astronot olma hayali kurardım. Arabanın bile midemi bulandırdığını anlayınca o işten vazgeçip uzay mühendisi olmaya karar verdim.
  • Uzaya ilgi duyan gençlere ne önerirsiniz?
  • Uzaya ilgi duyan gençlere, hangi konuyu seviyorlarsa o konuda eğitim almalarını tavsiye edeceğim. Uzay alanı gercekten bir sürü uzmanlığın bir araya gelmesiyle başarılı oluyor. Fizik tedavi uzmanlarından hukukçulara, sigortacılardan her türlü mühendislik dalına, psikologlardan bütün temel bilim alanlarına, sosyal medya uzmanlığından ekonomistlere kadar bütün meslekler uzay alanında çalışma imkânına sahip.

Işıl Şakraker, 2013’te NASA’nın AMES Araştırma Merkezi’nde iki hafta süreyle çalışmıştı.

  • Eğitiminiz ve kariyerinizden de kısaca bahsedebilir misiniz?
  • Ben İstanbul Saint Joseph Lisesi’nden sonra İstanbul Teknik Üniversitesi’nde lisans ve yüksek lisansımı Uzay Mühendisliği alanında tamamladıktan sonra Belçika von Karman Akışkanlar Mekaniği Enstitüsü’ne (VKI) ikinci master için gittim. Daha sonra orada doktora ve doktora sonrası çalışmaları da yaptıktan sonra 2016 yılında Alman Havacılık Uzay Merkezi’nde (DLR) çalısmaya başladım. VKI’de master ve doktora çalışmalarım, genel olarak hipersonik atmosfere giriş akışları üzerineydi. Aynı zamanda küp uydular üzerinde modellerimizi test etmek ve gercek uçuş verisi elde etmek için deneyler tasarladım. Genellikle Avrupa Birliği ve Avrupa Uzay Ajansi (ESA) projelerinde yer aldım. Şu anda çalıştığım yerde de bu deneyimlerimi biraz daha ileriye taşıyorum. Kadınların STEM alanlarına yönlendirilmesiyle çok ilgiliyim. Türkiye’den bir sürü gençle mentörlük programları yapıyorum. İki küçük çocuk ve bir kedi annesiyim.

Not: Söyleşi, dergimizin 410. sayısında yayımlanmıştır.