Akdeniz mutfağının vazgeçilmezi: Patlıcan

Öne Çıkanlar Sağlık
Akdeniz mutfağının vazgeçilmezi: Patlıcan

Patlıcanın en yaygın ve bilinen türü koyu, parlak mor renkli, uzun ve ince olanıdır; ancak bunun kadar yaygın olmasa da farklı şekil, boyut ve renkte olan türleri de vardır. Akdeniz mutfağının vazgeçilmez sebzelerinden biri olan patlıcan antioksidan açısından çok zengindir.

Patlıcanın laboratuvar analizlerinde sebzenin bir tür flavonoid olan antosiyanin ve güçlü bir serbest radikal temizleyicisi olan klorenejik asit açısından çok zengin olduğu saptandı. Antosiyanin ve klorojenik asit vücutta antioksidan ve iltihap karşıtı bileşen olarak görev yapıyor.

Yararları


Kalp sağlığı: Patlıcanda bulunan lif, potasyum, C vitamini, B6 vitamini ve bitkisel besin maddeleri kalp sağlığı için çok değerli koruyuculardır. Ayrıca American Journal of Clinical Nutrition dergisinde 2008 yılında yayınlanan bir araştırmaya göre içerisinde antosiyaninler de dahil, bazı flavonoidler bulunan besinler, kalp hastalıklarına bağlı ölüm riskini de azaltıyor. Yeni bir araştırmada, antosiyanin içeren meyve ve sebzelerden her hafta üç porsiyondan fazla tüketen katılımcıların daha az tüketenlere oranla kalp hastalıklarına yakalanma riskinin %34 oranında azaldığı görüldü.

Kolesterol: Patlıcan kolesterol seviyesini önemli ölçüde düşürebiliyor. Patlıcan aynı zamanda tansiyonu da dengede tutmaya yardımcı oluyor. İçerdiği potasyum sayesinde vücudumuzun su dengesini koruyor. Ayrıca sıvı birikimini de önlenerek koroner kalp hastalıklarını engelliyor. Bunun yanı sıra patlıcanda bulunan klorojenik asit de düşük yoğunluklu lipid (LDL) düzeyini düşük tutuyor. Mikroplara, virüslere ve kanser oluşumuna karşı koruma sağlıyor. Laboratuvar çalışmalarında, kolesterol düzeyi yüksek tavşanlara patlıcan suyu içirildiğinde önemli bir kilo kaybı ve kan kolesterolünde düşüş gerçekleştiği gözlemlendi.

Kanser: Patlıcanda bulunan polifenollerin kanser karşıtı etkisi olduğu biliniyor. Antosiyanin ve klorojenik asit, hücreleri serbest radikallerden koruyor, böylece de tümör oluşumunu ve kanser hücrelerinin yayılmasını engelliyor. Antosiyoninin kanser karşıtı özelliklerinin başında, tümörde yeni kan damarlarının oluşumunu engelleme, iltihabı azaltma ve kanser hücrelerinin yayılmasını sağlayan enzimlerin yolunu tıkama geliyor. Japonya’da yapılan araştırmalarda patlıcanda bulunan tripsin bileşeninin kansere yol açan hücreleri etkisiz hâle getirdiği görüldü. Aynı zamanda patlıcan, yüksek orandaki lif içeriği sayesinde kolon kanseri tedavisinde de sıkça tüketilmesi önerilir. Ne var ki patlıcanın kabuğundaki lif oranı daha yüksektir.

Bilişsel işlev: Patlıcanda bulunan bitkisel besin maddeleri hücre zarlarını hasara karşı korur. Belleğin doğru çalışması için mesaj iletimini kolaylaştırır. Aynı zamanda kan dolaşımını yardımcı olduğu için beyne daha fazla kan gitmesini sağlar. Hayvan deneylerinde patlıcan kabuğundaki nasuninin güçlü bir antioksidan olduğu ve beyin hücrelerinin zarlarını serbest radikallerden koruduğu görüldü.

Kilo yönetimi ve doygunluk: Yiyeceklerle alınan lif, sindirim sisteminde “hacim arttırıcı” olarak algılandığından kilo verme ve yönetimi konusunda çok önemli bir işlev görür. Bu bileşenler doyma hissini arttırarak iştahı azaltır, böylece kalori alımını da frenler. Patlıcanda bulunan liflerin metabolizmayı hızlandırması yağ yakımını da kolaylaştırır. Su içeriği yüksek ancak kalorisi düşük olan patlıcan, bu eşsiz özelliği sayesinde kilo vermek isteyenler için birebirdir.

Diyabet: Patlıcan, diyabeti kontrol altında tutmakta oldukça faydalıdır. İçerisinde çok fazla oranda düşük çözülebilir karbonhidratlar ve lif bulunan ve aynı zamanda kan şekeri seviyelerinin düzenlenmesinde ve glikozun emilimin de de etkin olan patlıcan, tip 2 diyabet hastası insanlar için mükemmel bir besin kaynağı. Bu durum, bitki özünün, tip 2 diyabete sebep olan enzimleri durdurabilen bir etkiye sahip olmasında kaynaklanıyor.

Nikotin: Patlıcan, içerisinde bulunan az miktarda nikotin sebebiyle sigarayı bırakmaya çalışan insanlar için de bir geçiş besini olarak tüketilebilir.

Mineraller ve K vitamini: Patlıcanda kalsiyum ve demir gibi, vücudumuz için son derece gerekli olan birçok mineral bulunur. Düzenli olarak patlıcan tüketilmesi durumunda kan pıhtılaşma riski azalır. Patlıcanda aynı zamanda kılcal damarları güçlendiren bioflavonoid ve K vitamini de bol miktarda bulunur. Patlıcan suyu saç köklerini besler, saç telini güçlendirir. Vücudunuzun ihtiyacı olan suyu ve gerekli besinleri almak istiyorsanız beslenme düzeninize mutlaka patlıcanı ekleyin.

Potasyum: Patlıcanda yüksek miktarda potasyum bulunurken sodyum oranı ise oldukça düşüktür. Yüksek potasyum ve düşük sodyum dengesi hipertansiyon riskini azaltır. 1970 yılında tavşanlar üzerinde yapılan bir araştırmada patlıcanın kan damarlarında yağ birikimini önlediği görüldü.

B3 vitamini: Patlıcanda aynı zamanda B3 vitamini olarak da bilinen niyasin bulunur. Suda çözülebilen bu vitamin, enerji üretmek için proteini, yağı, alkolü ve karbonhidratı parçalayan enzimlerle birleşir. Aynı zamanda vücudumuzun kolesterol ve yağ asidi üretmesine de destek çıkar.

Zararları

Nasunin ve demir emilimi: Patlıcanda bulunan bir bitki kimyasalı olan nasunin demire bağlanarak, demiri hücre dışına çıkartır. Bu, vücutlarında çok fazla demir bulunan insanlar için faydalı olabilir. Ancak demir seviyeleri düşük olan insanların nasunin içeren besinlerden uzak durması öneriliyor.

Solanin ve iltihap: Patlıcan, itüzümü (nightshade) ailesindendir. İtüzümleri, aralarında solaninin de bulunduğu alkaloidleri içerir. Alkoloidler eklem yangısı ve iltihabı şiddetlendirebilen bileşenlerdir. Her ne kadar bu durumu kanıtlayacak çok fazla araştırma yapılmamış olsa da, bu tür sağlık sorunlarından mustarip olan kişiler, patlıcan ve domates gibi itüzümü ailesinden gelen besinleri hayatlarından çıkardıklarında bir rahatlama yaşadıklarını belirtiyor.

Oksalat ve böbrek taşları: Patlıcanda, böbrek taşı oluşumuna yol açan oksalat bulunur. Böbrek taşları böbrek ölümüne kadar giden akut böbrek hastalıklarına neden olabilir. Vücudu böbrek taşı oluşumuna yatkın olan ya da böbreklerinde taş bulunan kişilerin oksalat içeren besinlerden uzak durması öneriliyor. Patlıcan aynı zamanda alerjik reaksiyonlara da neden olabiliyor. Bu reaksiyonlar mide bulantısı ve boğaz şişkinliği gibi şiddetli seyredebildiği gibi, yaygın olarak deride kızarıklık ve kaşıntı şeklinde kendini gösterir.

Sevda Deniz Karali

Kaynak 1 - 2