Yüksek proteinli beslenmeye dikkat!

Öne Çıkanlar Sağlık

Beslenmede kalori alımının %22’sinden fazlasının proteinden oluşması aterosklerotik plak oluşumunun arttırabiliyor. Ve buna bağlı olarak hastalığa yakalanma olasılığını yükselebiliyor

Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi araştırmacıları beslenmede aşırı düzeyde protein tüketiminin halk arasında damar sertliği olarak bilinen ateroskleroz çekincesini arttırabilecek moleküler bir düzeneği ortaya çıkardılar. Araştırma bulguları 19 Şubat tarihinde Nature Metabolism dergisinde yayımlandı.

İnsanlar üzerinde yapılan küçük çaplı deneylerle fareler üzerinde yapılan deneylerin bir araya getirildiği çalışmada, beslenmede kalori alımının %22’sinden fazlasının proteinden oluşmasının aterosklerotik plak oluşumunda rol oynayan bağışıklık hücrelerinin etkinliğinde bir artışa yol açabileceğine ve buna bağlı olarak hastalığa yakalanma olasılığını artırabileceğine tanık olundu.


Dahası, araştırmada lösin adlı bir amino asidin damar sertliğiyle ilintili patolojik yolakları devinime geçirmede orantısız bir rol oynadığı görüldü.

Protein ağırlıklı beslenmenin çekinceleri

Pittsburgh Üniversitesi kalp-damar hastalıkları uzmanlarından ve araştırmanın baş yazarı Babak Razani, “Çalışmamız metabolik sağlığın iyileştirilmesi amacıyla protein alımını artırmanın her derde deva olmadığını, tam tersine atardamarlara ciddi bir zarar verebileceğini gösteriyor. Bu bulguların beslenme düzenlerinde bedenin işlevini moleküler düzeyde etkileyecek ve hastalığa yakalanma olasılığını azaltacak kesin değişiklikler yapmanın yollarıyla ilgili bir tartışmayı başlatmasını umuyoruz” diyor. Razani, proteine aşırı bel bağlamanın uzun erimde sağlığımız açısından pek de iyi olmayabileceğinin çeşitli araştırmalarla ortaya konduğuna parmak basıyor.

Bu sonuca ulaşmak için Missouri Üniversitesi metabolizma uzmanlarından Bettina Mittendorfen ve arkadaşlarıyla birlikte hücrelerden farelere ve insanlara uzanan çeşitli modellerden yararlanarak bir dizi deney uygulayan Razani ve arkadaşları, gerçekte proteinin yapı taşları olan amino asitlerin belli sinyalleme düzenekleriyle hastalığı tetikleyebileceklerine ve ardından bu hücrelerin metabolizmasını değiştirebileceklerine tanık oldular. Mittendorfen, “Örneğin, damarların düzenindeki makrofaj adlı küçük bağışıklık hücreleri aterosklerozu tetikleyebilir,” diyor.

Çalışma günlük kalori alımının %22’sinden çoğunun proteinden sağlanmasının hücresel kalıntıların temizlenmesinden sorumlu olan makrofajları olumsuz yönde etkileyerek zamanla aterosklerotik plak oluşumunu körükleyebileceğini gösteriyor. Dolaşımdaki amino asitlerin incelenmesi de, ilginç biçimde, sığır eti, yumurta ve süt gibi hayvansal besinlerde bol miktarda bulunan lösin adlı amino asidin anormal makrofaj etkinliğinin ve damar sertliği çekincesinin öncelikli sorumlusu olduğunu ortaya koyuyor.

Ancak yanıtlanması gereken çok sayıda soru olduğunu belirten Razani, örneğin, proteinin kasları geliştirme gibi yararlarından en üst düzeyde yararlanmamızı sağlayacak gündelik tüketim oranının henüz bilinmediğinin de altını çiziyor.

Kaynak: https://www.sciencedaily.com/releases/2024/02/240219130901.htm