İlk Türk Arktik Bilimsel Seferi gerçekleşti

Gezegenimiz Öne Çıkanlar Yaşam Bilimleri Yerküre
İlk Türk Arktik Bilimsel Seferi gerçekleşti

“İlk Türk Arktik Bilimsel Seferi”, İTÜ Kutup Araştırmaları Uygulama-Araştırma Merkezi (İTÜ PolReC) liderliğinde gerçekleştirildi. Sefer, dünyada küresel iklim değişikliğinin en fazla etkilediği noktalardan Kuzey Kutbu’nu kapsaması açısından önemliydi.

11-26 Temmuz tarihlerinde gerçekleşen sefere Türkiye İş Bankası bu sefere sponsor olurken, gerçekleştirilen toplantıda İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca ile İTÜ Kutup Araştırmaları Uygulama-Araştırma Merkezi (İTÜ PolReC) Müdürü ve Arktik Bilim Seferi Lideri Doç. Dr. Burcu Özsoy ve sefer ekibi hazır bulundu.

İTÜ’nün bilimsel altyapısı ve öncü misyonu ile iklim değişikliğinin etkilerini gözlemleyerek, gelecek nesillere temiz bir dünya bırakma umuduyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diyen İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, araştırmacıların Arktik bölgede yaşanan iklim değişikliğini görmek ve bu değişimin ekosistem üzerindeki etkilerini incelemek üzere örneklemeler ve gözlemler yapmak üzere yola çıktıklarını belirtti.


Özsoy: “Arktik’teki çalışmalarımızı bilimsel yayınlarla taçlandıracağız”

Bilim seferine liderlik yapan ve daha önce HBT’de kendisiyle bir söyleşi de gerçekleştirdiğimiz İTÜ Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi ve İTÜ PolReC Müdürü Doç. Dr. Burcu Özsoy ise dünyanın sürdürülebilir geleceği için Arktik’teki araştırmaların büyük önem taşıdığının altını çizdi. Türk bayrağını Arktik’te dalgalandırma onuruna eriştikleri için duydukları mutluluğu dile getiren Özsoy, bilim seferi sırasındaki gözlemlerini ve araştırma sonuçlarını da paylaştı.

Arktik’te yaptıkları bilimsel çalışmaları bilimsel yayınlarla taçlandırıp bu çalışmaların sürdürebilirliğini sağlama amacında olduklarını belirten Özsoy, alınan veri ve toplanan örneklerin, bilimsel olarak incelenmesine hemen başlanacak olsa da hem laboratuvar incelemeleri hem de bilimsel yayınların basımının uzun zaman aldığını da sözlerine ekledi.

Sefer ekibi Longyearbyen’dan, önce güneye ve ardından kuzeye doğru seyir yaparken mikroplastik, plankton, deniz suyu ve sediman örneklemeleri yaptı. Ayrıca sefer boyunca hava kalitesi ve denizcilik meteorolojisi ölçümleri ve deniz buzu ile buzul gözlemleri gerçekleştirdi.

Bölgenin iklimsel ve stratejik önemi

Yaklaşık 14 milyon km² yüzölçümü olan bir okyanus olan Arktik; Rusya, ABD, Kanada, Danimarka, Norveç ve İzlanda’yla çerçeveleniyor. Kışın neredeyse tamamen donarak yazın 3 milyon km² kadar deniz buzu kalıyor.

Yaptığımız söyleşide, Arktik’te 2000’li yıllardan beri deniz buzunda hızlı bir azalış gözlemlediklerini söyleyen Özsoy, normalde 17 milyon km²’lik bir deniz buzu alanına sahip olan Arktik Okyanusu’nun şu anda 13 milyon km²’lere kadar indiğini ifade etti. Türkiye’nin yüzölçümüne göre kıyasladığımızda şu an Arktik’te beş Türkiye büyüklüğünde bir alanın yok olması demek bu. Özsoy, “Deniz taşımacılığı açısından önemli yollar açıldı evet ama dünyanın iklimini dengede tutan okyanus akıntılarıdır. Ve bu akıntılarda yavaşlama söz konusu” ifadelerini kullandı.

Arktik Bölge stratejik de bir öneme sahip. Çünkü Arktik Okyanusu’nda halihazırda petrol, doğalgaz ve kaya gazı arama ve çıkarma faaliyetleri yürütülüyor. Hal böyle olunca da uzlaşmazlıklar da beraberinde geliyor. Yaşanabilecek olası sorunları çözmek için Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (BMDHS) ile kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgelerin belirlenmesi ve uyuşmazlıkların çözülmesi amaçlanıyor. Bununla birlikte BMDHS, söz konusu uyuşmazlıkların çözümü konusunda her zaman başarılı ve nihai sonuçlar da veremiyor. Arktik’te özellikle Rusya Federasyonu’nun kıta sahanlığı üzerindeki iddiaları nedeniyle tam bir uzlaşı sağlanamıyor.

Türkiye’nin talebi gözlemci ülke olabilmek

Kıta sahanlığı ve ekonomik bölgelerin dışında kalan alanlar ise ortak, kimseye ait olmayan alanlar. Sözleşmelere göre burası herkesin kullanımına açık. Özsoy bu durum için şunları söylemişti: “Bir ülke orada ne kadar uzun süre bulunduysa biraz daha fazla söz sahibi oluyor. Oradaki görünürlük çok önemli, insan ve hafıza biriktirmek, bilimsel verileri toplamak, yayın yapmak bunlar her şekilde varlık göstermektir.”

Bu bağlamda Arktik, Türkiye için yeni bir bilimsel keşif alanı. Daha önce Antarktika’ya birkaç kez giden gelen ekip, Arktik’e ilk seferini gerçekleştirmiş durumda. Türkiye yıllar önce Arktik Okyanusu’na kıyı ülkelerle Kuzey Kutup dairesi içinde kalan ülkelerin danışman olduğu Arktik Konsey’e gözlemci statüsüyle başvuruda bulunmuş ancak Türkiye’nin Arktik konularında yeterli girişimleri olmaması sebebiyle beklemeye alınmıştı. Bu sefer bu süreci hızlandırmak için de büyük bir adım.

Batuhan Sarıcan / [email protected]