Yeni IPCC raporu: İklim değişikliği yaygın, hızlı ve yoğunlaşıyor; sebebi kesinlikle insan!

Gezegenimiz Öne Çıkanlar
Yeni IPCC raporu: İklim değişikliği yaygın, hızlı ve yoğunlaşıyor; sebebi kesinlikle insan!

IPCC’in son raporu, insanlığı uyarıyor: 1,5°C’lik küresel ısınma, artan sıcak hava dalgaları, daha uzun sıcak mevsimler ve daha kısa soğuk mevsimler anlamına geliyor. 2°C’lik küresel ısınma ise aşırı sıcaklıklar, ekoloji, tarım ve sağlık için kritik eşiklere işaret ediyor. Şu anki ısınma seviyesi: 1,1°C’nin biraz üzerinde; felaketin önünü almak, küresel ısınmayı durdurmak için sadece birkaç yılımız kaldı; vakit kaybetmeden harekete geçilmesi gerekiyor.

İnsan kaynaklı iklim değişikliği, sonuçlarını 20-30 yıl sonra gösterecek bir fenomen değil. Sanayi Devrimi’nden bu yana gezegeni 1,1°C kadar ısıtmamızın sonuçlarını bugünden yaşıyoruz. İnanmayanların, bu yaz yaşanan şiddetli sıcak hava dalgalarının ABD ve Kanada’da yüzlerce insanı ve milyarlarca hayvanı öldürmesine, sellerin Almanya ve Çin’i harap etmesine ve Sibirya, Türkiye ve Yunanistan’da kontrolden çıkan orman yangınlarına bakmaları yeterli. İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin etkilerini her yerde görebilirsiniz.

BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) de geçtiğimiz hafta yeni bir rapor yayınladı. Raporu hazırlayan çeşitli ülkelerden onlarca bilim insanları, her bölgede ve tüm iklim sistemindeki değişiklikleri uzun süredir gözlemliyor. İklimde gözlemlenen değişikliklerin çoğunun binlerce yıldır görülmeyen değişiklikler olduğu konusunda hemfikirler. Bazı sorunların çözümü için umut var. Ancak deniz seviyesinin yükselmesi gibi sorunlar binlerce yıl boyunca geri döndürülemeyecek.


Geçen hafta yayınlanan 1. Çalışma Grubu raporu, IPCC’nin 2022’de tamamlanacak Altıncı Değerlendirme Raporu’nun (AR6) ilk bölümü olma özelliği taşıyor. IPCC’nin 195 üye ülke tarafından onaylanan “İklim Değişikliği 2021: Fiziksel Bilim Temeli” adlı bu raporuna göre, hava kalitesine yönelik faydalar düzelse bile küresel sıcaklıkların istikrara kavuşması 20-30 yıl alabilir.

IPCC Başkanı Hoesung Lee, yeni raporun iklim bilimindeki yenilikler ve ilerlemeleri yansıtması açısından -öncekilere göre- bilimsel açıdan daha net bir rapor olduğunu, iklim müzakereleri ve karar alma süreçlerine de paha biçilmez bir katkı sağlayacağını söylüyor.

Daha hızlı ısınma

Rapor, sera gazı emisyonlarında ani, hızlı ve büyük ölçekli azalmalar olmadığı sürece, ısınmanın 1,5°C’de sınırlı kalınamayacağını ve hatta 2°C’nin bile ulaşılamaz olacağına vurgu yapıyor. Bilim insanları, 10 yıl kadar bir süre içinde ulaşma riskimiz olan 1,5°C’lik ısınma durumunda, yaşanabilecek tehlikelerin önemli ölçüde arttığını söylüyor.

Bu durumda dünya çapında yaklaşık 1 milyar insan, yaşamı tehdit eden daha sık ısı dalgalarıyla bunalabilir. Yüz milyonlarca insan daha şiddetli kuraklıklar nedeniyle su için mücadele ederek iklim mülteciliği sorununu ortaya çıkabilir. Bugün yaşayan bazı hayvan ve bitki türleri yok olabilir. Dünyanın geniş kesimlerinde balıkçılığı ve oksijen-besin döngüsünü sağlayan mercan resifleri de daha sık toplu ölümlere maruz kalabilir. Bunlar iddia değil, varılan bilimsel sonuçlar!

İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının, 1850-1900’dan bu yana yaşanan yaklaşık 1,1°C’lik ısınmadan sorumlu olduğunu bir kere daha gözler önüne seren rapora göre, önümüzdeki 20 yılda ortalama küresel sıcaklığın 1,5°C’ye ulaşması veya bu ısınmayı aşması bekleniyor. Bu değerlendirme, iklim sisteminin, insan kaynaklı sera gazı emisyonlarına tepkisine ilişkin bilimsel anlayıştaki ilerlemenin yanı sıra tarihsel ısınmayı değerlendirmek için de geliştirilmiş gözlemsel veri kümelerine dayanıyor.

“Bu rapor, gerçekliğin sağlamasıdır,” diyen IPCC 1. Çalışma Grubu Eş Başkanı Valérie Masson-Delmotte, “Artık nereye gittiğimizi, ne yapılabileceğini ve nasıl hazırlanabileceğimizi anlamak için gerekli olan geçmiş, şimdiki ve gelecekteki iklimin çok daha net bir resmine sahibiz,” diye belirtiyor.

7 Ağustos’ta ABD, Kaliforniya’daki Oroville Gölü’ndeki su seviyelerini gösteren (üstteki) fotoğraf; tam bir yıl önce aynı gün çekilen (alttaki) fotoğrafla kıyaslandığında insan kaynaklı iklim değişikliğinin daha da kötüleştirdiği mega kuraklığı gözler önüne seriyor. Buna benzer hızlı değişiklikler dünyanın birçok bölgesinde gözleniyor.

Her bölge artan değişikliklerle karşı karşıya

İklim değişikliğinin birçok özelliği, doğrudan küresel ısınmanın düzeyine bağlı. Ancak bu ısınma her bölgeyi aynı etkilemiyor. Örneğin, karadaki ısınmanın küresel ortalamanın üzerinde olduğu ve Kuzey Kutbu’nda ise iki kattan fazla olduğu biliniyor. IPCC 1. Çalışma Grubu Eş Başkanı Panmao Zhai da “İklim değişikliği zaten dünyadaki her bölgeyi çeşitli şekillerde etkiliyor. Yaşadığımız değişiklikler, küresel ısınmayla daha da artacak,” diye uyarıyor.

Rapor, önümüzdeki on yıllarda iklim değişikliklerinin tüm bölgelerde artacağını öngörüyor. 1,5°C’lik küresel ısınma, artan sıcak hava dalgaları, daha uzun sıcak mevsimler ve daha kısa soğuk mevsimler anlamına geliyor. Rapor, 2°C’lik küresel ısınmada ise aşırı sıcaklıkların, tarım ve sağlık için kritik tolerans eşiklerine daha sık ulaşacağını gösteriyor.

Ama bu mesele sadece sıcaklıkla ilgili bir durum değil. İklim değişikliği, farklı bölgelerde çok sayıda farklı değişikliği beraberinde getiriyor; bunların tümü daha fazla ısınmayla geri döndürülemez biçimde artacak. Bunlar, iklimin dengesini bozacak olan daha fazla nem ve kuraklık; rüzgâr, kar ve buz, kıyı alanları ve okyanuslardaki değişiklikleri içeriyor.

Örneğin: İklim değişikliği su döngüsünü yoğunlaştırıyor. Bu, birçok bölgede daha yoğun yağış ve buna bağlı sel ve daha yoğun kuraklığı beraberinde getiriyor. İklim değişikliği yağış modellerini etkiliyor. Yüksek enlemlerde yağışın artması daha muhtemel ancak subtropiklerin büyük kısımlarında azalması öngörülüyor. Bölgeye göre değişen muson yağışlarında da değişiklikler bekleniyor.

Deniz seviyelerinde yükselme

Bugünkü seyirde gidersek kıyı bölgeleri de 21. yüzyıl boyunca deniz seviyesinin sürekli yükselmesine tanık olacak, bu da alçak alanlarda daha sık ve şiddetli kıyı taşkın ve erozyonlarına katkıda bulunacak. Daha önce 100 yılda bir meydana gelen aşırı deniz seviyesi olayları, bu yüzyılın sonunda her yıl gerçekleşebilir.

Rapora göre daha fazla ısınma, permafrost erimesini ve mevsimsel kar örtüsünün kaybını, buzulların ve buz tabakalarının erimesini ve Arktik deniz buzunun kaybını da artıracak. Küresel ısınma aynı zamanda daha sık deniz ısı dalgaları, okyanus asitlenmesi ve azalan oksijen seviyeleri demek. Bu değişiklikler, hem okyanus ekosistemlerini hem de geçimini buradan sağlayan insanları etkiliyor ve bu yüzyılın geri kalanında devam edecek.

Şehirler için de tehlike var: Küresel ısınma, kentsel alanlar genellikle kırsal bölgelerden daha sıcak olduğu için yoğun yağış olaylarından kaynaklanan su baskınları ve kıyı şehirlerindeki deniz seviyesinin yükselmesi gibi iklim değişikliğinin bazı yönlerini güçlendirilebilir.

Altıncı Değerlendirme Raporu, risk değerlendirmesi, adaptasyon ve diğer karar alma unsurlarına verilecek faydalı bilgilere odaklanma ve iklim değişikliğine ilişkin fiziksel değişiklikleri açıklamaya yardımcı olan yeni bir çerçeve de dahil olmak üzere iklim değişikliğine ilişkin daha ayrıntılı bir bölgesel değerlendirme sağlıyor. Yani ısı, soğuk, yağmur, kuraklık, kar, rüzgâr, kıyı taşkınları ve daha fazlasının toplum ve ekosistemler için ne anlama geldiklerine dair daha iyi fikir edineceğiz.

Geçmiş ve gelecekteki iklim üzerindeki insan etkisi

Bu rapor, ilişkilendirme bilimindeki büyük ilerlemeleri de yansıtıyor. Aşırı sıcak dalgaları ve yoğun yağış olayları gibi belirli hava ve iklim olaylarını yoğunlaştırmada iklim değişikliğinin rolünü anlamak için artık bilim ve teknolojide daha ilerideyiz. Masson-Delmotte, “On yıllardır Dünya’nın ikliminin değiştiği ve iklim sistemi üzerindeki insan etkisinin tartışmasız olduğu açıktı,” diyor. Ve bu rapor insan etkisini en net ortaya koyan rapor niteliği taşıyor.

Rapor, insan eylemlerinin iklimin gelecekteki seyrini belirleme potansiyeline sahip olduğunu da gösteriyor. Diğer sera gazları ve hava kirleticileri de iklimi etkilerken, karbondioksitin (CO2) iklim değişikliğinin ana itici gücü olduğuna dair kanıtlar gayet açık. Çözüm de tam burada! Bilim insanları, karbondioksit (CO2) ve diğer sera gazlarının emisyonlarındaki güçlü ve sürekli azalmaların, iklim değişikliğini sınırlayacağını açıkça söylüyor.

Önce eski ABD Başkanı Obama, şimdi de mevcut başkan Biden olmak üzere giderek artan sayıda dünya lideri, küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlama hedefini onaylasa da başlıca kirletici ülkelerdeki politikalar, bu hedefe ulaşmaktan halen çok uzak. En fazla sera gazı salan en büyük 10 ülke/bölgenin Çin, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Hindistan, Rusya, Japonya, Brezilya, Endonezya, İran ve Kanada olduğunu da belirtelim.

Bu ülkeler başta olmak üzere tüm dünya, fosil yakıt kaynaklı sera gazı emisyonlarını kısıtlamayı o kadar uzun süre erteledi ki, önümüzdeki 30 yıl içinde küresel ısınmanın yoğunlaşmasını artık durdurulamayacak. Alanında en geniş kapsama ve ciddiyete sahip olarak nitelendirilen IPCC raporu da küresel ısınmanın bazı yıkıcı etkilerinin artık kaçınılmaz olduğunu ortaya koyuyor.

Ancak işlerin daha da kötüye gitmesini durdurmak için halen fırsatımız var. İklimi stabilize etmek, sera gazı emisyonlarında güçlü, hızlı ve sürekli azalmalar ve net sıfır CO2 emisyonlarına ulaşılmasını gerektiriyor. Başta metan olmak üzere diğer sera gazlarını ve hava kirleticilerini sınırlamak hem sağlık hem de iklim için fayda sağlayacak. Artık harekete geçilmeli ve sözlerin arkasında durulmalı.

Derleyen: Batuhan Sarıcan ([email protected])

Kaynaklar
https://www.ipcc.ch/2021/08/09/ar6-wg1-20210809-pr/
https://www.nytimes.com/2021/08/09/climate/climate-change-report-ipcc-un.html