Ayasofya’nın eşsiz mozaikleri gizemini koruyor

Öne Çıkanlar Toplum
Ayasofya’nın eşsiz mozaikleri gizemini koruyor

Ayasofya insanlığın ortak mirası. Bir başyapıt. Ancak mozaikleri hala tartışılıyor. Yapımı asırlara dayanan Ayasofya cam mozaikleri farklı dönemlerde üretildiğinden, mozaikler üzerine yapılacak analizler, mozaiklerin tarihlendirilmesinin yanı sıra, Bizans- İslam cam teknolojisini ve ticaretini ortaya çıkaracaktır.

Son günlerde, insanlık tarihinin görkemli yapıtı, dünya kültür mirası tescilli Ayasofya, “ibadete açılması” konusu vesilesiyle çeşitli açıdan tartışıldı. Ayasofya, görkemli mimarisinin yanı sıra farklı dönemlerde yapılan muhteşem Bizans cam mozaiklerine sahip bir başyapıttır. Ayasofya’nın ilk mozaikleri, 565-578 tarihleri arasında tamamlanmıştır. Ayasofya’nın mozaikleri, “figürlü” ve “süsleme” mozaikler olarak iki grupta toplanır. Süsleme mozaiklerinde geometrik desenler, madalyonlar, çiçek ve bitkiler kullanılmıştır. Bazı mozaiklerde halı desenine benzer kompozisyonlar görülür. Figürlü mozaiklerde İsa, Meryem, melek gibi dini ve imparator tasvirleri yer alır. Jüstinyen döneminde ana kubbede bir haç daha sonra da İsa mozaiği yapılmıştır. Bu mozaik, Osmanlı döneminde 17. yüzyıl ortalarına kadar korunmuştur.

Hristiyanlıkta, İsa ve azizleri temsil eden resim ve heykellerin yasaklandığı İkonaklazma dönemi (726-842) kapandıktan sonra Ayasofya dekorunu değiştirecek uygulamalar, 9. yüzyılın ikinci yarısından sonra başladı. Figürlü tasvirlerin yer aldığı mozaiklerin tümü, 9. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilmektedir. 867 yılına tarihlenen ilk mozaik, “Meryem ve çocuk İsa” mozaiğidir. Bu mozaiğin bir kısmının 6. diğer kısmının 9. yüzyıla ait olduğu düşünülmektedir.


Sultan Abdülmecid döneminde, Mimar Fossati kardeşler tarafından, 1847-1849 yılları arasında Ayasofya’da çeşitli onarımlar yapılmış ve onarımlar sırasında, bulunan mozaiklerin resmi çizildikten sonra üstleri harçla kapatılmıştır.1847 yılında tespit edilen mozaiklerin çoğu 1894 depreminde yok olmuştur. Fossati tarafından bulunan, “Deisis mozaiği”, 1934-1935 yıllarında yeniden açıldığında yarıya kadar bozulduğu görülmüştür. 11.yüzyıla tarihlenen “Zoe” ve “Komnenos” mozaikleri, Prof. Thomas Whittemore tarafından, 1934-1938 tarihleri arasında ve 10. yüzyıla tarihlenen “İmparator Aleksandross mozaiği”, ise 1958 yılında temizlenerek ortaya çıkarılmıştır.

Yapımı asırlara yayılan Ayasofya mozaikleri, sanat tarihçileri ve tarihçiler tarafından çeşitli yönden tartışılmıştır. Bu tartışmalarda ortaya çıkan başlıca sorular;

  • Mozaiklerde yer alan bazı figürlerin kimler olduğu
  • Mozaiklere yapılan restorasyon, tasvirlerin değiştirilip değiştirilmediği
  • Mozaiklerin nereden temin edildiği, İstanbul’da üretilip üretilmediği, ve
  • Mozaiklerin tarihlendirilmesidir.

Antik camların özellikleri

Camın ilk defa ne zaman üretildiği konusu tartışmalıdır. Bilinen en eski cam obje, Mısır cam boncuklarıdır. Arkeolojik veriler, camın İ.Ö. 3600’lerde Mısır, Mezopotamya, Suriye ve Doğu Akdeniz’de üretildiğini göstermektedir. Camın ana bileşeni, başlıca silis2 (SiO2), soda ve kireçtir.

Antik çağlarda cam üretimi iki aşamada gerçekleşmiştir. İlk aşama; yarı-mamul olarak “ham cam” üretimidir. İkinci aşama ise; ham camdan “cam eşya” üretimidir. Mısır ve Doğu Akdeniz’de üretilen ham cam, İmparatorluğun diğer bölgelerine ve Avrupa’ya ihraç edilmiştir.

Antik camlar bileşimleri itibariyle başlıca “natron3” ve “kül” içeren olmak üzere iki ana grupta toplanır. Natronlu camların üretiminde kullanılan natron ve trona4, Kahire ile İskenderiye arasında yer alan Wadi El Natrun’dan temin edilmiştir. Natronlu camlarda sodyum miktarı yüksek, magnezyum ve potasyum miktarı düşüktür (%1,5). Natronlu camlar, Helenistik dönemden itibaren sekizinci yüzyılın başına kadar üretilmiştir.

9. yüzyıldan sonra, Abbasiler döneminde cam üretiminde natron yerine bitki külleri kullanıldı. Bu değişim, cam teknoloji tarihinde Müslümanlar tarafından yapılan önemli bir keşif olarak kabul edilir ve “İslam camı” olarak tanımlanır. Kül kullanılan camda, başlıca magnezyum, potasyum, miktarı yüksektir. Hammaddelerin farklı yerlerden temin edilmesi nedeniyle, her iki cam grubu da bir çok alt-gruplara ayrılır. Alt-grup camlar, belli dönemlerde üretildiğinden, antik camların tarihlendirilmesinde önem taşır.

Camı renklendirmek için başlıca; demir, bakır, manganez, kobalt bileşikleri ve metal işleme atölye atıkları kullanılmıştır. Renklendirme işlemi kolay olmasına karşılık, opak camların üretimi oldukça karmaşıktır. Opaklaştırıcı olarak ilk dönemde antimuan bileşikleri, 5-7. yüzyıldan itibaren de genellikle kalay oksit kullanılmıştır. Tarihte opaklaştırıcı olarak kemik külü de kullanılmıştır.

Antik camların analizi ile camın grubu, katkı maddesinin cinsi ve menşei hakkında bilgi sağlanır. Dolayısıyla yapılan analizler, ham camın kaynağını, ticaretini ve tarihlendirilmesini saptamada önem taşır.

Bizans ve Osmanlılar döneminde, İstanbul’da cam üretimi yapıldığı bilinmektedir. Bizans işlenmiş cam üretiminde, Doğu Akdeniz’de üretilen ham cam kullanılmıştır. İstanbul’da tonlarca cam mozaik bulunmasına rağmen İstanbul’daki kazılarda cam fırınına rastlanılmamıştır.

Mozaiklerin malzemesi

Mozaik, küçük mozaik tanelerinden (tesseralar) oluşan bir kompozisyondur. Doğal renkli taş parçalarından üretilen mozaikler genelde döşemede kullanılmıştır. Bizans cam mozaikleri, camın en gösterişli şekli olup ihtişam ve prestij göstergesidir. Bizans mozaikleri, Kiev ve Venedik’de 11.-13. yüzyıl San Marco kilisesi gibi büyük yapılarda bulunduğu gibi, küçük kiliselerde de kullanılmıştır. Diğer taraftan, İstanbul’daki Bizans mozaik ustalarının, Şam’daki 8. yüzyıl Emeviyye Camii ile Medine’deki camileri süslediği bilindiği ve Kiev’deki 11.yüzyıl St Sophia Katedrali mozaiklerinin de İstanbul’dan getirildiği ileri sürülmüştür.

Kabaca yapılan hesaplamalara göre, Ayasofya’da 400 tonun üzerinde cam mozaik kullanıldığı tahmin edilmektedir. Ayasofya mozaiklerinde, ortalama 6,5x7x7 mm boyutlarında renkli ve renksiz cam, ayrıca beyaz ve renkli mermer parçaları kullanılmıştır. Göz ve mücevher tasvirlerinde kullanılan mozaikler dairesel şekilde ve iridir. Altın ve gümüş mozaik parçaları, Bizans döneminde görülen “sandviç tekniği” ile yapılmıştır. Bu teknikte saydam cam panelin üzeri saf altın veya gümüş varakla kaplanır. Varağın üzerine ince bir katman olarak cam tozu serilir ve cam panel fırınlanır. Fırınlama esnasında ergiyen cam tozları, varak üzerinde ince bir cam katmanı oluşturur. Varaklı cam panel, daha sonra küçük mozaik parçalarına kesilir. Venedik’teki San Marco kilisesinin altın görünümlü mozaik tanelerinin bir kısmı İslam camı bileşiminde iki cam arasında altın varaklı olup diğer bir kısmı, sarı pigment kullanılarak renklendirilmiş ve opaklaştırılmış camdır. Altın varaklı mozaiklerin İstanbul’dan temin edildiği tahmin edilmektedir. Ayasofya’da kullanılan gümüş mozaik parçalarının miktarı, altın olanlarının tahminen %10 kadardır. Ayasofya mozaiklerinin restorasyonunda yer yer mermer, terracotta ve boyanmış taşlar kullanılmıştır.

Ayasofya cam mozaiklerinin analizi

Ayasofya mozaiklerinin analizi üzerine yegane çalışma, yurt dışında yapılmış ve 2016’da yayınlanmıştır. Bu çalışmada, yerinden düşmüş dokuz cam mozaik tanesi incelenmiştir. Analiz sonuçları; mavi ve iki siyah mozaik parçasının “küllü” , diğerlerinin ise “natron” cam grubunda olduğunu, natron cam mozaik tanelerinin bileşimlerinin, Doğu Akdeniz’de üretilen Geç Roma camlara benzediği ancak, onlardan farklı olduğunu ortaya koymuştur. Diğer bir fark da; incelenen cam tanelerinde opaklaştırıcı olarak fosfor bileşiği saptanmıştır.

Araştırıcılar, analiz sonuçlarını, Yunanistan ve İtalya’daki bazı kiliselerdeki mozaiklerin analiz sonuçları ile kıyaslayarak bir kısmını, Padova’daki St Prosdocimus kilisesindeki mozaiklere, kırmızı mozaik tanesini ise, Ravenna’daki San Severo mozaik tanesinin bileşimine benzediğini belirtmişlerdir. Bu benzerlik, mozaiklerin İstanbul’da üretilip İtalya’ya gönderildiği ve Bizanslı ustalar tarafından dekore edildiği hipotezini güçlendirmektedir. Benzer şekilde, Selanik’teki 5. yüzyıl Acheiropoitos kilisesi ile Ayasofya mozaiklerinin Erken İslam camı olduğunu belirtmişlerdir. Bu ön çalışma, cam mozaiklerinin nerede üretildiği veya nereden temin edildiği sorusunu ortaya koymuştur.

Sonuç

Ayasofya cam mozaikleri farklı dönemlerde yapıldığından, mozaikler üzerine yapılacak analizler “cam teknoloji tarihi” açısından fevkalade önemlidir. Ayasofya cam mozaikler üzerine yapılacak analizler, mozaiklerin tarihlendirilmesinin yanı sıra, Bizans- İslam cam teknolojisini ve ticaretini ortaya çıkaracaktır. Her şeyden önce, sahip olduğumuz bu zengin ve kıymetli malzeme üzerinde, disiplinler arası bilimsel çalışmalara başlamamız gerekir.

Ayasofya sadece bir vakıfın malı değil, insanlığın ortak mirasıdır. Fatih Sultan Mehmet Han’ın bile üstlerini kapatmadan ibadet ettiği figürlü mozaiklerin üzeri asla hiç bir şekilde kapatılmamalı ve muhteşem tüm mozaikler bilakis kontrollü aydınlatılarak, ziyaretçilerin görmesi sağlanmalıdır.

A. Emel Geçkinli 1  / [email protected]

Kaynaklar:

Freestone,I.C., Bimson,M., Buckton,D., Compositional categories of Byzantine glass tesserae, ANNALES du 11.Congres, International Assoc. For the History of Glass Bildiriler kitabı (1990)271-279

Henderson,J., Ancient Glass: An interdisciplinary exploration, Cambridge Univ. Press (2013)

James, L., Byzatine glass mosaic tesserae:some material consideration, Byzantine and Modern Greek Studies, 30,1(2006)29-47

Janssens, K. H.A. Modern Methods for Analysing Archaeological and Historical Glass Vol.1-II, J.Wiley & Sons (2013)

Moropoulou,A., Zacharias,N.,Delegou,E.T., Maroti,B., Kasztovszky,Z, Analytical and technological examination of glass tesserae from Hagia Sophia, Microchemical Journal 125(2016)170-184

Niewöhner, P., Teteriatnikov,N., The South vestibule of Hagia Sophia at Istanbul: the ornamental mosaics and the private door of the patriarchate, Dumbarton Oaks Papers 68 (2015) 117-156

Neri, E., Gratuze, B.,Schibille, N., Dating the mosaics of the Durres amphitheatre through interdisciplinary analysis. J. of Cultural Heritage 28(2017)27-36

Neri,E., Jackson, M , O’Hea,M., Gregory,T., Blet-Lemarquand, M, Schibille,N., Analyses of glass tesserae from Kilise Tepe: New insights into an early Byzantine production technology, J. of Archaeological Science: Reports 11(2017)600-612

Phelps,M., Freestone,I.C., Corin-Rosen,Y., Gratuze, B., Natron glass production and supply in the late antique and early medieval Near East: The effect of the Byzantine-Islamic transition, J. of Archaeological Science 75(2016)57-71

Schibille, N, Gratuze, B., Ollivier,E., Blondeau,E., Chronology of Early Islamic glass compositions from Egypt, J. of Archaeological Science, 104(2019)10-18

***

1 Emekli Prof. Dr., İ.T.Ü. Kimya-Metalurji Fakültesi, Metalurji ve Malzeme Müh. Bölümü

2 Kum ve kuvars aynı kimyasal formüle sahiptir.

3 Doğal sodyum bikarbonat (Na2CO3.10H2O)

4 Doğal soda (Na2CO3. NaHCO3.2H2O)