Ekoloji tarihinde en ölümcül mantar

Öne Çıkanlar Yaşam Bilimleri
Ekoloji tarihinde en ölümcül mantar

Dünyada sessiz bir katil dolaşıyor. Sinsice yaklaşıyor ve seri bir şekilde öldürüyor. Adeta “suda yürüyor” ve izini belli etmiyor. Ölümcül chytrid mantarından bahsediyoruz. Dünya üzerindeki birçok amfibi türünün ölümünden sorumlu ama durumun vahameti yeni yeni anlaşılıyor.

Science’da yayımlanan bir çalışma, chytrid mantarlarının, 1965’ten 2015’e kadar dünya çapında en az 501 amfibi türünü ekolojik stres altına soktuğunu ve popülasyonlarının azalmasına neden olduğunu ortaya koyuyor. Üstelik nesli tükenen türlerin %90’ı da bu katil mantardan etkilenmiş durumda.

Öyle büyük bir etkiden bahsediyoruz ki kayıtlara geçen diğer patojenlerden daha fazla türün azalışından sorumlu olduğu düşünülüyor. Sözgelişi, yarasa hastalığı beyaz burun sendromu veya kuşları öldüren West Nile virüsü gibi bilinen diğer patojenlerin, tür sayılarının sadece bir kısmını etkilediği biliniyordu. Ancak chytrid mantarlarının biyoçeşitlilik üzerindeki etkisi dudak uçuklatacak cinsten. Hatta yırtıcı kedi ve kemirgenler gibi en yıkıcı istilacı türler ile rahatça karşılaştırılabileceği ifade ediliyor. Araştırmacılar, chytrid mantarının dünya üzerinde bir patojene bağlı, bilinen en büyük biyoçeşitlilik kaybına neden olduğunu söyleyecek kadar ileri gidiyor. Kanada’daki Simon Fraser Üniversitesi’nden biyolog Wendy Palen, bu mantar için “Bilim tarafından tespit edilen en yıkıcı patojen” diyor ve ekliyor, “bu oldukça şok edici bir durum.”


Ölümcül mantar

Canberra’daki Avustralya Ulusal Üniversitesi’nde bir popülasyon ekoloğu olan Benjamin Scheele, sorunun boyutunu değerlendirmek için dünyanın dört bir yanından 41 ekolog ve diğer uzmanlardan oluşan bir ekip oluşturdu. Her araştırmacı, bilimsel literatürü ve yayınlanmamış verileri incelemenin yanı sıra diğer uzmanlarla görüşerek bölgelerinde bu mantardan etkilenen amfibi türlerine yönelik kanıtlar topladı.

Ekip, mantarın 1965 ve 2015 yılları arasında muhtemelen en az 501 amfibi türünün düşüşünde etkisi olduğunu tespit etti. Bu rakam, bilimin tespit ettiği amfibi türlerinin 16’da 1’ine karşılık geliyor. Söz konusu etki, türlerin yok olmasından tutun bir popülasyonun %20’sinden daha küçük kısmının azalmasına kadar değişiklik gösteriyor. Örneğin Atelopus kurbağaları, neslinin tükenmiş olduğu tahmin edilen diğer 30 tür ile birlikte bu mantardan kötü etkilenmişti.

Mantarın Orta Amerika ve Avustralya’ya yayılması, türlerin düşüşünün tavan yaptığı 1980’li yıllarla örtüşüyor. 2000’lerde daha küçük bir zirve noktası, mantarın Güney Amerika’daki yayılmasıyla ilişkili görünüyor. Fakat mantarın ortaya çıktığı Asya’da hiçbir türün etkilenmediği görülüyor. Araştırmacılar, mantar ile birlikte gelişen amfibiyanların enfeksiyonla başa çıkma yolları geliştirdiğini öne sürüyorlar. (Merhaba Darwin!)

Çalışmada ayrıca, Avrupa’da da sadece birkaç türün düşüş yaşadığı tespit edildi. Scheel, bu mantarın az etkilenen bölgelere 20.yüzyılın başında geldiğini düşünüyor. 1950’lerde ve 1960’larda amfibilerde yaşanan toplu azalmayı, tarımın yoğunlaştırılmasıyla ilişkilendiriyor, ancak söz konusu mantar da bu etkiye dahil olabilir.

Kurbağaların korunması

Söz konusu araştırmada imzası bulunan bilim insanları, bu mantarın Güney Amerika, Orta Amerika ve Avustralya’daki amfibi popülasyonlardaki gizemli düşüşlerden ve yok oluşlardan sorumlu olduğunu belirtiyor. Bunu da yirminci yüzyılın ikinci yarısında yaygınlaşan yabani yaşam ticaretiyle ilişkilendiriyorlar.

“Chytrid’in gerçekten kötü olduğunu biliyorduk, ancak ne kadar kötü olduğunu bilmiyorduk ve önceki tahminlerden çok daha kötü” ifadelerini kullanan Scheele, patojenlerin türlere yönelik tehdidinin -ve onları yayan yabani hayat ticaretinin- göz ardı edildiğini söylüyor: “Biyogüvenlik üzerine daha çok düşünmemiz gerekiyor”.

Scheele, ortaya çıkarılan verilerin buna yardımcı olabileceğini umuyor. Bu arada ekip, ekolojik stresi en ağır derecede yaşayan türlerin ortak özelliklerini de belirledi: Örneğin az çeşitlilik yelpazesine sahip olma ve özellikle ıslak bölgelerde yaşama eğilimi. Ses getiren çalışmada imzası bulunan ekolog, bu risk faktörlerini bilmenin, diğer türleri koruma girişimlerini yönlendirebileceğini söylüyor.

Ancak yine de bir umut ışığı var. Araştırmacılar, hayatta kalan türlerin %20’sinin küçük toparlanma belirtileri gösterdiğini buldular. Bu da diğer türlerin de geri dönebileceğini gösteriyor.

Batuhan Sarıcan / [email protected]

Kaynaklar
https://www.nature.com/articles/d41586-019-01002-2
https://www.nationalgeographic.com/animals/2019/03/amphibian-apocalypse-frogs-salamanders-worst-chytrid-fungus/ https://www.environment.gov.au/biodiversity/invasive-species/publications/factsheet-chytridiomycosis-amphibian-chytrid-fungus-disease

Bu yazı HBT'nin 164. sayısında yayınlanmıştır.