Can sıkıntısının karanlık yüzü

Öne Çıkanlar Sağlık Toplum
Can sıkıntısının karanlık yüzü

Sadizm ya da zevk için başkalarına acı verme, bilimin gizemli konularından biri. Sadizmin varlığı yüzyıllardır belgeleniyor olsa da, ardında yatan ruhsal nedenlerle ilgili bilimsel kanıtlar yok denecek denli az.

Peki, kimi insanların başkalarına zarar vermekten açıkça keyif almalarının ardında ne gibi ruhsal nedenler yatıyor olabilir?

Danimarka, Sırbistan, ABD ve Almanya’dan bilim insanlarının ortaklaşa yürüttükleri araştırmada, üç ülkeden deneklerin katıldığı 15 topluluğa dokuz farklı deney uygulandı. Araştırmacılar can sıkıntısının sadistçe davranışlar açısından önemli bir unsur olup olmadığını anlamaya çalıştılar. Kimilerince olumlu bir durum olarak algılanan can sıkıntısı, çoğunluğa göre kişinin halihazırda yaptıklarından hoşnut kalmadığına işaret eden ve hoşa gitmeyen bir durum.


1. deneyde araştırmacılar, çevrimiçi ve çevrimdışı anketler aracılığıyla 6 denek grubunda can sıkıntısı düzeyleriyle birtakım kişilik özelliklerini değerlendirdiler. Bu toplulukların tümünde de gündelik yaşamlarında sürekli can sıkıntısı yaşayanların sadizme daha eğilimli oldukları görüldü.

2. deneyde, internette uygulanan bir sadizm türü olan “trolleme” ile can sıkıntısı arasındaki bağlantı araştırıldı ve sonuçta ikisi arasında kayda değer bir bağlantının söz konusu olduğu görüldü.

3. deneyde, çevrimiçi bir araştırmayla orduda sadizm incelendi ve sıklıkla can sıkıntısı çeken askeri personel arasında sadistçe davranma olasılığının erlerden daha yüksek olduğu görüldü.

4. deneyde, ana babaların çocuklarına yönelik sadist davranışları araştırıldı. Çevrimiçi bir anketten yararlanılarak 300 ana babadan elde edilen veriler bir araya getirildiğinde ana babalarda gerek can sıkıntısı gerek sadist davranış oranlarının düşük olduğu görüldü. Ancak gündelik yaşamın can sıkıntısı ile çocuk bakımından kaynaklanan sıkıntı arasında çarpıcı bir bağlantıya tanık olundu.

5. deneyde, sürekli can sıkıntısı yaşayanlarda sadist fantezi deneyimlerine daha sıklıkla tanık olunup olunmadığını anlamaya çalışan araştırmacılar can sıkıntısı çekenler arasında birilerini zevk için öldürmeyi düşlediklerini belirtenlerin sayısının daha fazla olduğunu gördüler.

Bu beş deney sonucunda, farklı topluluk ve bağlamlarda, can sıkıntısı ile sadizm arasındaki bağlantıya işaret eden deneysel kanıtlara ulaşıldı.

6. deneyde, araştırmacılar gerçek yaşamla ilgili ruh bilimsel bir deneyden yararlandılar. Gelişigüzel biçimde sıkıntı grubuna ya da denetim grubuna yazılan deneklerden 20 dakikalık bir video izlemeleri istendi. Sıkıntı grubuna durağan bir video izletilirken, denetim grubuna ilginç bir belgesel izletildi. Her iki durumda da deneklere isterlerse canlı kurtçukları değiştirilmiş bir kahve öğütücüsüne atarak öldürme olanağı tanındı. (Denekler kurtçukların gerçekte ölmediklerini deney sonrasında öğrendiler). Sonuçta, katılımcıların %89,9’unun kurtçukları öldürmekten kaçındığı, bir başka deyişle sadist davranışlar sergilemedikleri görüldü. Ancak 13 katılımcının öğütücüye bir iki kurtçuk attığı görüldü. İlginç bir biçimde, kurtçukları öğütücüye atan 13 kişiden yalnızca biri denetim grubundan, 12’si sıkıntı grubundandı. Bu farklılık istatistiksel açıdan belirgin bir anlam taşıyor, can sıkıntısının kurtçukları öğütücüye atma olasılığını arttırdığını gözler önüne seriyordu. Anketlere dayalı ilk beş deneyin tersine, bu deney yalnızca can sıkıntısı ile sadizm arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koymakla kalmayıp, can sıkıntısının gerçekte sadistçe davranışlara neden olabileceğini de kanıtlıyordu.

7. deneyde, yine iki gruba ayrılan ve bir gruba sıkıcı bir taş videosu, ötekine iki sihirbazla ilgili ilginç bir video izletilen deneklere bu kez deneye katılacak bir başka gönüllüye yapılacak ödemeyi artırma ya da azaltma olanağı tanındı. Altıncı deneydeki gibi, çok az kişinin sadizm eğilimi gösterdiği, katılımcıların %92’sinden çoğunun ödemede indirim yoluna gitmedikleri ve gerçekte %89,1’inin ödemede artış yoluna gittikleri görüldü. Can sıkıntısının sadizmi etkilediğine yine tanık olundu. İlginç videoyu izleyenlerin yalnızca %5,1’i öteki katılımcıların parasını azaltırlarken, sıkıcı videoyu izleyenlerde bu oran %11 idi. Daha da önemlisi, can sıkıntısı yalnızca kişilikleri sadizme yatkın olanlarda sadistçe davranışlara yol açıyordu.

8.ve 9. deneyler seçeneklerin rolüne odaklıydı. Bu deneylerde sadistçe davranma konusunda seçeneklere sahip olmanın sadizm ile can sıkıntısı arasındaki bağlantıyı ne ölçüde etkileyeceği araştırıldı. Sekizinci deneyde yedinci deneyin örnekleminden yararlanıldı, ancak bu kez deneklere ödemeyi arttırma seçeneği sunulmadı. Sonuçta, sıkılan deneklerin %36,1’i sadist davranışlar sergilerken, denetim grubunun yalnızca %21,7’sinin aynı davranışlarda bulundukları görüldü. Deneyde, hiç video izlemeyen ikinci bir denetim grubu da sınandı ve bu grubun %15,4’ünde sadist davranışlar görüldü.

Dokuzuncu deneyde, bir gruba sekizinci deney uygulanırken, bir başkasına “üçüncü tarafı cezalandırma deneyi” adlı bir deney uygulandı. Bu gruptaki deneklere para dağıtma oyununda cezalandıracakları bir oyuncuya kendilerinin karar vermeleri gerektiği söylendi. Oyunda bir kişiye paranın %100’ü verilirken, ötekine %0’ı verildi. Ardından bu ilk kişi paranın %70’ini kendilerine, %30’unu öteki kişiye verme kararı aldı. Bu aşamada deneklerden parayı çıkarları uğruna adil bir biçimde dağıtmayan kişiyi cezalandırmak isteyip istemedikleri sorulduğunda, ilginç bir etki gözlendi. Sekizinci deneyin uygulandığı grubun çoğunluğu para almak yerine vermeyi seçerlerken, üçüncü taraf cezalandırma grubundan yalnızca %29,2’sinin öteki kişinin gelirine zarar vermediği görüldü. Bu da, haksızlığın sezilmesi durumunda tepkisel bir saldırganlığın çok daha yaygın yaşanabileceğine işaret ediyordu. Her iki durumda da, can sıkıntısı bir katılımcının bir başkasına zarar verme olasılığını arttırmaktaydı.

Deneylerin dokuzu da, can sıkıntısının insanlarda zevk için başkalarına zarar verebilecek davranışları körükleyebileceğini ve bunun çok farklı bağlamlarda geçerli olduğunu gösteriyor. Gelgelelim, can sıkıntısının hayvanları öldürmek gibi sadistçe davranışlara yol açıp açmayacağı kişilik özelliklerine göre değişebiliyor. İnsanların büyük bir çoğunluğunda sadistçe davranışlara yol açmayan can sıkıntısı, yalnızca sadizme eğilimli olanlarda bu tür davranışlara neden oluyor.

Rita Urgan

Kaynak: https://www.psychologytoday.com/us/blog/the-asymmetric-brain/202009/the-dark-side-boredom