Bilim gazetecisi ve yayıncısından korona notları

Orhan Bursalı
Bilim gazetecisi ve yayıncısından korona notları

Resmi adı Covıd 19 ile ilgili ilginç bilgiler paylaşayım, siyasetten daha önemli şu sırada:

Elimizi yüzümüze sürmeyi engelleyebilir miyiz: Ellerinizi yüzünüze gözünüze, ağzınıza yakın çenenize dayamayın, sürmeyin diyorlar ya sık sık, bakın neden önemli: Bu tavsiyeyi veya önlem biliyorsunuz şüphesiz, ama el yüz ilişkisi otomatiğe bağlanmış adeta kronik bir ilişki. Farkında bile olmuyoruz: Hem de tıp öğrencileri arasında bir araştırma yapılmış, derste bir saatte ortalama 23 kez yüzlerine dokunuyor, yani 2.5 dakikada bir. Nedeni üzerine rivayet muhtelif, “kirle kendimizi aşılayıp bağışıklığı güçlendiririz”den tutun evrimsel varoluşla bağlantı kuranlar da var.. Mesela ana rahminde, fetüsün elleriyle yüzünü tuttuğunu biliyoruz.

Almanya’daki deneyde 10 genç, bellek testinde yüzünü, burnunu tutarken elektriksel beyin aktivitelerinde patlamalar görülmüş. Yorum: İnsanlar bu dokunuşlarla duygularını düzenliyorlar! Başka tuhaf araştırmalar da var..


Ama güncelde kalırsak, kendi kendinizin dedektifi olun ve elinizi yüzünüze götürürken yarı yolda yakalayın!

İtalya neden virüs odağı oldu? Dün 10 bin 149 vaka ve 631 ölüm vardı. Çin’den sonra en yüksek ölüm oranı (yüzde 5; küresel ortalama 3.4) Nedeni üzerine yorumlar: İtalya Avrupa’da en yaşlı nüfusa sahip; 65 yaş ve üzeri nüfusun yaklaşık yüzde 23’ü İtalya’da! Ülkede ortalama yaş 47.3 (Türkiye’de 30.8, ABD’de 38.3; İtalya’da ölümlerin çoğu, 80 ve 90 yaş insanlar arasındaydı, bu yaş biliyoruz ki çeşitli kronik hastalıklara da sahip, kanser diyabet gibi hastalıklar bağışıklık sistemini zayıflatıyor, Covıd-19’un yol açtığı ciddi komplikasyonlara bu yaş insanları daha duyarlı ve dolayısıyla dayanıksız..

Bir başka neden olarak, belirli bir bölgede sağlık hizmetlerine ihtiyaç çok fazlaysa, orada sağlık sistemi gerektiği gibi yanıt veremiyor. Virüsün patladığı Wuhan’da yüksek ölüm oranı da bunu doğruluyor. (Orada 5.8, Çin’in diğer yerlerinde 1’in altı) Bir de yaygın testler de ölüm oranını düşürüyor, çünkü hafif atlatan vaka sayısı arttıkça toplam vaka içinde ölüm oranı düşüyor. Güney Kore buna örnek gösteriliyor: Test sayısı 145 bin, ölüm yüzde 0.6. Gençler test edilmeyebilir deniyor.

Ülkede tek vaka demek yanlış: Bizde ilk resmi korona vakası saptandığında toplam test sayısı 2 bin civarındaydı. Ülkede “tek vaka” demek yanlış. 2 bin kadar testte 1 vaka çıktı demek doğru tutumdur. Başvurmayanları kapsamıyor, virüslerinin farkında olmayanları da!

Havaalanlarında tarama engellemiyor: Buralarda yapılan insan ateşi ölçümleri virüslü insanları yakalamakta yetersiz. Virüs yayılımını durdurmaz. Enfeksiyon kapmış insanları genellikle yakalayamaz. Mesela İtalya’dan Şanghay’a giden 8 İtalyan ilk taramadan geçti, ama sonra virüslü oldukları saptandı! Yolcu daha önce virüs kapmış olabilir ama ateş vb. gibi belirtileri henüz vermemiştir. Ayrıca termal tarayıcılar ve el tipi termometreler, önemli olan çekirdek eden sıcaklığını değil, daha düşük olan cilt sıcaklığını ölçüyorlar. Pozitif ve negatif değerleri yanlış veriyorlar.

Mesela 8 Çinli bu taramalardan geçti ancak sonra pozitif çıktılar. Bu nedenle uçak yolcularına yönelik daha sıkı taramalar başladı. Ayrıca beyanları alınıyor yolcuların, fakat bilimciler diyor ki bir an önce hedeflerine gitmek için yanlış beyanda bulunabilirler. Ebola salgını taramalarında da bu çok yaşandı. SARS salgınında da havaalanlarında etkisizlik, virüsün ülkelere girmesinde başrolü oynadı. Etkisiz taramalar üzerine bilimsel araştırmalar var. Şüphesiz etkin taramanın maliyeti yüksek, ama zorunlu.

Mesela Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’nden araştırmacılar, bir model üzerinde çalışarak, Covıd-19’dan etkilenen Çin şehirlerinden seyahat eden enfekte yolcuların yaklaşık yüzde 75’inin giriş taramalarıyla saptanamayacağını gösterdi.

Büyük bir bilim işbirliğini tetikledi: Bu arada salgında, bilim dünyasında işbirliğinde muazzam bir sıçrama yaptı. Araştırma raporları hiç beklenmeden yayımlanıyor. Mesela sadece Boston’da, bölgenin en iyi 80 uzman bilim insanı, 115 milyon dolarlık bir fonu ortak kullanarak, Covıd-19’un nasıl yayıldığı, enfeksiyonların en iyi nasıl önleneceği ve tedavi edileceği üzerine çözümler üretmeye giriştiler.

Teşhis testlerinin geliştirilmesi, hastalığın yayılmasını kestirme modellemeleri, virüsün temel biyolojisi ve insan bağışıklık sistemi ile nasıl etkileşime girdiği, aşıları ve tedavileri test etmek için hayvan modeli geliştirme, antikor testi oluşturma ve bulaşmanın tam olarak nasıl gerçekleştiğini anlamaya kadar uzanıyor proje...

Bir not daha: Çin, tedavi yöntemlerinde en gelişmiş ülke konumunda. Çünkü deneyimleri çok fazla ve giderek tedavi protokollerini her geçen gün geliştiriyor ve mükemmelleştiriyorlar. Türkiye, bu konuda Çin’i izleyerek tedavide en ileri düzeye çıkabilir.


Orhan Bursalı

*Bu yazı 12 Mart 2020 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlandı.

Orhan Bursalı