Ellinci sene biterken, ODTÜ

Ali Akurgal Y
Ellinci sene biterken, ODTÜ

Değerli okurlar, mevsim yaz, hava sıcak, az düşündüren, insanı yormayan, ama derinlere işleyip orada duracak bir konu ele alayım dedim. Haziran’ın son günlerinde ODTÜ'de mezunlar günü ve mezuniyet töreni yapıldı. Mezunlar, 5 senede bir, ODTÜ’de toplanıyor. Ben en son 30uncu sene toplantısına gitmiştim. Benim 50 sene toplantımda, en eski 55inci sene grubu vardı. ODTÜ'nün daha öncesi yok. Sınıf arkadaşları ile buluştuk, hoşça vakit geçirdik. Meslek yaşamında yollarımız kesişmiş olan bizden daha gençlerle de karşılaştık. Anılar tâzelendi.

Güzel bir girişim mezunlar günü. Ama üzerine gölgeler de düşmedi değil. İlk programa göre 50 ve 55 yıllıklar, madalyalarını rektörün elinden alacaklardı. Öyle çok da kalabalık değildik. Sonradan rektörün bu töreni iptal edildi. Madalyalarımızı bölüm başkanları verdi. Rektörün bizleri muhatap almayışına, “üzülmeyin, her şey çok güzel olacak” diyen bölüm başkanının elinden madalyayı almak, belki de daha doğru oldu.

ODTÜ neden önemli?


ODTÜ'nün önemi, TÜBİ- TAK tarafından hazırlanan “Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi”nin 2018 değerlendirmesiyle, en yetkili yerden kayıt altına alınmış. Buna göre üniversitelerimizin puanları ve sıralaması (ilk beş üniversiteyi aldım) şöyle: Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) – 93,16; İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) – 90,16; Sabancı Üniversitesi – 85,49; Bilkent Üniversitesi – 84,42; Boğaziçi Üniversitesi – 83,33. Dokuzuncu ve onuncu üniversiteler İzmir’den. Onuncu üniversitenin puanı 70,66. Gönül isterdi ki, ilk 10 üniversitenin puanları 90nın üzerinde olsun. Hayır, hızlı bir açılma var.

Kuşkusuz, ODTÜ'nün başı çekmesi ve kendini izleyene 3 puan fark yapması, sınıf arkadaşım Emin Atılgan’a göre; araştıran, sorgulayan, merak eden, dışa açık gelişmeleri takip eden meslek sâhibi gençler yetiştirmesinde yatıyor. Bu yetiştirme tarzı ile diploma sâhibi olmuş gençler de hiç abartmadan, mezuniyet töreninde şu pankartı taşıyorlar:

Ve, inanın ki, aynen öyle de yaparlar. Orhan Bursalı şahidim, S400 krizi çıktığında ben ona “biz S500 yapalım mı?” diye sormuştum. ODTÜ'lüyüm ne olsa! Bu neden böyle diye düşündüğümüzde, ODTÜ'nün kökeninde yatan yukarıdaki özelliklerin kuşaktan kuşağa aktarılarak canlı tutulduğunu ana etken olarak görüyoruz.

50+ mezunlar

70 yaşın üzerindeki onca mezun, “madem rektör madalya verecek, törene gitmek gerek” diye Ankara’ya koştular. Rektörün bu insanları “gitsinler madalyalarını bölümlerinde alsınlar” diye başından savması, 50 ve 55 senelik mezunlara bir şey kaybettirmedi. Yaklaşık 300 kişilik bu grubun mesleki deneyimi, 50şer yıldan 150 asırlık bir birikim. Tarihe serseniz, Göbeklitepe’ye kadar uzanır. Akıllı, mantıklı olan, bu birikimi üniversitenin daha da iyi noktalara ulaşabilmesi, dünya üniversiteleri arasında sivrilmesine kullanmak. Ama anlaşılan rektörün böyle bir hedefi yok.

Olsun, bizler, deneyimlerimizi bölümlerimizle paylaşmayı sürdürüyoruz.

Ali Akurgal / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 172. sayısında yayınlanmıştır.

Ali Akurgal