Evriliyor muyuz?

Ali Akurgal Y
Evriliyor muyuz?

Evrim uzun soluklu bir süreç. Evrim sonucu fi ziksel bir farklılık ortaya çıkacaksa, yüzlerce binlerce kuşak sonra ancak gözleneb ilecek ufak bir değişiklik oluşuyor. Ama yaşam tarzımız, çok daha hızlı değişebiliyor. Ama çok hızlısı da kültür şoku yaratarak olumsuz sonuçlar veriyor. Bâzen, ardı ardına iki kuşak arasında ya da toplumun kesimleri arasında uçurumlar olabiliyor. Neyse ki, ortaya çıkan farklılıklar ile birlikte yaşamasını da öğreniyoruz.

Beri yanda, bir alanda hızla değişen kişi, başka bir alanda tutucu (muhafazakâr) kalabiliyor. Bir kuşak önce cep telefonu yoktu. Bugün genç kuşaktan birinin telefonunu elinden alın, sudan çıkmış balığa döner. Eski kuşaktan biri ise telefonsuz yaşamanın sırrını bilir. Sözün özü, yaşam tarzımız değişiyor.

Alışkanlıklar


Yemek alışkanlığımız değişiyor. Yarım asır önce dayım, yaşadığı İsviçre’deki yaşam tarzından etkilenerek, Türkiye’de “insanları dışarıda kahvaltı yapmaya alıştıracak” dükkân (cafe) zinciri kurmayı hayal ederdi. Adını da “çılgın boğa” koyacaktı. Mövenpick zincirinin iç mimarı idi, ve orada, o zamanki yaşam tarzı, kahvaltıyı işe giderken köşe başındaki dükkanda yapmayı içeriyordu.

Bizim o noktaya gelmemiz yarım asır aldı. Ama bizde tarz, biraz farklılık gösteriyor. Biz daha çok paket servis olanağını sevdik. Evde yemek pişirmek yerine “ısmarla gelsin” yapıyoruz. Belki de ABD kökenli dizilerin etkisidir. Yemek “pişirmek” yerine “ısıtmak” öne çıkmaya başlıyor. Belki, dönüşüm, gündüz, çalıştığı hazır yemek fabrikasında akşama kadar çeşitli yemekleri pişirenlerin, akşam eve geldiklerinde de o hazır yemeklerden ısıtıp yemesi ile tamamlanacak. Günümüzde, çoğu insan bu yeni yaşam tarzına üreterek katılmasına rağmen, ekonomik nedenlerle tüketerek katılamıyor.

Beri yanda gariplikler de ortaya çıkmıyor değil: Tüm dünyada, bulaşık makinelerinde kullanılan (sabun veya deterjan diyemiyorum, çünkü değil) yıkama maddeleri, doğaya daha az zarar versin diye ancak %5 oranında geleneksel sabun bulunduruyor. Çünkü, yemeği pişirmeyip ısıttığınızda ortaya çıkan bulaşık, pişirdiğiniz zaman ortaya çıkana göre daha az yağlı oluyor. Günümüz bulaşık makinesi yıkayıcıları daha çok oksijen esaslı ağartıcı içeriyor. Sonuçta yemeğinizi kendiniz pişiriyor ama bulaşığınızı makinede yıkıyorsanız, yağdan kurtulamıyorsunuz.

Çalışma şeklimiz de değişiyor. Mesai saati kavramının yavaş yavaş ortadan kalktığını, hemen her çalışanın, her an işi ile ilgili “çalışmaya hazır” durumda olduğu bir yaşam tarzına doğru hızla ilerliyoruz. İki kuşak önce akşam saat 18:00 olduğunda dükkanını kapatıp “paydos” diyen, pazar günü asla çalışmayan Almanlar bile çok daha esnek çalışma saatlerine alıştılar.

“Gazete” alışkanlıklarımız da değişti. İki kuşak öncesi, haberler, gazete’den ertesi gün öğrenilirken, radyolardaki “haber bülten”leri yerel haberlere yer vermezken, bugün, haberleri internetten, yorumları blog ve sosyal medyadan anında, çoğunlukla da canlı yayında alır olduk. Kağıt baskı neredeyse tarihe karışacak.

Teknoloji

Bütün bu değişimlerin arkasında teknoloji yatıyor. Doğru. Ama teknoloji bu değişimlere neden olmuyor. Teknoloji, bu değişimlere olanak tanıyor. Başlangıç noktası teknoloji olan birçok kolaylık, kısa sürede unutuldu gitti. Yaşam tarzı değişikliklerine en güzel kolaylıkları sağlayan teknolojiler ise tuttu. Onları kullanıyoruz, onlarsız olamıyoruz.

Değerli okurlar; değişen yaşam tarzımıza dikkatlerinizi çekmeye çalıştım.

Çünkü, önümüzdeki birkaç yazıda, yeni yaşam tarzımızda kullanışlı olacak teknolojileri başta 5G olmak üzere tartışmak istiyorum. Kimileri “5G ile, interneti yeniden tanımlayacağız” diyor. Gerçekten neye ihtiyacımız olacak, yaşam tarzımız gösterecek.

Bunu bize en iyi verebilecek teknolojileri ve o teknolojileri bize yerli olarak kazandıracak politikaları da becerebildiğim kadar dile getirmeye çalışacağım. Eğer politika uygulayanların geleneksel yaklaşımı sürecekse, kimse kulak asmayacaktır ama, olsun!

Ali Akurgal / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 180. sayısında yayınlanmıştır.

Ali Akurgal