İşler (meslekler): Yeni “bacasız sanayi”

Ali Akurgal Y
İşler (meslekler): Yeni “bacasız sanayi”

Endüstri 4.0 tartışılırken, büyük şirketlerimiz buna geçmeyi planlarken, çoğu KOBİ’nin ne yapacağı bir soru işareti. Beri yanda geçen yazımda sözünü ettiğim, artık “meslekler kişiyi tanımlamakta yetersiz kalıyor, işe alırken, kişinin yetenek kümesine bakılıyor” saptamam da hayatın gerçeği. Bilgehan Gürlek de olayı “İnsan Kaynakları 4.0” olarak ele almış. Peki, tüm bunlar neden gerekli oluyor?

Toplumda “taşeron işçilerin sorunları” olarak akılda kalan bir olgu gündemde, çünkü şirketlerimizin iş yapış şekli daha da yaygınlaşarak “gereken yetenek kümesi sâhibi insanları işin gerektirdiği süre kiralamak” yönüne kayıyor. İşler, gereken yeteneklere göre “parçalanıyor”, şirketler, bir işi tamamlamak için gerekli “iş kümeleri”ni oluşturuyorlar.

Taa 1976 yılında, çalıştığım bir şirkette (Türkiye), üst düzey bir yöneticinin, şirkette üstlendiği yeniden yapılanma başarıyla tamamlandığında işine son verildiğini hayretle görmüştüm. Dostça. Tıpkı, musluğunuz bozulduğunda mahallenin tesisatçısını çağırıp, onarttığınızda, ustaya “borcum ne kadar?” diye sorup, ödeyip yolladığınız gibi. Türkiye’de, esnaf ve sanatkârlar üzerine kurulu bir KOBİ yapısı olduğundan, bu yaklaşımın yabancısı değiliz; belki “özümüzde var” bile denilebilir.


Önde gelen katma değer yaratma alanlarımızda durum: Otomotivde araç montajı büyük şirketler tarafından yapılıyor. Ama, “yan sanayi” adı altında, araçlara parça yapan bir dizi şirket var. Aslında otomobili kendi uzmanlık alanlarında, parça parça onlar yapıyor. Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği’nin (TAYSAD) kendi Organize Sanayi Bölgesi bile var. Tedarik zinciri yönetimi üzerinde çok durularak, fabrikada stok yaratmadan ama üretimi de aksatmadan tüm parçalar yüzlerce tedarikçiden getiriliyor, montaj bandında otomobile dönüştürülüyor.

İnşaat sektöründe, yapı büyüklüğü ne olursa olsun, müteahhit, gerekli uzmanlık alanlarındaki alt yüklenicileri gerekli sürelerle kiralıyor, kalıpçı ayrı, duvarcı ayrı, sıvacı ayrı, iç donanımı yapan elektrikçi, tesisatçı, marangoz ayrı, boyacı ayrı. Bunlar da işlerini yapıp gidiyorlar. Çoğunun, bir atölyesi bile yok. Bir inşaattan diğerine gidiyorlar. Müteahhidin becerisi, ekiplerin uygun sırayla, bir diğerinin ayağına dolaşmadan ve yaptığını bozmadan, arada bekleme süreleri de olmadan gelip işlerini yapmayı düzenlemesinde.

Yeni işler de ortaya çıkıyor

Gelişen sanayi yapısı içerisinde, bundan 10-20 sene önce akla bile gelmeyecek bir dizi yeni “iş”, özellikle bilgi ekonomisine ilişkin konularda ortaya çıkıyor. Bunların da önemli kısmı, esnaf ve sanatkârların mantığı ile yapılabilecek işler arasında yer alıyor.

Örneğin: binlerce işlemcili (çekirdekli) bir dağıtık bilgisayar sistemi kuruyorsunuz. Öyle hangarlar gerekmiyor, bir orta halli odaya 6000 işlemci yığabiliyorsunuz. Bunu çalıştırmak için gerekli gücü de güneş enerjisinden sağlıyorsunuz. Sonra, yurt dışına “işlemci gücü” kiralıyorsunuz. Bir müşteri size internet üzerinden yüklü bir veri yolluyor, bu veri üzerinde nasıl bir veri madenciliği (data mining) yapılacak onun algoritmasını da veriyor, siz, o binlerce işlemcili bilgisayarınızla bu işlemeyi yapıp sonucu gene internet üzerinden geri yolluyorsunuz, paranızı da alıyorsunuz.

Hani turizm için “bacasız sanayi” yakıştırılması yapılmıştı ya, asıl bacasız sanayi bu.

Böyle, “müşterisine özel” hizmetlerin dışında kamuya açık hizmetler de benzer şekilde sunulabiliyor. Bir otel rezervasyon sitesinin ülkemizde güncel olarak yasaklandığına bakmayın, 10 sene sonra otelde yer ayırtmanın başka bir yolu olmayacak bile! Hattâ, bu tür sitelerin hepsine müşteri gibi giren, aynı otel için sorgulama yapan, size en ucuzunu sunan seçme siteleri bile var. Bunları oluşturmak birer ayrı yetenek. En etkin algoritmayı bulan, “işi götürüyor”.

Hepsi, mikro-KOBİ’lerin yetenek kümeleri içerisinde gizli.

Girişimciler, farkında mısınız?

Ali Akurgal / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 60. sayısında yayımlanmıştır.

Ali Akurgal