Stratejik ürünler: Liberal mi, kollanan mı olmalı?

Ali Akurgal Y
Stratejik ürünler: Liberal mi, kollanan mı olmalı?

Bir ülkenin, diğerleri ile kurulmuş olan kuvvet dengesi bozulmasın diye bir kısım ürünleri veya ham maddeleri almasına kısıt koyarak veya tamamen yasaklayarak gelişmesi engellenebiliyor. Bu uygulamaya ambargo (şatış yasağı) deniyor. Bir ülkenin elde ettiği, ve başka ülkelerin de kullanıldığında elde eden ülkenin üstünlüğünü ortadan kaldıracak ürünlere de ihraç kısıtlaması da (export license) getirilebiliyor. Her ikisi de serbest ticaret kavramına ters, ama siyaset, bu tür kısıtlamaların çokça uygulanmasına neden olabiliyor. Türkiye, üstü örtülü veya açık, ambargo uygulamaları ve ihraç kısıtlamaları ile frenlenmeye çalışılan bir konumda. Evet, dışa bağımlı olmuşsanız ve dışarıda birileri ile farklı düşünüyorsanız, sizi istedikleri çizgiye çekmek için bu yöntemi kullanıyorlar. Kıbrıs Çıkartması yapılması düşünüldüğünde bize verilen Johnson mektubu bunun ifadesi idi. O zaman, bir yabancı ülkenin ipiyle kuyuya inildiğinde ancak onun izin verdiği hareketleri yapabileceğimizi gördük.

Elbette o bağımlılıktan kurtulup bağımsız olabilmek geceden sabaha mümkün olmuyor. Neredeyse yarım asırdır, bu yönde çabalarımız sürmekte.

Önemli başarılar elde etmiş olduğumuz da ortada. “Zeytin Dalı Harekâtı”nda, İHA’lar, Dörtgöz, Odak, CATS gibi elektro-optik sistemler, SOM füzeleri, Fırtına obüsleri, Sakarya, Hassas Güdüm Kiti, Atak helikopteri, Cirit füzeleri, Teber gibi hepsi elektronik sistemler içeren silah ve silah sistemleri kullanılmıştır (*). Bunların hepsi, bir kısım alt sistemleri yabancı kaynaklı olsa da, yerli olarak tasarlanmış, üretilmiş sistemlerdir.


Türkiye, bunları, benzerleri kendisine satılmadığı için zaman içerisinde “ArGe’ye dayalı tedarik süreci”ni işleterek geliştirmiştir. Fakat bu sefer de, bunlarda kullandığı alt sistemleri satın almakta zorluk çekmeye başlamıştır. O zaman, Türkiye, bu alt sistemleri de geliştirmeye başlamıştır. Ama görmüştür ki, o alt sistemlerin içerisindeki bileşenleri temin etmekte kendisine engeller çıkartılmaktadır. Bu sefer, Türkiye, bu yaşamsal bileşenleri (component) üretmeye koyulmuştur. Ancak, o bileşenlerin üretiminde kullanacağı bir kısım çok özel hammaddelerin temininde engeller çıkartılmaya başlamıştır.

Bu silsile, bize, tepeden tırnağa tüm teknoloji zincirine hâkim olmadıkça, belli ürünleri yapamayacağımızı göstermiştir. Belki de Enerji Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde bir “Stratejik Cevherler Genel Müdürlüğü” kurulmalı, o bileşenleri üretmek için gerekli hammaddelerin nereden nasıl temin edileceği üzerine devletler arası, garantörlük de içeren anlaşmalar yapmalıdır.

TV satışı: 5 yılda %35 azaldı, neden?

Sivil amaçlı ürünlerde, örneğin TV cihazlarında da durum benzerdir. Uzak doğudan satın alınan panellerle üretilen TVlerimiz, küresel pazarda bizzat o üreticinin ürettiği TVler ile rekabet edememektedir. TV ihracatımız 5 senede %35’ine düşmüştür. Kuşkusuz, savunma sanayiinde sözü edilen sistemlerin geliştirilmesi, sermayesi özel kesime ait olmayan kuruluşlar ve onların görevlendirdiği özel sermayeli alt yükleniciler yapılabilmiştir. Yapılması da Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın eş güdümüyle mümkün olmuştur. Liberal ekonomiyi benimsemiş olan ülkemizde, kendi başına, liberal olarak bırakılan TV sektörü 5 senede 100 iken 35’e düşmekte, devlet eliyle yönetilen bir kısım şirketler ise, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sahadaki üstünlüğünü sürdürebilmesi için onlarca yeni ürün sağlamaktalar. Bu durum, sivil sektörlerde de, adı karma ekonomi olmasa bile bir “devlet eli”nin bulunması, en azında belli eylemlerin kollanması gerektiğini göstermektedir.

Beri yanda, şu temel soruyu da sormadan geçmemek gerek: Peki ne oldu da dost bildiğimiz, aynı ittifak (NATO) içinde yer aldığımız ülkeler bize tankın kendisini, motorunu, füze motorunu, hattâ kadmiyum-çinko-telliryum alaşımı olan hammaddeyi satmaktan neden kaçınıyorlar?

Burada, sanırım, Türkiye’ye biçilen rol ve görevin yanı sıra, belki de ondan daha baskın, kendini anlatamamak, o ülkelerden uzaklaşmak da etkin.

Ali Akurgal / [email protected]

(*) http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/fatih-cekirge/zeytin-dalinin-ardindaki-asil-gercek-40723060

Bu yazı HBT'nin 98. sayısında yayınlanmıştır.

 

Ali Akurgal