Yalanın gerçeği: Gerçekten yalan

Edip Emil Öymen
Yalanın gerçeği: Gerçekten yalan

Almanya’da sosyal medya, yalan haberi siteden 24 saatte silmezse 50 milyon Euro’ya kadar (milyon!) para cezası gelecek. Hükümetin kararı bu. Adalet Bakanı Heiko Maas: “Sokakta suç işlenmesine nasıl izin veremezsek, sosyal medyada da veremeyiz.” Yasa önerisinin adı 27 harften oluştuğu için kısaca NetzDG olarak biliniyor. Henüz Parlamento’da oylanmadı.

Almanya’da sivil toplum örgütleri, öneriyi eleştirdiler. Bilişim şirketlerinin örgütü Bitkom, “Sosyal medyadaki içeriği sosyal medya şirketi değil, hükümet denetlemeli” dedi. Facebook benzer bir itirazla, “İçeriğe güvenmeyen sosyal medya şirketleri, yalan olup olmadığına bakmadan, her türlü içeriği silip atabilir. Oysa internette nefret söylemiyle, yalan haberle böyle mücadele edilemez” dedi.

AB hukukuna aykırı?


Zaten yasa önerisi her halde AB Hukuku’na da aykırı bulunacak. AB’de Dijital Tek Pazar’dan sorumlu “bakan” (Estonya’nın 2005 - 2014 başbakanı) Andrus Ansip, “Yalan haber kötü elbet, ama Gerçek Bakanlığı daha berbat” dedi. George Orwell’in “1984” romanındaki Gerçek Bakanlığı, “gerçeği” her günkü duruma göre sürekli tanımlar, değiştirir. Halkın neyi nasıl hatırlayacağını saptar.

Avrupa’da bu tartışmalar sürerken, okyanusun öte yakasında üç büyük gazete, Trump’ın düşünce ve ifade özgürlüğüne 7/24 saldırılarına göğüs germeye çalışıyor.

Demokrasi ve karanlık

Geçtiğimiz aylarda Trump’ın, ciddi medyayla sürekli gerginlik yaratmasına karşı Washington Post (WaPo) ve New York Times (NYT) bu durumu anlamlı bir şekilde protesto ettiler. WaPo, gazete logosunun altına, “Demokrasi karanlıkta ölür” diye yazdı. NYT ise, “Gerçek, zordur” diye yazdı. NYT’nin sloganının Türkçe’de fazla bir anlamı yoksa da, gazete demek istiyor ki: Gerçekleri bulmak, yayınlamak, zordur. Kolay olan, yalan söylemek, aldatmak, uydurmaktır.

Gerçek, zordur

WaPo’nun harika sloganını meğerse “sahibi” Jeff Bezos, geçen yıl Nisan’da bir mülakat sırasında, öylesine, üzerine vurgu falan yapmadan, doğal bir şekilde söyleyivermiş. 7 Nisan 2016’da, daha Trump henüz resmen aday değilken, ama başkanlığa talipken Bezos şöyle konuşmuş: “Ben, demokrasinin karanlıkta öldüğüne hep inandım. Bazı kurumların, aydınlığın sürmesini sağlamak adına önemli rolleri var. Bence WaPo, bu iş için önemli bir konumda, başkentin ortasında yer alıyor.”

Gazetenin yazı işleri kadrosu, Trump’ın başta WaPo olmak üzere ciddi ve saygın medyaya sürekli saldırmasına karşı, Bezos’un bu sözünü hatırlayıp, gazetenin adeta sloganı haline getirmeye karar vermiş.

Habercilik kolay mı?

Yalan-dolan, gerçek-sahte iddiaları, gündelik yaşamın kâbus gibi bir parçası oldu. Trump’ın, kendi hoşuna gitmeyen, sadece “öyle istediği için” suçladığı haberlere hemen “sahte” demesi ve bunu sürdürmesi, ciddi ve saygın medya kurumlarında sorun yaratıyor. Wall Street Journal (WSJ) bu konuda yenilikçi bir tutum takındı: Gerçek araştırmacı gazetecilik örneklerini animasyon haline getirdi. Ve yayınladı. “Haber, gerçekleri ortaya çıkartmak içindir. Gerçek haber ise büyük çaba, cesaret, dirayet, tutarlılık gerektirir.”

Habercilik kolay değil

WSJ, Silikon Vadisi’nde önemli bir sağlık teknolojisi şirketi Theranos’la ilgili bir skandalı ortaya çıkartan muhabiri John Carreyrou’nun, konuyu nasıl araştırdığını 1:47 dakikalık bir animasyona sığdırdı. Şirketin gizlilik sözleşmeleri yüzünden eski çalışanlar açıklama yapamazken, zaman içinde doktorlar, hastalar birer ikişer bilgi aktarmaya başlamış. Şirket, WSJ aleyhinde dava açmakla tehdit ettiği halde, buldukları kanıtlara güvenen editörler, Theranos’un “göründüğü gibi olmadığını” yayınlamış. Arkasından, bakanlıklar ve savcılık da devreye girmiş.

Ve, The Atlantic

Bu yıl 160’ıncı kuruluş yıldönümünü kutlayacak olan liberal haftalık siyasi fikir dergisi Atlantic, Trump’ın “olaylarını” veri gazeteciliğiyle inceliyor. Bazılarını video olarak sitesinde sunuyor. 17 Mart’ta yayınladığı 4 dakikalık videoda Trump’ın çıkar çatışmaları bağlamında İstanbul’daki Trump Towers binasına da atıf vardı. Atlantic’in Ocak’ta sitesini 37.2 milyon tekil ziyaretçi tıklamıştı.

Edip Emil Öymen

*Bu yazı 09.06.2017 tarihli Dünya gazetesinde yayınlandı.


Edip Emil Öymen