Akıl sağlımızı koruyalım; işi mizaha vuralım

Lale Akarun
Akıl sağlımızı koruyalım; işi mizaha vuralım

Mensubu olduğum Boğaziçi Üniversitesi’nde yaklaşık 30 yıldır öğretim üyesiyim. Bu 30 senede üniversitenin çeşitli yerlerinde çalıştım; komisyonlarında, yönetim kurullarında, senatosunda. Üniversite bir demokratik yönetim örneği: Her birim kendi kararlarını alır; ihtisas komisyonları uzman oldukları konularda taslaklar hazırlar; bunlar yönetim kurullarında tartışılır; kararlaştırılır. Uzmanlığa değer verilir: Üniversite demek, uzmanlaşma, belli bir konuda derinleşme demektir. Bir konuda karar verilecekse, o konunun uzmanına sorulur. Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri alanlarının kendine özgü farkları vardır; bunlara saygı duyulur. Üniversitemizin anlayışına göre akademik yöneticilerin rolü, öğretim üyelerinin hayatını kolaylaştırmak, onları teşvik etmek, onların akademik mükemmeliyete ulaşmalarını sağlamak için yolunu açmaktır.

Sonra bir gün uyuduk uyandık; kendimizi farklı bir dünyada bulduk. Bu dünyada farklı kurallar geçerli. Kararlar bir kişi tarafından alınıyor; kabul edilmesi bekleniyor. Akademisyenlerin seçtiği yöneticiler atanmıyor. Atanacak uygun uzmanlıkta kimse bulunmazsa da ne gam! Bu görevleri herhangi bir kişi vekaleten yürütebiliyor. Mesela bir fizikçi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü olabiliyor. Bir kişi birden çok göreve vekalet ediyor; kaç göreve vekalet ediyorsa bazen bir, bazen iki, bazen üç kişi sayılıyor.

Bu kurallar şimdiye kadar gördüklerimizden, bildiklerimizden o kadar farklı ki; anlamakta, kabullenmekte zorlanıyoruz. İnsan bu derece büyük çelişkilerle karşılaşınca ne yapar? Ya aklını kaçırır; ya da işi mizaha vurur. Akıl sağlığımızı koruyalım; işi mizaha vuralım:


Kişilik Bölünmesi

Kişilik bölünmesinden yakınan fizikçi psikiyatriste gider: “Bir kişiliğim kendini fizikçi sanıyor; diğeri sosyal bilimci”. Psikiyatrist: “Faturanın birini Sosyal Bilimler Enstitüsüne diğerini Rektörlüğe keseyim”.

Fakülte Kurulu Toplantısı: Yeni kurulan bir fakülteye atanan dekan, tek başına boş bir toplantı odasına girer; önce masanın başına oturur; sonra sırayla diğer koltuklara oturur kalkar; oturur kalkar. Bu şekilde epeyce bir dolaştıktan sonra yorgun argın kapıya yönelir. Kapıda bekleyen çaycısı koşar paltosunu getirir. “Sayın dekanım ben anlamadım, niye değişik koltuklara oturdunuz” der.

Dekan cevap verir: Fakülte kurulu toplantısı vardı; önce kendimi anabilim dalı başkanı tayin ettim; kalkıp anabilim dalı başkanı koltuğuna oturdum; sayın dekana bir profesör temsilcisi seçmeyi arz ettim; eski koltuğuma geçip gündeme bunu bir madde olarak eklemeyi önerdim; kalkıp diğer koltuktan öneriyi destekledim; oyladık; gündeme aldık; sonra seçim yaptık; profesör temsilcisi seçildim; onun için profesör temsilcisi koltuğuna geçtim”.

Senato toplantısı: Bildiğiniz üzere, kampüslerimizde pek çok çalışanımızın Covid-19 testi pozitif çıkmıştır. Son günlerde mensuplarımız arasında artan vakalarda hastaneye yatış oranlarında yükselme olduğu görülmektedir.

Öte yandan, Zoom üzerinden Senato toplantılarının yapılmasında zorluklar yaşanmaktadır. Bu nedenle, bundan sonra Senato toplantılarının fiziksel ortamda yapılması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bilindiği üzere, kapalı ortamlarda birden çok kişinin bir araya gelmesi riskler barındırmaktadır. Bundan dolayı toplantıların bir kişiyle sınırlandırılması kararlaştırılmıştır. Bu şartlara uyabilmek için, Senato’da FBE müdürü, SBE müdürü, Dekanlıklar, Fakülte temsilcilikleri, Enstitü müdürlükleri, Yüksek okul müdürlükleri, rektör yardımcılıkları ve genel sekreterlik makamlarına rektörün vekalet etmesi, fiziksel toplantıların sosyal mesafe kurallarına uyularak yapılabilmesine imkan verecektir.

Önümüzdeki hafta Çarşamba günü yapılacak Senato toplantısının, fiziksel ortamda, maske ve sosyal mesafe kuralına uyularak rektör, ve onun şahsında diğer üye vekilleri arasında yapılacağını bilgilerinize sunarız. Senato üyelerinin mesafe kurallarına uymasını, tüm mensuplarımızın dikkatli olmalarını ve kurallara uymalarını rica ederiz.
Saygılarımızla
Rektörlük

Lale Akarun

Bu yazı HBT'nin 267. sayısında yayınlanmıştır.

Lale Akarun