Rektör seçimleri sihirli değnek mi?

Lale Akarun Y
Rektör seçimleri sihirli değnek mi?

Üniversiteler, rektör ve diğer akademik yöneticilerini yöneticinin yetkinlik ve yeterliklerini üniversite paydaşlarının katılımı ile açık ve şeffaf bir şekilde değerlendirerek belirleyebilmeli.

Seçim olmadan demokrasi olabilir mi? Teorik olarak mümkün olsa da, her konuda paydaşların oturup tartışıp karar vermesi mümkün olmadığından, seçimler demokrasinin vazgeçilmez bir parçası. Ancak seçim yapıp yönetici seçeceğiz demek, seçilen kişi bir sonraki seçime kadar her aklına eseni yapacak demek değil. Ortak akıldan faydalanabilmek için, farklı fikirleri dillendirme ve savunma, paydaşları işin içine katarak karar alma ve hesap verme mekanizmaları tarif etmek; ve yöneticinin yetkilerini sınırlandırmak lazım.

Evet, üniversiteler, rektör ve diğer akademik yöneticilerini yöneticinin yetkinlik ve yeterliklerini üniversite paydaşlarının katılımı ile açık ve şeffaf bir şekilde değerlendirerek belirleyebilmeliler.


Ancak rektör seçimi tüm sorunları çözecek sihirli değnek değil. Rektör, seçilmiş, eşitler arasında birinci bir yöneticidir. Rektörün yetkilerini sınırlandırmak, onu ortak akılla hareket edecek, şeffaf, hesap verebilir ve sorumlu yapacak bir üniversite kanunu gerekli.

Çalıştay düzenleniyor

Anayasamız üniversiteler bilimsel özerkliğe sahiptir diyor. Ancak bilimsel özerkliğin idari, mali ve istihdam özerkliği olmadan mümkün olmadığını örnekleriyle yaşadık. Üniversite özerkliğini tesis edebilmek için, üniversiteleri kendi kaynaklarını zenginleştirebilir ve yarattığı kaynakları esnek olarak harcayabilir, kendi yönetim şekillerini belirleyebilir, açık ve şeffaf bir şekilde liyakate dayalı personel istihdamını gerçekleştirebilir hale getirmek lazım.

Bunun için bu yazıyı okuduğunuz günlerde, 30 Haziran ve 1 Temmuz’da, Ankara’da, Türkiye Barolar Birliği konferans salonunda, değişik üniversitelerden yönetim tecrübesi olan öğretim üyelerinin katılımıyla, “Türkiye Yükseköğretim Alanının Yeniden Yapılandırılması” başlıklı bir çalıştay düzenliyoruz. Bu çalıştayın sonuç gününe, siyasi partilerin eğitimle ilgili milletvekili ve mensuplarını da davet edeceğiz. Bu görüş alışverişi ve ardından düzenleyeceğimiz çalıştaylar dizisinin, yeni bir üniversite kanununun temelini oluşturmasını diliyoruz.

Çalıştayda hangi sorunlara çözüm bulmaya çalışacağız? Öncelikle, ülkemizde yaşanan yükseköğretim krizini ortaya koyacağız. Ülkemizde 8 milyondan çok üniversite öğrencisi var. Bu sene üniversiteye girişteki her türlü baraj puanın kaldırılması ve dillendirilmeye başlanan öğrenci affı ile bu sayı iyice artacak. Öte yandan, üniversite mezunlarının işsizlik oranları rekor seviyede. Üniversiteler devasa işsiz depolarına dönmüş durumda. Üniversite mezunlarının üçte ikisinin en büyük hedefi, yurtdışına gidip orada çalışmak. Üniversite eğitiminin kalitesinden kimse memnun değil. Bir yükseköğretim krizi olduğu ortada.

Çalıştayın açılış oturumundan sonra, değişik başlıklar altında, üniversite özerkliği ve akademik özgürlük konularını konuşacağız. İdari özerklik başlığı altında, sadece üst yönetici belirleme sürecini değil, görev tanımını, yetkinliklerini ve yetki ve sorumluklarını konuşacağız. Üniversite özerkliğinin olmazsa olmaz diğer bir şartı, mali özerklik: Kamu üniversitesi, yeni kuşakları eğitir ve yetiştirir. Bu amaçla, kamu kaynaklarını kullanır. Bunlar yanında diğer kaynaklar yaratması, ve mali kaynaklarını esnek olarak kullanması gelişmesi için gereklidir. Bunu sağlayacak düzenlemeleri konuşacağız. Ve tabii ki, akademik özerklik: Eğitim, araştırma alanlarını belirleme; stratejik plan yapabilme; ihtiyaç duyulan akademik yapıları (fakülte, bölüm, enstitü vb.) üniversitenin belirlemesi; lisansüstü eğitim, doktora ve öğretim üyesi yetiştirme: öğrenci kontenjanlarını belirleme gibi konuları konuşacağız.

Üniversite özerkliği, akademik özgürlük için şart. Ancak, beraberinde şeffaf, hesap verebilir bir yönetim yapısı gerekli. Bunu sağlayacak kurul ve komisyon yapıları, yetkileri ve sorumlulukları, kurullarda değişik paydaşların temsili; denge ve denetleme mekanizmaları, yetki ve sorumluluğunu kurgulamak gerek.

Eğitimde ve araştırmada kaliteyi yükseltmek ve topluma fayda olarak dönmesini sağlamak için nasıl kalite güvencesi yapıları gerekli? Bütün bunları yaparken akademik liyakat, dürüstlük, etik değerlere bağlılık nasıl korunacak ve öncelik haline getirilecek? Bütün bunlar konuştuğumuz diğer başlıklar olacak.

Bu çalıştayın, akademik özgürlük ve üniversite özerkliğini sağlayacak yeni bir üniversite kanununa doğru bir adım olmasını diliyoruz.

Lale Akarun / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 327. sayısında yayınlanmıştır.

Lale Akarun