Üniversitelere girişte baraj puan neden kaldırıldı?

Lale Akarun Y
Üniversitelere girişte baraj puan neden kaldırıldı?

Bu hafta hiç beklenmedik bir gelişme oldu: YÖK, üniversiteye girişte baraj puanı kaldırdı. Karar, “2022 Yükseköğretim Kurumları Sınavında (YKS) ön lisans ve lisans programlarını tercihte 150 ve 180 olan Temel Yeterlilik Testi (TYT) ve Alan Yeterlilik Testi (AYT) baraj puanları uygulaması kaldırılmıştır” diye duyuruldu.

Bu gelişmenin ne ifade ettiğini şöyle açıklayalım: TYT testinde 40 Türkçe sorusu, 20 sosyal bilgiler sorusu, 40 matematik sorusu ve 20 fen bilimler sorusu var. TYT’den 150 puan almak için yaklaşık değişik alanlardan yaklaşık 15 tane doğru cevap yeterli. Diyelim bu aday, belli bir alandan AYT’ye girdi; eşit ağırlık, sözel veya sayısal alanlarda 180 barajını geçebilmek için bu alanlardaki 80 sorudan yaklaşık 16 net cevabı olması gerekiyor.

120 soru içinden 15 doğru cevap oldukça mütevazı, değil mi? TYT’deki sorular o kadar da zor değil; okuma yazmam var diyen birisinin 15 soruyu havada karada cevaplaması beklenir. İşte şimdi bu değişiklikle bu da kaldırılmış. Niye kaldırıldı acaba? Bunun cevabından önce nasıl kaldırıldığına bakalım.


Gazetelerden okuduğumuz kulis haberlerine göre, Türk Yükseköğretimini planlamak, daha iyiye götürmek gibi bir görevi olan Yükseköğretim Kurulu, acil olarak Genel Kurul toplantısına çağrılmış. Gündem toplantıdan 15 dakika önce açıklanmış. Zoom üzerinden yapılan toplantıda YÖK başkanı baraj puanların niye kaldırıldığına dair bir gerekçe, bir çalışma raporu sunmamış ve konunun tartışılmasına izin vermemiş. 20 dakika içinde karar alınmış. Ne güzel değil mi? Türk yükseköğrenimini planlamak ne kolay!

Peki bu değişiklik neden yapıldı? Bunun için, geçtiğimiz 20 yıla bakalım: 2002 yılında Türkiye’nin nüfusu 65 milyon. Üniversiteyi uzatmalarla yaklaşık 5 sene; üniversite çağı nüfusunu da 20-24 yaş arası nüfus kabul edelim. 2002’de 20-24 yaş arası nüfus 6 milyonun az üstünde. Nüfusun yüzde 9,4 gibi bir oranı üniversite çağında. Üniversite öğrencisi sayısı ise yaklaşık 1,6 milyon kişi. Yani 20-24 yaş arası nüfusun yaklaşık %26’sı üniversiteye gidiyor.

Niteliksizlik artırılıyor

TÜİK geçtiğimiz günlerde yeni nüfus rakamlarını açıkladı: 2021 yılı Türkiye nüfusu 85 milyon kişi. Bu nüfusun 6.8 milyonu 20-24 yaş aralığında. Artık nüfusumuzun yüzde 8’i üniversite çağında, çünkü nüfusumuz yaşlanıyor. Bu oran önümüzdeki yıllarda artmayacak; muhtemelen azalacak.

Peki üniversite öğrencisi sayısı ne kadar? Sıkı durun: 8 milyon üniversite öğrencisi var! 6,6 milyon üniversite çağı nüfusu olan bir ülkede nasıl 8 milyon üniversite öğrencisi olur? Nüfusun yüzde yüzü üniversiteye gitse, 6,8 milyon ediyor! Acaba bu sayı yabancı öğrencilerden dolayı mı yüksek? Türkiye’deki yabancı üniversite öğrencisi sayısı, son yıllarda, ikiye, üçe katlanarak 180 bine ulaştı. Yani üniversite çağındaki Türk nüfusun üstüne bunu da koysanız, 7 milyona ancak ulaşıyor! Üniversite çağı nüfusumuzun %100’ünden fazla üniversite öğrencimiz var!

Ülkelerin nüfuslarının yüzde kaçının üniversite mezunu olduğuna dair istatistikler OECD tarafından yayınlanıyor. İstatistiklerde, 25-34 yaş arası nüfusun üniversite bitirme oranı ile benim içinde olduğum 55-64 yaş arası nüfusun üniversite bitirme oranı birlikte verilmiş. Türkiye için bu sayılar yüzde 35 ve yüzde 11. Yani, benim yaş grubumda, üniversite mezunu olanların oranı yüzde 11. Bu oran, geçtiğimiz 30 senede, %35,3’e yükselmiş. Büyük bir başarı; bu oranın %34,9 olduğu Almanya’yı bile geçmişiz.. Acaba daha ne kadar yükselebilir? TÜİK verilerine göre ülkemizde 1 milyondan fazla üniversiteli işsiz var. Demek ki aslında ülkemizin şu anda daha fazla üniversite mezununa ihtiyacı yok. Şu aşamada ihtiyacımız, niceliğe değil, niteliğe yatırım yapmak.

Yükseköğretimi planlamakla görevlendirilmiş kurumumuz, ne yapıyor? Görünüşe göre, hiç bir planlama yapmıyor; üniversitelerin işsiz deposu olmasına, eğitimin ticarileşmesine ve niteliksizleşmesine hizmet ediyor.

Lale Akarun / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 309. sayısında yayınlanmıştır.

Lale Akarun