Doğan Kuban 91. doğum gününde bakın neler dedi

Orhan Bursalı
Doğan Kuban 91. doğum gününde bakın neler dedi

Türkiye’yi tahlil eden ve çıkış yollarını gösteren yazılarıyla, şimdi de Herkese Bilim Teknoloji haftalık dergisinde çevresinde çok büyük bir okur ve hayran kitlesi oluşan, İstanbul, Mimarlık ve İslam bilimi tarihçisi, bilge insanımız Doğan Kuban’ın önceki gece dostları, öğrencileri, arkadaşları ve meslektaşları ile Tünel’de Adahan Otel’de doğum gününü kutladık.

Dün de Çağdaş Yaşam 10. Cumhuriyet Ödülü’nü aldı.

Kuban, 91’den gün almaya başladı. Yanında 92’yi süren eğitimci, mühendis arkadaşı Fahamettin Akıngüç de vardı! Diğer 92’lik arkadaşı Bozkurt Güvenç ise Ankara’dan katılamadı.


Hayatımda, hala pırıl pırıl bellekleriyle, üstün kavrayışları ve olayları değerlendirmeleriyle böylesine üç güzel insan var! Onlarla birlikte olmak ve onlardan yeni şeyler öğrenmek beni mutlu ediyor. Tabii bu iyi genetiklerinden belki bana da bir şeyler bulaşır beklentim de var!

Kuban’ın çevresinde bir sevgi çemberi vardı. Artık emekli de olmuş profesör öğrencileri, “siz olmasaydınız ben de olmazdım” diyen Afife Baturlar, hoca ile fotoğraf çektirme yarışındaydılar… Hoca doğum günü konuşmasını yapıyor. Kısaca özetliyorum:

60 yaş +90 yaş= 150 yıl eder

"Çeşitli yaşlar var, mesela 60 yaşlar farklıydı, 70’ler farklı, 90’lar farklı. 60 yaşlarında olmak fena değildi, bu ayrı bir durum, şimdi 90 yaşındayım, yani 90 üzerine 60’ı da eklerseniz 150 eder… Eh fena yaşamamışım!

Bakın orada kitaplarım var, siyaset dedikodusu yok orada, düşüncelerim var, ben bu yaştan sonra böyle düşünüyorum, size benim gibi düşünün demiyorum, ama düşünün diyorum, düşünmek lazım. Bütün dünyayı dolaştım, hocalık falan, Türkiye’ye döndüm. Hala arayıp duruyorum, bilimi arıyorum ama hala bulamadım. Bütün bunları düşünerek yaşayalım diyorum."

30 bin kişi ülkeyi kurtarır mı?

"10 yıldır bilim teknolojide yazdım, şimdi de yeniden çıkan Herkese Bilim Teknoloji’de yazıyorum. Okunduğumu söylüyorlar. Yayıyorlar yazılarımı. 30 bin kişiye mi ulaşıyor yazılarım? Fena sayılmaz… 30 bin kişi Türkiye’yi kurtarır mı, duruma göre kurtarır, ama beraberce olursanız kurtarır. Bunu düşünmeye devam ederseniz eğer. Ben kurtaramam artık, ama siz kurtarırsınız, Allah kurtarsın diyenler korkanlardır."

"Dergiye destek olun… Tüm dergilere de destek olun. Ama ben bilim ve teknolojiyle ülkenin kurtulacağına inanıyorum, düpedüz bilimle yani. Ellerinizde en son model telefonlar var, son model otomobilleriniz var ve daha neler neler… Bunları siz mi üretiyorsunuz, hayır, başkaları üretiyor siz de tüketiyorsunuz… Bu köleliktir, kendiniz üretmelisiniz."

Yüzbinlere ulaşmalısınız

"Türkiye’de her şey var ama kafa yok, fakat Türkiye’de kafalı adam ise çok var. Biz binlerce insana ulaşamıyoruz, halka inmek lazım, onlara bütün bunları anlatmak lazım, ben bunun için bilim dergisini önemsiyorum. Halkta büyük bir vurdumduymazlık var, ama vurdumduymazlık dünyanın her yerinde var, Amerika’da da var. İnsanlar alış veriş merkezlerinde aval aval dolaşıyor, gözleri boyanıyor, onu mutlu edecek şeylere sahip olmak istiyor, fazla bir şey istemiyor… Onları bilinçlendirmek lazım."

"Biz gerçek şeyler konuşmalıyız, siyaset lafazanlığı ile ömür tüketiyoruz, boş geçen zamanlar. Mesela bir arkadaşım söyledi. Sadece İstanbul’da trafik sıkışıklığından dolayı kayıp servet ne kadar biliyor musunuz, yılda 600 milyar dolarmış. Olur mu, bilmiyorum, bunun yarısını alın 300 milyar dolar eder. Biz bu sorunlarla uğraşmalıyız, aptal aptal siyasi şeyleri konuşuyor aydını da milleti de...”

Akıl kötü ile iyiyi ayıran bir araç

Doğan Bey dün de Cumhuriyet ödülünü alırken ilginç şeyler söyledi. Cumhuriyet’le doğduğunu, ilk kez adı Türk olan bir devlet kurulduğunu, Osmanlı padişahlarının Türklükle ilgili olmadığını, Ama Avrupalıların buraya hep Türkler dediğini anlattı.

“Irkımız değil ama anamız Türkçedir. Cumhuriyet ile Türkiye kuruldu, biz milliyetçi yetiştik, ülke kurucusuyduk... Tek hedef vardı çağdaşlığı yakalamak. Uygarların elinde ne varsa bizim de üretmemiz gerektiğine inanıyorduk. Böyle yetiştik…"

“Akıl kötü ile iyiyi ayıran bir araçtır. Uygarlık da bununla ilgilidir. Bütün despotluklarına rağmen Batı hala uygardır. Bizim zamanımızda iki üniversite vardı, İstanbul Üniversitesi ve Mühendislik Yüksek Okulu… Şimdi 200 tane var, ama ne uygar olabildik ne bir şey. Bu ödülü alıyorum, ama bu ödülü 'artık çağdaş oldun, bu ödül senin' diyerek halka verdiğimiz zaman uygar olacağız.”

Çok yaşa Doğan Kuban!

Orhan Bursalı

Not: Bu yazı 11 Nisan 2016 Pazartesi günü Bursalı’nın Cumhuriyet’teki Bilim ve Siyaset köşesinde yayımlandı.


Orhan Bursalı