Türkiye’de COVID-19 ölüm oranları neden arttı?

Orhan Bursalı
Türkiye’de COVID-19 ölüm oranları neden arttı?

Neden ülkemizde COVID-19 ölümleri çok yüksek, vaka / ölüm oranı, artık Avrupa’da düşerken Türkiye’de alıp başını gitti. Bazı Avrupa ülkelerinde yüzde 2’lere düşmüşken, bizde yüzde 8’lere tırmandığı ileri sürülüyor, neden?

Bunu sordum, HBT yazarı Dr. Mustafa Çetiner, bu konuda bilim çevrelerimizde üzerinde tartışılan nedenleri iletti, ben de derleyip topladım:

1. Vaka sayılarını eksik bildiriyorlar, böyle olunca vaka / ölüm oranı yüksek çıkıyor. Biliyorsunuz, paylaşılan bir belge, binlerce vakanın gizlendiğini ortaya koyuyordu. 5-10 bin vakada ölüm oranı düşer, ama siz gerçeği saklayıp 1500 vaka ilan ederseniz vakalara göre ölüm oranı yükselir.


Gerçek nedir, niye Türkiye vaka / ölüm oranlarında tepelere yükseldi? Yoksa salt bu durum bile bakanlığın bulaşı sayılarını kesinlikte eksik açıkladığının bir kanıtı mı, yoksa tedavilerde eksilen başarı oranımız mı? Saydam olmazsanız, bir şeyi saklarsanız, gerçek, olayın diğer tarafından kendini belli eder.

Kapalı çevre ve fazla temas

2. Virüs yükünün çok yüksek olması, bu insanlarımızın kapalı mekânlarda çok sayıda bir arada ve uzun süre kaldıklarını ve bu nedenle çok yoğun / çok miktarda virüs saldırısına maruz kaldıklarını ve bu mekânlarda insanlar arası temasın çok olduğunu gösteriyor. Temasa geldiğiniz virüs miktarı hastalığı nasıl atlatacağınız açısından önemli.

3. Kronik hastalık yükü: Kronik hastalıkları olan (obezlik, hareketsizlik de bir kronik hastalık sayılır) insanların kendilerini koruyamayıp virüs kapmaları...

Etkili ilaçlar devrede değil

4. Evde takip ve uygun olmayan tedaviler: Hastaların ellerine hâlâ sıtma hapları tutuşturulup evlerine gönderiliyor ve takipleri çok iyi yapılamıyor. Sıtma haplarının hiçbir iyileştirici etkisi saptanmış değil. Bir sürü ülkede kullanılmıyor, bunun iyileştirici etkisi olduğunu ilk ileri süren Fransız doktora bile dava açıldı.

5. Artan hastane yükü; servis ve acilde yoğun bakım hastası izlediklerini belirtiyor doktorlar.

6. Etkili olabilecek ilaçlar yok: Dexa ve Remdesivir gibi ilaçlar yerleşemedi tedavi algoritmasına. Bu ilaçların, virüsün işini daha çok zorlaştırdıkları biliniyor. İlaçların maliyet yükünü mü düşürmeyi tercih ediyor bakanlık?

Saydamlık yok

Bakanlığın açıkladığı günlük tablolar, saydamlıktan uzak.

Mesela virüsü kapmış olduğu saptanan ve evlerine gönderilen, kendilerine evlerinde nasıl tedavi olacakları konusunda talimat verilen hastaların sayısı kaçtır?

Bu hastalar arasında ölümler ne kadardır?

Dünya, Avrupa artık çok saydam. Günde 10 bine yakın yeni vaka bildiriliyor İngiltere, Fransa, İspanya gibi ülkelerde.

Biz ise 1500’lerde tutalım.

Hazırlanmakta olan aşılara bel bağladık, ama sonraki yazımda belirteceğim, bilimin yoğun şüpheleri de var etkililikleri ve süreklilikleri bakımından.

İnsan davranışlarını değiştirmek çok zor

Virüs varken hayatın normal faaliyetleriyle yeniden başlaması, maske ve mesafe kurallarına rağmen bulaşıcılığın katlanarak artışa geçmesi, insan davranışlarını değiştirmenin ne kadar zor olduğunun göstergesi.

On binlerce yıl iç içe, kucak kucağa, burun buruna yaşamış ve tamamen sosyallik üzerine kurulu bir insanlık hali, bu alışkanlıklarını değiştirmekte son derece zorlanıyor veya bunun olanaksız olduğunu gösteriyor. Tüm dünyada aynı hal!

Etkin maske kullanımında hâlâ sakatız. Sosyal mesafede sakatız. Kapalı mekânlarda, toplu yerlerde (lokantalar dahil) bulunmaktan çekinmiyoruz, buralarda bir hastanın yaydığı virüsün ağır yükü altında kaldığımızın da farkında değiliz. Hijyen ve el yıkamada ne kadar iyiyiz, hiç bilinmiyor.

İnsanlık zor değişir.

Orhan Bursalı


Bu yazı 01.10.2020 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlandı.

Orhan Bursalı