Çin: Sinovac aşısından, kuantuma…

Özlem Yüzak
Çin: Sinovac aşısından, kuantuma…

Toplumda bir tartışmadır gidiyor. Çin’in Sinovac aşısına burun bükenlerin, “Asla ben yaptırmam” diyenlerin sayısı hiç de az değil. Ama kimse dönüp de şu bir zamanlar bizim aşı yolladığımız yoksul Çin nasıl oldu da bilimde bu kadar öne geçti diye sormuyor. Buna kafa yoranların sayısı nedense bir türlü artamıyor. Düzeltelim... Hem bilim hem de teknolojide...

Geçen hafta koronovirüs gündemi arasında yitip giden bir haber vardı: Çin Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde bilim insanlarının geliştirdiği bilgisayarın kuantum üstünlüğüne ulaştığı hakkında...

Cihaz dünyanın en etkili süper bilgisayarının neredeyse 100 trilyon misli hızda hesap yapabiliyor. Google geçen yıl mevcut en hızlı süper bilgisayarların 10 bin yılda yapacağı işlemleri 200 saniyede bitiren ve kuantum üstünlüğüne sahip bilgisayar yaptıklarını duyurmuştu. Çin’de geliştirilen cihaz Google’ın makinesinden 10 milyar kat daha hızlı.


Dijital teknolojilerin, yapay zekâ algoritmalarının artık yaşamın her alanında hatta parada bile (bitcoin) yer aldığı günümüzde hesaplama problemlerini en hızlı yapan bir adım daha öne geçmiş oluyor. Bu arada bu süper bilgisayarı geliştiren ekibin liderlerinden biri olan Çao-Yang’un Türk fizikçi Mete Atatüre’nin eski doktora öğrencisi olduğunu da Cem Say’ın HBT’deki yazısından öğrendik.

Uzaydan yaşam bilimlerine kadar birçok alanda, gerek makale sayısı gerekse üniversite eğitimi ve araştırmalar konusunda tam gaz ilerliyor. Çin Ulusal Uzay İdaresi (CNSA) bu ay iki önemli hamle yaptı: Ay’dan toprak örnekleri toplamak üzere “Çang’ı-5” keşif aracını gönderdi. Ardından Mars keşif aracı Tianwen-1’i uzaya fırlattı.

Gelişme kaydettikleri ve birçok alanda kullandıkları bir teknoloji de CRISPR. Çin bu genetik düzenleme teknolojisiyle, ziraatta 1.5 milyon insanını doyuracak kaliteli ürün veren bitkilere yöneldi.. Organ nakilleri ve sağlığa yönelik büyük atılımlar yapıyor..

Hatırlayalım: Dünyanın “yeni küresel lideri” olmak için altı yıl önce Kuşak ve Yol Projesi’ni başlatmıştı. Modern İpek Yolu olarak da adlandırılan bu proje 5 kıtaya yayılan son yüzyılın en büyük projesi. 26 ülkenin çeşitli anlaşma ve işbirlikleri ile dahil olduğu proje Çin’in küresel ticaret ağlarını yeniden dizayn etme ve Çin’e yeni tedarik yolları ve aynı zamanda yeni pazarlar kazandırma programının bir parçası. Ama bilim ayağı özellikle önemli. Bilim, ülkelerle ilişkilerde ana unsur. Ve Çin hükümeti bilimi diğer ülkelerle aralarında sağlam bir köprü inşa etmenin ana unsuru olarak görüyor. Zaten bunun tüm taraflar için bir “kazan-kazan” projesi olduğu da sıklıkla vurgulanıyor. Projenin bilim ayağı, dünya genelinde 10 binlerce araştırmacı ve öğrenciyi, yüzlerce üniversiteyi kapsama alanına alıyor. Enerjiden, uzaya, tıptan, çevre bilime kadar...

Peki, bunları nasıl yapıyor?

Eğitimi şaha kaldırarak, araştırma merkezlerinin bütçelerini artırarak, bilim insanı yetiştirme programlarını güçlendirerek, küresel beyin göçünü doğru kullanarak...

Sonuç: Şu anda uluslararası sıralamalarda ilk 100’de 10-12 Çin üniversitesi var. En yukarıdaki Çin Üniversitesi olan Tsinghua Üniversitesi’nin bütçesi 4.5 milyar dolar. Türkiye’nin toplam üniversite bütçesi kadar. İlk 20 üniversitenin bütçeleri toplamı 36.6 milyar dolar. Ortalamada üniversite başına 1.8 milyar dolar.. (Lale Akarun; HBT 246. Sayı).

Çin aşısı diye burun kıvırmadan bunları bir daha hatırlayalım. Ve biraz düşünelim. Çin önüne bir hedef koydu: “Küresel liderlik”. Hedefe giden yolun taşlarını tek tek döşedi. AKP ilk iktidara geldiği yıllarda önümüze güzel bir hedef koymuştu: 10 yıl içinde dünyanın ilk 10 ekonomisi içine girme hedefiydi bu. O zaman 17’nci büyük ekonomiydik. Peki, ya bugün? Üç sıra geriledik ve 20’nci büyük ekonomi olabildik.

Önümüze o zamanlar AB üyeliği hedefini koymuştuk. Bugün bırakın üyeliği, yaptırım uygulanma noktasına geldik.

Dış politika; ekonomi; eğitim... 3 temel başarısızlık alanımız. Öyle ki artık hedef bile koyamıyoruz. Neden? Unutmayalım: Sorun kaynak değil, sorun vizyon, orta gelecek inşa etme vizyonu. O olmayınca hiçbir şey olamıyor.

Özlem Yüzak

*Bu yazı 11.12.2020 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlandı.

Özlem Yüzak

Bilgi işçisi olarak tanımlıyor kendini... 15 yılı aşkın süredir Cumhuriyet Gazetesi’nde ‘Bilgi Toplumuna Doğru’ adlı köşesinde çağdaş dünyanın anahtarı olan bilgi, bilim ve eğitimin önemi üzerine yazıp duruyor. İnsanın doğa ve insan üzerinde kurduğu iktidardan dehşetli rahatsız; bu yüzden sürdürülebilir kalkınma, toplumsal cinsiyet, iklim değişikliği yine ilgi duyduğu alanlar arasında. “Kıskaçtaki İnsan ve İsyan” adlı bir kitabı bulunuyor.