Büyük bir ve insan

Tanol Türkoğlu
Büyük bir ve insan

John Barlow 1996’da Davos’ta kapitalist dünyaya şöyle sesleniyordu: “Bir araya geldiğimiz bu alemde (siberuzayı, interneti kastediyor) sizin hiçbir egemenlik hakkınız yok!”. Grateful Dead müzik grubuna şarkı sözleri de yazmış birisi olan Barlow EFF’i (Electronic Frontier Foundation) kurarak ölümüne dek siber hakların savunuculuğu yapmıştı. O arada Davos’taki kapitalistler de boş durmadı. Yirmi sene sonra “Endüstri 4” sıçraması yine Davos’ta duyuruldu.

Endüstri 4, aslında mavi veya beyaz yakalı işgücünü, üretim süreçlerini (olabildiğince) akıllı nesneler tarafından gerçekleştirmek üzere çizilmiş dönüştürücü bir vizyon olmakla sınırlı değildir. Aynı zamanda bireyi ve toplumu (doğrudan ya da dolaylı olarak) sosyo-kültürel anlamda bir paradigma sıçraması yapmaya zorlamaktadır. Öyle bir meta-zorlama ki kişi bunu kendi özgür iradesiyle yapmakta olduğunu sanır (bkz. bireyin sosyal medya paylaşımları).

Kapitalizmin üretim-tüketim döngüsünü sürekli kılmak dışında bir kaygısı-ideolojisi yok. Bu denklemin dışında kalan her şeyi değiştirmeye hazır bir vefasız! Düne dek bu sürecin tıkır tıkır işlediğinden emin olmak için kontrol-manyağı bir süreç tasarımına bel bağlardı. Endüstri 4 paradigmasında bu artık yeterli değildir. “Yapmalısın-Etmelisin” zorba-yaklaşımı “yapabilirsin” hoşluğuna yerini bırakıyor (bkz. Byung-Chul Han).


Bu cesur adımının gerisinde yatan sebep ne? Farklılıkların giderek törpülenmesi. Artık her şey birbirinin aynı olmaya doğru dönüşmekte. Dijital yakınsama! Her an her yerden “büyük bir”e bağlanabilme imkânı bireyler ve toplumlar üzerinde böyle bir etki yaratıyor. Öteki diye bir şey yok. Hepimiz aynı yap-bozun parçalarıyız; o halde “aynı”yız. Bu aynılık, bu sivriliklerin törpülenmesi, “farklı” olma tanımının değerini yitirmesi üretim-tüketim döngüsünün hızını azaltan unsurları birer birer ortadan kaldırıyor (örn. tüm dükkanlar AVM’nin içinde, sokak sokak dolaşmaya gerek yok!)

Şirket logolarından cihazların kenarlarına kadar pek çok şey o nedenle giderek doksan derece sivri köşeli eski hallerini terk ediyor. Yumuşatılıyor. Otomobillerin, bilgisayarların tasarımlarını inceleyin. Büyük harfli, sert görünüşlü, ekabir, kafa tutan logoların yerini alan küçük harfli, tatlı, şirin muadillerine bakın.

Çeşitli öğretiler asırlardır tüm evrenin bir bütün olduğunu kendi meşrebince anlatmaya çalışmakta. Ancak belki de hiçbiri kapitalist paradigma kadar etkili olamadı. Endüstri 4, yeknesaklaştırıcı dijital dönüşüm süreçleri aracılığıyla bireylere ve toplumlara siyah, kırmızı, mor vb. olduklarını unutturmaya, hepsinin de aslında tek bir şey “renk” olduklarını belletmeye çalışıyor. Yanlış mı? Değil. Hepimiz kardeşiz! Ancak bu dönüştürmenin, yeknesaklaştırmanın amacı kapitalist üretim-tüketim sürecine katkı ise iğrenç!

Bu döngü kırılabilir mi? Üç asırdır hüküm süren sanayi devrimi yıkılabilir mi? Dijital dönüşüm kapitalizme karşı bir silah haline gelebilir mi? Olabilir. Ancak bunun için yeni bir dijital paradigma inşa edilmesi gerekiyor. Bugün kapitalizmin karşı cephesinde olanlar da kapitalist paradigmayla hareket ediyor; o nedenle yıkma olasılıkları yok. Kapitalizm onları yıllar içinde “yıkım eylemcisi” olmaktan “yıkım söylemcisi” olmaya dönüştürdü çünkü. Oysa devrim yeni bir akıl, yeni bir paradigma ile mümkün olabilir. Tek gerçek “canlılık” olgusu ise (şairden izinle) “bir gün insan geçilmelidir!”

Tanol Türkoğlu / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 199. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu