Dördüncü yol

Tanol Türkoğlu
Dördüncü yol

Robert Frost’un “Yol İkiye Ayrıldı” şiiri şu dizelerle biter: “Ormanda yol ikiye ayrıldı ve ben... / Ben az gidilmiş olanı seçtim / Ve bütün farkı yaratan da bu oldu”. Türkiye için teknoloji yolu şu sıralarda dörde ayrılıyor.

Yollardan birinin adı “dijital dönüşüm”. Amerikan. Son otuz-kırk senedir en büyük ihraç kalemi dijital teknoloji ürün-hizmetleri olan bir ülke için böyle bir tekno-stratejinin izlenmesi şaşırtıcı olmamalı. Bu strateji diyor ki iş yapış şekillerinizi yeni teknolojik ürünlerle (yazılım, donanım, deneyim) dönüştürün. Böylece daha düşük maliyetle daha yüksek getiri elde edersiniz. O arada bu dönüşümü yapmak için gereksinim duyacaklarınızı benden satın alabilirsiniz.

İkinci yoldaki rakip Almanya. Adı Sanayi 4. Bu stratejide de temel güdüleyici olgu yaşlanan nüfus. Nüfus yaşlandıkça üretim süreçlerinde çalışacak kalifiye eleman bulmak zorlaşıyor. 1960larda olduğu gibi “işgücü ithalatı” ile bunu karşılamak 21.yüzyılda artık riskli olmaya başladı. Ülkenin dört bir yanında Alman-olmayan-Almanlar(?) var. O zaman bu işgücü gereksinimini inorganik yoldan sağlamalı. Robotlar, robotikler. Elimdeki genç nüfus zaten çalışmıyor. Ortalıkta fazla görünmesin diye verdiğim desteği biraz daha artırırım (evrensel baz ücret), makinelerimle, yeraltına taşıyacağım karanlık fabrikalarımla gül gibi geçinir giderim. Dünyanın dört bir yanındaki kaynakları da bu strateji çerçevesinde nasıl kullanabilirim, ona bakarım.


Üçüncü yol Asya’nın en uzağından. 1980lerde toplumu dördüncü evreye taşıma stratejisini geliştiren Japonlar, şimdi bir sonraki evreye geçmeyi hedefliyor: Toplum 5. Malum birinci toplum avcı- toplayıcı, ikinci toplum tarım, üçüncü toplum sanayi dördüncüsü ise “bilgi toplumu” idi. Beşinci toplumun bir adı olacaksa belki ona “Akıllı Toplum” demek uygun olabilir.

Bu akıllı toplum yapay zeka destekli siber dünya ile fiziksel dünyayı yakınsamayı hedefliyor. Toplumsal düzeyde bir tekillik (singularity). Bu stratejiyi geliştirirken Japonların da kendilerine özgü bir temellendirmesi var. Orada da nüfus yaşlanıyor. Teknoloji hızla gelişiyor ve bu gelişim çerçevesinde insanlar artık bu dijital teknolojilerden azami verim alacak becerileri öğrenemiyorlar. O halde sensör odaklı, nesnelerin interneti odaklı bir strateji geliştirmeli: Fiziksel dünyada olup bitenleri anlık olarak yakalayabilecek, onları yapay zeka ile işleyecek ve bu becerileri kazanma konusunda sıkıntısı olan bireylerinin kullanımına sunacak. Bilgi toplumunda veriyi, enformasyonu yakalayan, saklayan, bunları işleyen ve işe yarar hale getiren hep insandı. Teknoloji ona hizmet ediyordu. Yapay zeka sağolsun, şimdi bu rolü teknoloji üstlenecek. İnsana bunun nimetlerinden istifade etmek kalacak.

Dördüncü yolda ısrar edenler için (sadece Türkiye değil, öteki tüm ülkeler) iki seçenek var: Cem Yılmaz Yolu ya da Fatih Sultan Mehmet Yolu. Cem Yılmaz Yolu, onun deyişiyle “little-little-everything” stratejisi. Yani biraz dijital dönüşüm, biraz Sanayi 4, biraz Toplum 5. FSM Yolu ise hangi kapıdan İstanbul’a gireceğini bir kağıda yazan müneccimi terse yatırmak için surları yıktırıp kendine yeni bir kapı açan zihniyet! Altı yüz sene sonra benzer bir vizyon geliştirebiliyor muyuz? Ülke olarak nelerle uğraştığımızı değerlendirin ve tahmininizi şurada boş bırakılan yere yazın: ..........

Tanol Türkoğlu / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 204. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu