İkinci uzay macerası

Tanol Türkoğlu Y
İkinci uzay macerası

Michio Kaku’ya göre insanlığın ikinci uzay çıkarması yepyeni teknolojik buluşların da ortaya çıkmasını olanaklı kılacak. Bu teknolojilere yön veren temel özellikler ise yapay zekâ, bilgisayar-beyin etkileşimi ve kuantum bilgisayarlar. Kaku bu öngörülerini Mart’ta Las Vegas’ta IBM’in düzenlediği bir konferansta dile getirdi.

60’larda idrak edilen birinci uzay çıkarmasında hedef ay idi. O sayede bilişimin beyni olan transistörlerin küçültülerek yongaların (chip) içinde entegre edilmesi sağlandı. Bu sayede bilgisayar gücü gündelik hayata girdi.

Mars nicedir herkesin gündeminde. İkinci uzay macerasında da amaç Mars’ta kolonileşmek. Bunun için çok daha ileri teknolojilere gereksinim var. Örneğin insan ile sürekli etkileşim içinde olacak nesneler. Bunlar yapay zekâyla güçlendirilmiş birer uzman olacak ki bu uzay macerasında astronotlara yardımcı olabilsinler. Ancak bu açılım gündelik yaşamda da yerini bulacak. Bazıları buldu bile. Robot-doktor, robot-avukat, robot-şoför vs. O arada internet de yaşam alanı içindeki herhangi düz bir satıhtan (duvar, masa vs.) erişilebilir hale gelecek.


Böylece elektroniğin e’sinin bilinmediği zamanlardaki fanteziler de birer birer “teknoloji” haline gelecek. Örneğin “Ayna ayna söyle bana...”. Sadece ayna değil artık duvarlar, masalar, her şey konuşmaya başlayacak. Belki de iki ayarı olur: Özel ve genel diye. Böylece özel ayarlı bu cihazlar dünyadaki en güzel kadının soran kişi olduğu yalanını söylerken, genel ayarlı olanlar son dünya güzelinin resmini ekrana getirir. Bilgisayarla telepatik iletişim Kaku’ya göre yaygınlaşacak. Geçtiğimiz günlerde ölen Hawking de yaşamının son yıllarında bu teknolojiyi kullanmıştı. Böylece insanlar düşünce gücüyle elektronik cihazları kullanabilir hale gelecek.

Basit ilk örnekleri kullanımda olan kuantum bilgisayarlar ise belli bir süre sonra ticari hale gelecek. Bugün kuantum bilişim alanındaki ürünlerini, rekabet avantajını kaybetmemek için dünyaya duyurmayan ülkeler, bir süre sonra bu icatlarını açıklamak zorunda kalacak. Bu sıçrama gerçekleştiğinde bugün siber güvenlik açısından yürürlükte olan tüm teknolojik çözümlerin yeniden gözden geçirilmesi gerekecek. Nedeni basit? Mevcut siber güvenlik çözümlerinin tamamı olmasa bile pek çoğu beklenen süre içinde bilgisayarların güvenlik duvarını aşmaya yetecek işlem kabiliyetine sahip olmaması gerçeğine bel bağlamış durumda. Oysa kuantum bilgisayarların işlem hızı mevcut bilgisayarlardan binlerce kat hızlı olacak. Bellidir ki bu yeni dönemde siber güvenlik çözümleri de kuantum bilişime göre yeniden elden geçirilecek; ortaya yepyeni çözümler çıkacak. Şifre olarak kullanılan uzunca kelimeler dijital hesapları korumaya yetmeyecek. Belki de biyometrik çözümler kaçınılmaz olacak.

Robotlar kötüleşip, dünyayı ele geçirebilir mi? Kaku da bu soruya sağduyulu bir cevap veriyor. Kısa vadede olmasa bile, “başıboş bırakıldıklarında” uzun vadede evet. Uzun vade bu yüzyılın sonu. Önerdiği çözüm ise düşündürücü: Robotun içine bir yonga konur, isyan etmeye kalkarsa robot kapatılır! Keşke dijital hayat o kadar kolay olsaydı. O zaman bu kadar siber güvenlik çözümlerine gerek kalmazdı.

Tanol Türkoğlu / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 107. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu