Yaşam 3.0 ve Evren 2.0

Tanol Türkoğlu
Yaşam 3.0 ve Evren 2.0

Max Tegmark Yaşam 3.0 adlı kitabında Yaşam’ın evrelerinden bahsediyor: Biyolojik, kültürel ve teknolojik. Yaşamın birinci evresi bütünüyle evrimsel gelişmeye göre değişim gösteriyor. “Öğrenmek” mutasyona dayalı evrimle gerçekleşiyor. Bu evredeki yaşam formlarının gerek donanımları gerekse de yazılımları açısından evrim dışında bir imkanları yok. Bu yaşam formu 13,8 yıllık evrenin son dört milyar yılında mevcut.

İnsan ile yüz bin yıl önce başlayan ikinci evrede de “Yaşam” yazılım katmanında “tasarım” yapabilir hale geldi. Elini sıcak bir şeye değdirdiğinde canının yandığını “öğrenen” insan bir daha aynı nahoş durumla karşılaşmayacak şekilde “öğreniyor”. Bunun için kuşaklar boyu evrim geçirmesine gerek yok. Çünkü “aklı var”! Ancak donanım düzeyinde (insan bedeni) yine evrimsel gelişmeye bağımlı. Tegmark’a göre Yaşam’ın üçüncü evresinde yaşam formu donanımını da tasarlayabilir hale gelebilecek. Kuşaklar sürecek evrimsel bir gelişimi beklemeden. Bunun gerisinde yatan temel teknolojik motivasyon ise yapay zekâ!

Mükemmelleşmeye doğru gitmek isteyen bu gelişim sürecinin amacı nedir? Bununla ne tür bir sonuca varılmak istenebilir? Olası cevaplardan en ilgi çekeni Yaşam’ın evrenin her köşesine yayılması olabilir. Bu mutlak bir son mu? Belki de değil. Bu düzeye gelmiş bir yaşam formu yeni bir evren kurmak da isteyebilir. Evren 2.0? Karbon ve/veya silikon temelli bir yaşam formunun yaratabileceği...


Aslında bu tür sorular şimdiye ve geçmişe daha farklı bakmayı da beraberinde getiriyor. Evren 1.0’ın mükemmel bir tasarım sonucu olmadığı çıkarımına ulaşılabilir mi? Öyle olsaydı içindeki “Yaşam” yukarıda özetlenen süreçten geçmek zorunda kalmazdı denilebilir. Acaba? Bilmiyoruz! Çünkü bu evrenin mükemmel mimarı onun içinden bir yaşam formu değil. Hiç değilse bilindiği kadarıyla!

Risklerle dolu yapay zekâya yaklaşım açısından insanlar bir kaç gruba ayrılıyor Tegmark’a göre: “Tekno-Kuşkucular”, “Dijital Ütopyacılar”, “Faydalı YZ Hareketi” ve “Ludditelar”. Tekno-Kuşkucular dışındakiler gelecek yüzyıl içinde YZ’nin insan seviyesine ulaşacağını düşünüyor. Farkları ise bunun ne tür sonuçlar ortaya çıkaracağıyla ilgili. Luddite’lara göre bu bütünüyle kötü sonuçlara neden olacak (o nedenle bu tür teknolojik inovasyon engellenmeli). Dijital Ütopyacılara göre sonuçlar çok olumlu olacak; kesinlikle desteklenmeli. Faydalı YZ Hareketi üyeleri ise dijital ütopyacılara daha yakın duruyor; ancak güvenlik konusunda çekinceleri var. Hemen bugün çalışmalara başlamayı gerektiren. Yazar ve çevresindeki uzmanların oluşturduğu “Future of Life” oluşumu bu grubun içinde yer alıyor (FutureOfLife.org). Öte yandan Tekno-Kuşkucular’ın bakışı daha farklı. Onlara göre YZ’nin gelecek yüz sene içinde insan seviyesine ulaşması mümkün değil. O nedenle de fazla dert etmemeli!

İnsanın kendi yaşam formuna bakarak, daha mükemmel bir alternatif yaratmak istemesi, sonlu bir zaman ile sınırlı olmasıyla irtibatlandırılabilir. O nedenle de mevcut evrenin olası mimarıyla bir yol ayrımında olduğu söylenebilir. Oysa “game over” olduğunda oyunu yeniden başlatan insana göre o oyunun elemanları da çok sınırlı bir zamana sahiptir. Bu o oyunun yaratıcısının (insan) sonsuz bir zamana sahip olduğu anlamına gelmiyor ki!

Tanol Türkoğlu / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 171. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu