Sandık var, demokrasi yok: Sessiz çöküşün anatomisi

Editör ne diyor?

Demokrasiler artık tanklarla değil, sandıklarla çöküyor. Darbelerin yerini, seçilmiş liderlerin sessiz ama derin müdahaleleri aldı. Medya üzerindeki baskı, yargının kontrol altına alınması, kurumların birer birer zayıflatılması… Ve üstelik toplumun bir bölümü buna gönüllü destek veriyor. Parti sadakati, demokratik değerlerin önüne geçtiğinde ve çok yüksek maaş alabildiklerinde seçmenler bile demokrasiyi savunmaktan vazgeçiyor. Toplumun bir kesimini “her şeyden önemli para” algısının sardığını görüyoruz.

Bu sayımızın kapak dosyası, çağımızın en kritik sorusunu ele alıyor: Seçmenler, demokrasiyi aşındıran liderlere neden destek veriyor?

Yale Üniversitesi’nden siyaset bilimci Milan W. Svolik, seçilmiş liderlerin otoriterleşme eğilimlerini hangi koşullarda seçmenlerin durdurabileceğini araştırıyor. Yanıt, kutuplaşmada gizli: Seçmenler, demokrasiye zarar verildiğini bilseler bile, karşı taraftan nefretleri ve parti bağlılıkları yüzünden bu liderleri desteklemeyi sürdürüyor.


Peki insanlar hangi koşullarda demokrasiden vazgeçebiliyor? 32 ülkede 35 bin kişiyle yapılan kapsamlı bir deney, seçimlerin halk için “kırmızı çizgi” olduğunu; ancak ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı ve yürütme üzerindeki denetimlerin ekonomik refah karşılığında kolayca feda edilebildiğini gösteriyor.

Türkiye’de ise tabloyu Aykut Öztürk’ün Glasgow Üniversitesi’nde yürüttüğü araştırma aydınlatıyor: Erdoğan’ın “Türkiye Yüzyılı” söylemi, ekonomik kriz döneminde bile seçmenlerde umut ve bağlılık yaratarak desteği ayakta tuttu. Öztürk’ün bulguları, otoriter rejimlerde kalkınmacı propagandanın yalnızca algıyı yöneterek, ekonomik gerçekler karşısında bile etkili olabildiğini kanıtlıyor.

Yazarlarımız

  • Lale Akarun, biyometrik doğrulama sistemlerini anlatıyor. E-imzada kullanılan yöntemlerin neden yetersiz olduğunu ve biyometrik özelliklerin güvenli kimlik doğrulamasındaki önemini açıklıyor.
  • Ali Akurgal, “Düşünemeyenler” başlıklı yazısında yapay zekânın giderek artan hâkimiyetini sorguluyor. Ona göre yapay zekâ, düşünebilen insanların değil, düşünemeyenlerin hizmetinde.
  • Tanol Türkoğlu, “Yeni Güçlü–Zayıf İkilemi” yazısında tekno-oligarkların, insanı bütünüyle güçsüzleştirecek yeni bir paradigma inşa etme çabalarını ele alıyor.
  • Doğan Kuban, “21. Yüzyıl Cehaleti” başlıklı yazısıyla bilim ve teknoloji alanındaki geriliklerin yeni bir sömürgecilik dalgasına yol açabileceği uyarısını yapıyor.

Bilim & Teknoloji

  • Bilim Kurgu Gerçek Oldu: Hamile Robot – Yapay rahim teknolojisinin etik ve bilimsel tartışmaları nasıl alevlendirdiğini inceliyoruz.

Kuantum Fiziği: Bu konuda iki güzel yazı bulacaksınız. Biri

    • “Gerçekliğin Ötesi: Kuantum Fiziğinin Sanatsal Yansımaları” – İstanbul Kültür Üniversitesi’nden Dr. Emin Sansarcı ve Prof. Mehmet Özer, kuantum fiziğinin sanatla buluşmasını aktarıyor.
    • İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Aydın Özbek, kuantum fiziği bağlamında özgür irade sorununu tartışıyor.

Doğa & Kültür

  • Meraklı Çocuk köşesinde Mercan Bursalı, rüyaların siyah-beyaz mı yoksa renkli mi görüldüğünü anlatıyor.
  • Hayvanlar Dünyası bölümünde leyleklerin göç yollarını nasıl öğrendiklerini ve yaşlandıkça nasıl değiştirdiklerini ele alıyoruz.
  • Troya’nın Çöküşü: Tübingen Üniversitesi’nden Stephan Blum, Erken Tunç Çağı Troya’sının ihtişamlı yükselişinin ardından gelen ekolojik çöküşü inceliyor.

Bilim & Beslenme

  • Vegan Peynir: Kazein proteininin ilk kez bakterilerde üretilmesi, hayvansal ürünlere ihtiyaç duymadan daha lezzetli ve sürdürülebilir peynirlerin yolunu açıyor.

Dizi & Araştırma

  • Dizimizin yeni bölümünde “Her Şeyin Teorisine Giden Yol: Geometri mi?” başlıklı yazıyla fiziğin en soyut sorularında geometrinin rolünü tartışıyoruz.
  • Araştırma Gündemi bölümünde Nilgün Özbaşaran Dede, gen tedavisinden bitkilerin iletişimine kadar en güncel bilimsel gelişmeleri aktarıyor.

Her sayıda olduğu gibi, bu sayıda da bilimin ışığını toplumsal meselelerle birleştiriyoruz. Demokrasi, teknoloji, doğa ve kültürün kesişiminde, hem eleştirel düşünceyi hem de umudu savunuyoruz.

Bize destek olun… 8 yıla yakın kesintisiz bir şekilde, Covid zamanında bile HBT’yi çıkartmaya çalıştık. Ve Türkiye’nin en ağır ekonomik koşullarının yaşandığı içinde yaşadığımız bu yıllarda, haftalık ve aylık dergiler kepenk indirmek zorunda kalırken de, böyle bir dergiyi ülke yurttaşlarına iletmenin tarihsel önemi ve sorumluluğu her zaman duyumsadık.

Ülkenin bilim okur yazarlığına şiddetle ihtiyacı var. Bu bakımdan bize her türlü desteğinizi önemsiyoruz. HBT Dijitale abone olmanız dahil…

Bilimle kalın, özgür kalın.

Sevgilerimizle…

Özlem Yüzak