Sosyal devlet yok. Yoksulluğu yöneten iktidar var!

Editör ne diyor?

Türkiye'nin ulusal gelirden toplam sosyal koruma harcamalarına ayırdığı kaynak AB ortalamasının %10’u kadar. Yoksullara yönelik sosyal yardım ve hizmetlerin GSYH içerisindeki payı da AB ortalamasının altında. Sosyal yardımlar yoksulluğu telafi etmede yetersiz kalırken, sürekli bir muhtaç/bağımlı kitlesi de yaratıyor. Diğer taraftan sosyal yardımlar ile eşzamanlı bir istihdam politikası ve bölüşüme duyarlı iktisat politikaları oluşturulmuyor.  Ve yoksulluğun yönetilmesine dayalı bir stratejide ısrar ediliyor. Bayram Ali Eşiyok hazırladı. Seçim gündemi içindeyken önemi dolayısıyla kapağa taşıdık.

Geçtiğimiz hafta başı Altılı Masa, Ortak Politikalar Mutabakat Metnini açıkladılar. Tanol Türkoğlu yazısında metnin dijital dönüşüm başlığından seçtiği önemli noktaları paylaştı. Doğan Kuban ‘Çağdaşlık Kapısı Tektir’ başlıklı eski yazısında "Çağdaş uygarlığın vardığı en üst düzeyde bir Türk toplumu yaratırsak ulaşabileceğimiz tek bir gelecek var!" diyor.

Sohbet robotu ChatGPT tüm dünyada yeri göğü birbirine kattı: Üniversite öğretim üyeleri sınav sorularını ona hazırlattı, öğrenciler ödevlerini ona yaptırdı; firmalar çalışanlarımızın yarısını işten çıkarıp onların yaptığı işi yapay zekaya yaptırsak hevesine kapıldı. Bazı okullar yapay zeka kullanımını yasakladı; bazıları da acaba tüm eğitimimizi buna göre değiştirsek mi diye düşünmeye başladı. Lale Akarun’un bir savı var: “İnsanlar yapay zekadan daha zeki olmayı öğrenmek zorunda” diyor ve eğitimde yapay zekayı nasıl kullanmamız gerektiğini anlatıyor.


Ali Akurgal belki hatırlarsınız milli ve yerli araç üretimi için oluşturulan TOGG ilk kurulduğunda onlara önerdiği tekerlek ile ilgili hatta ulusal patentini de aldığı buluşunu kapağa taşımıştık. TOGG tabii hiç oralı olmadı ama dünyaca ünlü Fransız tekerlek devi Michelin hemen üzerine atlamış. Öyküyü Akurgal’ın ağzından dinleyelim.

Çığır açan’ bilim neden geriliyor?

Yeni bir çalışma, bilim ve teknoloji alanlarında yayımlanan araştırmaların sayısında son birkaç on yıldır hızlı bir yükselişe tanık olunduğunu, ancak var olan dinamikleri değiştiren ‘yıkıcılık ve çığır açıcılık’ bağlamında ciddi bir düşüş olduğunu gösteriyor. Peki bunu nedenleri nedir? Rita Urgan derledi.

İTÜ’nün efsane hocası Prof. Dr. Yusuf Yağcı’yı zamansız yitirdik. Yol açıcı makalelere imza attı. Evrensel bilimin temel kuralını çok açık bir şekilde görmüştü: Bilimsel işbirliği. Ve bunu yıllarca başarı ile sürdürdü. Yusuf gençler için önemli bir rol modeli idi. Çoğunluğunun sadece seyirci olduğu bir bilim camiasında Yusuf oyuncu idi. Yakın arkadaşı Prof. Dr. Burak Erman onu anlattı.

Mutluluğun anahtarı nedir sizce?

Harvard Üniversitesi’nden psikiyatrist ve psikoanalist Prof. Dr. Robert Waldinger’in başında bulunduğu, 80 yıldan uzun süren ve yüzlerce kişinin izlendiği bir çalışmada, anlamlı ve mutlu bir yaşama nelerin yol açtığı araştırıldı. Waldinger, mutluluğun kaynağının güvenilir ve samimi insan ilişkilerinde yattığını söylüyor. Araştırma önemli. Bizler sosyal hayvanlar olarak evrildik. Tür olarak evrim geçirirken daha sosyal olan insanların hayatta kalma ve üreme şansı daha yüksekti ve buna bağlı olarak genlerini sürdürmeyi başardılar… Araştırmalara göre kişisel mutluluk düzeyimizin %50’si genetiğimiz tarafından belirleniyor. Yaklaşık %10’u  yaşam koşullarına bağlıdır. Mutluluğun geride kalan %40’ı ise değişebilir. Bu da, %40’ının bizim kontrolümüzde olduğu anlamına geliyor. Konu ilginç; Reyhan Oksay hazırladı.

Tabii bir de işin farklı bir yönü var. Birçok koşulda mutluluğu yakalamak hiç de kolay değil. Grafik Bilgi’de çalışmasına rağmen aşırı yoksul olanları göreceksiniz. Yoksulluk genellikle işsizlikle ilişkilendirilse de çalışıp para kazanmasına rağmen aşırı yoksul olan milyonlarca insan var. Peki onlar kim, nerelerde yaşıyorlar?

Kapitalizmin saldırganlığını dizginleyebilir miyiz?

Kapitalizmin sonunu, doğanın mı getirmesini bekleyeceğiz? Bu çok tehlikeli bir bekleyiş olmaz mı? Çünkü doğa kapitalizmi öldürmeden, kapitalizm doğayı öldürebilir. O halde en doğru yol, kapitalizm doğayı öldürmeden (çünkü bugünkü durum o noktaya doğru büyük bir hızla gidildiğini gösteriyor) toplumsal güçlerin kapitalizmin sonunu getirmesidir. Peki, bu nasıl olacak? Osman Bahadır üç şartlı bir hedef koyuyor önümüze.

Bu arada gezegen için ümit verici yenilikler de olmuyor değil. Batuhan Sarıcan bunlardan üçünü özetledi. Biri; fotosentezle çalışan canlı bir “Biyo-Güneş Pili” geliştirilmesi. İkincisi, enerji maliyetlerini düşürecek yeni pil teknolojisi. Üçüncüsü ile CO2’yi azaltmak için çözüm: Okyanus gübreleme.

Bilim tarihinde bu hafta tekstil dünyasını ve pamuk işçilerini “kurtaran” bir kimyagerin öyküsünü okuyacaksınız. Ruth Benerito

Güne zinde başlamak elinizde.

Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nden bilim insanları üç anahtar unsura odaklanarak güne yenilenmiş ve zinde başlayabileceğinizi ileri sürüyor. Dergimizde...

Sağlıklı bitki bazlı beslenme erkeklerde kolon kanseri riskini düşürebilir... Yüksek tuz, düşük potasyum alımı bilişsel gerileme riskini artırıyor... Bilim ve Beslenme sayfasında. Murat Altaş hazırladı.

Peki çevre dostu beslenmeye geçmeye ne dersiniz? Kültür Üniversitesi’nden Pelin Baltacı’nın yazısı önemli.

Rüyalar Diyarının Yeni Kahramanı

Dopamin dalgalanması insanlarda REM uykusu döngüsünde araştırılabilir mi? Bu dalgalanma düzenlenirse rüyaları da düzenleyebilir miyiz? Örneğin dopamin dalgalanmasının boyunu veya enini değiştirebilirsek rüyaları da değiştirebilir miyiz? Bahçeşehir Üniversitesi’nden Doç. Dr. Zülfiye Gül’ün yazısı.

Meraklının Köşesi’nde Evrim geriye gider mi, sorusunun yanıtını bulacaksınız. Meraklı Çocuk da ışık hızından 2 kat hızlı gidersek ne olur sorusunu yöneltmiş. Mercan Bursalı hazırladı.

Yepyeni ve çok ilginizi çekecek yeni bir köşe dizisine başladık. Konu bilginin sınırları ve ötesi. Önemli çünkü bilim ve mantık, içinde yaşadığımız dünya ile ilgili güvenilir bilgilere ulaşmamızı sağlar... Rita Urgan hazırladı.

Maymunların işaret dilini anlıyoruz. Peki bu ne anlama geliyor? Yosunlar da dallanıyor ama ağaçlardan farklı. Neden? İklim değişimi karıncaları neden agresifleştirdi? Ve diğerleri... Nilgün Özbaşaran Dede’nin hazırladığı Araştırma Gündemi’nde.

***

Bir haftayı daha geride bıraktık. HBT’yi geniş bir okur kitlesine ulaştırabildiğimiz ölçüde, bilimsel düşünen ve aydınlanmış bir toplumun oluşmasına katkıda bulunacağız.. Burada hepimize görev düşüyor. HBT TV yayınını da bu amaçla devreye soktuk. Küçükten başladık, giderek daha iyi, daha kapsamlı olacak.

Bizimle kalın, bilimde ve sevgiyle kalın…