Darbelerden çıkış yolu bilim ve demokraside…

Editör ne diyor?

Devletin en önemli kurumlarında yeminli inançlı gizli örgütler at oynatıp, dahası darbe yaparak iktidarı ele geçirmeye odaklı faaliyette bulunuyorlarsa, sonunda bu amaçlarını gerçekleştirmek için ülkeyi ateşe verirler. Yaşadığımız şu felakete bakın! Zerre kadar düzgün işlemeyen bir devlet yapısı... Yüzbinlerin girdiği sınavları mutlak olarak kazanacağı belli örgüt elemanları... Liyakat sisteminin çalışmadığı, yani belirlenen kurallara göre layık olanın seçilemediği bir çürümüş yapı... Ordusu öyle, adalet-yargı sistemi öyle, emniyet mekanizması öyle... Üstelik bütün bunlar yazılıyor çiziliyor ve biliniyor olmasına rağmen.

Bilimden akıldan uzaklaşma!

Bilimden, akıldan, liyakat sisteminden uzaklaşan bir devlet ve ülkenin günümüzde alabileceği mesafe fazla değildir. Kaynaklarını doğru yerlere harcayamaz. Günümüz dünyasında ülkelerin en büyük zenginliği olan insan kaynaklarını gereği gibi yetiştiremezse.. Onları çağın hatta çağın ötesine bakan bilgiyle donatamazsa... Rekabetin en şiddetiyle sürdüğü, bilimsel üretimi ve ileri teknolojilere dayalı bir ekonomik yapıyı hedeflemezse... ayakta kalması zordur.


Bunlar ancak çağdaş bir eğitim sistemi ve devletlerin ve siyasi partilerin önlerine koyacağı gelecek hedefleriyle gerçekleşir.

Ülkemiz ise böyle hedeflerden yoksundur.

Mesela: ileri teknolojide sıfıra yakınız, neden?

Mesela bu sayımızda Bayram Ali Eşiyok’un ileri teknolojilerin sadece bazı alanlarında Türkiye’nin son 14 yıl içinde ne mesafe aldığını araştıran yazısı, yukarıda yazdıklarımızın doğruluğu ortaya koyuyor.

Yüksek teknoloji alanları olarak bilinen havacılık ve uzay; bilgisayar, elektronik, optik ile ilaç sektörlerinde, dünya ihracat pazarında payımıza bakalım: Havacılık ve uzayda: 0,50’den 0,22’ye gerilemiş. Bilgisayar - elektronikte: 0,09’dan 0,22’ye yükselebilmiş. İlaç sanayiinde 0,14’ten 0,16’ya gelebilmiş.

Yani sıfırlar sıfırlar... Türkiye ekonomisinin neden debelendiğini anlamak için, bundan daha iyi bir gösterge bulamazsınız.

İnsanımızı bu alanlara yönelten, yetiştiren, eğiten bir politikamız yok.

Uygun bir toplumsal, hukuksal, eğitimsel ve üniversal zemin yaratamamışız. Kapak konumuz korku toplumu, bunu iyi ifade ediyor. Kamplaşmış, kaynaşamamış, gelecek ortak yürüyemeyen bir toplum yapısını aşamadığımız sürece, içten içe kaynayan ve birbirini yiyen bir toplum olarak, tüm iç ve dış risklere açık olacağız.

Mesela bu sayımızın önemli konularından birini oluşturan, beynin yeni haritasının çizilmesi çalışmalarına katkımız ne?

Tıp bilimlerinde araştırma makaleleri ve sıralama

Yine bugünkü sayımızda yer alan müthiş bir Kore örneğinden niye bir türlü öğrenemiyoruz? 1960’larda aynı düzeyde iken, Kore nasıl oluyor da bizi katlayarak uçuyor ve ülkemiz piyasası Kore mallarından geçilmiyor... Namık Aras, oradaki sistemi anlatıyor.

Erdal Musoğlu, dünyada yenilenebilir teknolojilerin gelişiminde ve enerji üretiminde rekor yıl diye yazarken, biz bu alanda mesafe mi kat ettik?

Siz bugünkü sorunlarımıza yine neşter atan Doğan Kuban’ın yazısını yine gözden kaçırmayın.

Mustafa Çetiner, Akademinin bilimsel yayın konusundaki derin sorunlarını, 6. yazısıyla gündeme getirmeyi sürdürürken, Mümin Yıldırım, tıp bilimciler arasında araştırma makaleleri üzerine sayısal bir araştırmasını, Türkiye'de webometrics veri tabanına göre tıp fakülteleri öğretim üyelerinin alanlara göre sıralamasını sunuyor bizlere... Cerrahi bilimler, dahili bilimler ve temel bilimler olarak.

Bu sayımızda dahili bilimlerin bir kısmını yayımlıyoruz. Devamı haftaya...

Konularımız, diğer yazarlarımız, köşelerimizle zengin bir HBT hazırlama gayreti içinde olduk. Hep daha iyisi için... katkılarınız, destekleriniz ve yardımlarınızla... HBT’nin yaygınlaşmasını ve çok okunurluğunu sağlayarak sizin de bu yemekte tuzunuzun olmasını tabii ki arzuluyoruz.

Sevgilerimizle, haftaya Cuma yeniden birlikte olmak dileğiyle.