Zaman, Takvim, Saatler (Yaz saati, Kış saati, Standart saat, Arabesk saat)

Gezegenimiz Öne Çıkanlar Toplum
Zaman, Takvim, Saatler (Yaz saati, Kış saati, Standart saat, Arabesk saat)

Mehmet Emin Özel ([email protected])

Ülkemizde halen sürmekte olan “yaz saati-kış saati” (aslında, kışın da sürdürülen yaz saati!) uygulamasını ve ilgili tartışmaları da göz önüne alarak, zamanın tanımı ve ölçümü ile aydınlık (gün ışığından yararlanmayı olanaklı kılan) saatlerin yıl içerisinde nasıl değiştiğini gösteren bilimsel temeli tekrarlamanın vakitli olduğu düşüncesindeyim. Böylelikle, gereksiz bir inatlaşmaya dönme eğilimi gösteren sürtüşmelerin de önüne geçmiş olunabilir.

Zamanın tanımları


Pratikte zaman, dünyanın kendi ekseni etrafında dönüş süresi olan 1 gün = 24 saat olduğu temelinde tanımlanır. Ancak, çoğu kez günün başlangıcı ile ilgili olmak üzere, farklı tanımlar vermek olasıdır. Bulunduğumuz noktada, gökyüzünde güneşin en yüksekte olduğu öğle saatinden ertesi günkü aynı duruma kadar geçen süreyi ölçüyorsak, buna görünür güneş zamanı (kısaca Görünür Zaman, GZ) deriz. Bu anda, saat yerel saatle 12:00’dir ve biz bu anda “Güneş tam meridyenden (bulunduğumuz noktadan ve kutuplardan geçen büyük daireden) geçiyor” deriz. Bu anda, çevredeki cisimlerin gölgeler en kısa olacaktır. GZ ölçümlerini veren güneş saatleri, (daha seyrek olmakla birlikte, su saatleri, ölçekli bölümleri olan mum saatleri…)  1 günün daha küçük bölümlerini tanımlamamak için, uzunca yüzyıllar, dünyanın her tarafında kullanılmıştır.

İslam’da (bu arada Osmanlı’da) ise, GZ daha çok, akşam namazı temel alınarak ve gün batımında saat 12:00 olarak başlatılarak kullanılmıştır. Bu ise, daha sonra ele alacağımız “alaturka” (Türk-usulü) saat kavramının kökenidir.

Zaman denklemi

Aslında gün uzunluğunun (dünyanın kendi çevresinde dönme süresinin)  yıl boyunca değişim gösterdiği, sadece, yıl boyunca alınacak ortalamasının 24 saat olduğu bilinmektedir. Her günün uzunluğunun aynı olmaması, yıl boyunca tüm günlerin 24 saat sayılacağı ortalama güneş günü (Ortalama Zaman, OZ) tanımının da kaynağıdır(2). OZ ölçümünde yıl boyunca tüm günler 24 saat kabul edilir ve başlangıcı, her gün yeniden belirlenmez. Sürekli kullanım sırasında, yıl içindeki + ve – yönlerdeki farklar zaten birbirini telafi etmektedir. Böylece her gün saatleri yeniden ayarlama gereği ortadan kalkmaktadır. Bu ise, güvenilir bir uluslararası saat/zaman ölçümünün önünü açmış, değişmeyen bir akış hızına bağlı bu süreyi duyarlı olarak verebilen mekanik saatler giderek yaygınlaşmıştır.

GZ ve OZ süreleri arasındaki farkın yıl içindeki değişimine “Zaman Denklemi” denir ve bunun en iyi gösterimi, ΔT=GZ-OZ farkını yıl boyunca gösteren grafiktir (Şekil 1). Grafikten, bu farkın, bir yıl süreli bir salınım gösterdiği ve GZ’nin ortalama gün olan 24 saatten olan zaman farkının,  15 Ocak civarında -15 dakika (dk), 10 Nisan civarı +10 dk, 8 Temmuz civarında -6 dk ve 10 Kasım civarında +17 dk olduğu görülecektir.

Şekil 1: Zaman Denklemi ile gösterilen farkların 1 yıl içindeki değişim grafiği. 0^m çizgisinin üstü bölge “görünür zaman”ın ortalama güneş zamanından ilerde olduğu, altı bölgeler ise görünür zamanın ortalama güneş zamanından geride olduğu günlerdir. Yatay eksende 1 Ocak’tan 31 Aralık’a yılın günlerini gösterirken, düşey eksende zaman denklemi ΔT=GZ-OZ değerleri verilmektedir.

OZ’nın Güneş’in hareketi ile tam bir uyum içinde olmaması bir eksiklik gibi görünse de, zamanın, GZ yerine OZ temelinde ölçümünün daha pratik bir ölçü olduğu kolayca görülecektir. Tek-düze akan mekanik saatlerin yapımı çok daha kolaydır. Bir defa ayarlandıktan donra, OZ saati, bize her zaman ortalama güneş günü zamanını doğru olarak verecektir. GZ amaçlı (sadece bir çubuk ve bunun ayarlanmış kadranı şeklindeki) bir güneş saatinin yapımı oldukça basit olmakla birlikte (Şekil 2) taşınabilirlik açısından pratik sayılmazlar ve bunların bulutlu havalarda veya gece vakitlerinde kullanımları tümüyle olanak dışıdır. Bu nedenle, zaman içinde, Pazar ekonomisinin gelişmesi ve yaygınlaşması nedeniyle, tüm dünyada OZ saati kullanımı yaygınlaşmış, GZ kullanımı yerine, yıl içinde her gün için zaman denklemini veren tablo veya grafik gösterimlerden yararlanma yoluna gidilmiştir.

 

Şekil 2: Görünür Zamanı (GZ) takipte kullanılabilecek bir Güneş Saati, dik üçgen şeklindeki İşaret Çubuğu (Gnomon) ve bulunulan bölge için hesaplanmış Ayar Grafiği birlikteliğinde bu resimde verilmiştir. Çubuk gölgesinin ucu, yerel görünen zamanı gösterir. Buradaki güneş saati, Çanakkale kenti için Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Astrofizik Araştırma Merkezi araştırıcılarınca hesaplanarak, seramik bir zemin üzerine işlenmiş ve “Truva” filminde kullanılan efsanevi Tahta At’ın da bulunduğu İskele Meydanı’na monte edilmiştir.

 

 

Sanayi Devrimi ve Dünya Zaman Standardı’nın tanımı

Sanayi Devrimi öncesinde, ortalama güneş saati (OZ) temelli zaman ölçümleri, ortalama yolculuk sürelerini genellikle uzun (günler mertebesinde) olması nedeni ile çoğu gereksinimleri karşılıyordu. Ancak, demiryolu yolculuklarının yaygınlaşması, farklı şehirlerinin her birinin ayrı ayrı OZ saatlerine sahip olması nedeni ile sorunlar  (mesela tarife çakışmalarından doğan tren kazaları, Şekil 3) giderek artmaya başladı. Trenler için ilan edilen varış ve kalkış zamanları, her tren şirketinin kendi OZ tarifelerinin ortaya çıkması nedeni ile kullanımda olan zaman ölçümünde yeni bir standardın tanımlanması gereği ortaya çıktı.

 

Şekil 3: ABD’de saatlerin standartlaşmaması nedeni ile 1880’ler öncesinde sık sık olan tren kazalarından biri.

 

İlk kez 1883’te ABD demiryolu şirketleri bu ülkeyi 4 zaman bölgesine ayırarak, her bir bölgedeki tüm yerleşimler için aynı OZ değerlerini kullanacaklarını ilan ettiler. Dünya Standart Zamanı (UT) tanımlamasına giden yolda en önemli adım bu girişim olmuştur. Böylece dünya, yaklaşık 15° (derece) aralıklı boylam bölgeleri boyunca 24 (360/15=24) saat bölgesine ayrıldı (Şekil 4). (Tarihsel nedenlerle) İngiltere’de Londra yakınlarındaki Greenwich Gözlemevi’nden geçen boylam 0 derece kabul edildi. Bu boylamın 7,5° (derece) doğusu ve 7,5° batısından oluşan 15°lik tüm bölgede Greenwich Ortalama Zamanı (Greenwich Mean Time, GMT veya aynı anlama gelmek üzere, kısaca Universal Time, UT) bölgesi olarak kabul edildi. Bu başlangıç bölgesinde saat gece yarısı 00:00 olduğunda, doğuya doğru 15° ilerlendiğinde, bunun çevresindeki +/- 7,5 derecelik bölgeye düşen tüm yerleşimlerde aynı ve saatlerin +1 saat ilerde olması, batıya doğru her 15 derecelik bölgede de 1 saat geride olması öngörüldü. Bu saat dilimleri ülke sınırları bakımından ve sosyal, ekonomik nedenlerle, her zaman 15 derecelik boylam bölgeleri adımlarıyla uyuşmadığından, her ülke kendileri için, kendilerine en iyi uyan dilimi (veya dilimleri) tanımlayarak kendi Ülke veya Bölge Standart Zamanı (SZ) değerlerini kabul ettiler. Böylelikle, ülke sınırları ile ilan edilen 15’er derecelik boylam hatlarının karışımından oluşan bir Dünya Saat Dilimleri haritası doğmuş oldu. Halen yaygın olarak kullanılmakta olan harita Şekil 4’te verilmektedir.

Şekil 4: Tüm dünyayı kapsayan saat dilimleri (2) haritasında, farklı dilimler farklı renklerde boyanarak, ülke sınırları ile ilgili uyum ve farklılıklar vurgulanmaktadır. Bazı ülkelerin tam sat yerine yarım saatlik kaymalar kullandığı görülmektedir. Türkiye’nin 2016-2017 kışına kadar kullandığı UT +2 saat dilimi turuncu ile gösterilmiştir. Bundan sonra ülkemizde tekrar bir yaz saati uygulaması yapılamayacağından (kışın bile yaz saati kullandığımıza göre!), bundan böyle yaz-kış bu yeni saati kullanmak zorunda olacağımızı öngörebiliriz.

Türkiye’nin durumu: Alaturka zaman, Arabesk saat dilimi

Bu arada, Osmanlı’da (ve diğer İslam ülkelerinde), namaz vakitleri Güneş’in yereldeki durumuna göre hesaplandığından(4), Ortalama Zaman (OZ) yerine Güneş Zamanı veya yeni tanımlamamızla, Görünür Zaman (GZ) çok daha yaygın olarak kullanılıyordu. Ancak, yukarda değinildiği üzere, günün başlangıcı, öğle vakti yerine, akşam namazını temel alan bir şekilde, her gün gün batımında saatler 12:00 olarak ayarlanıyor ve gün süresince zaman bundan sonra ilerletiliyordu. Alaturka (Türk-usulü) saat kavramının kökeni, Osmanlı’da kullanılan GZ temelli ve her gün için, bulunulan koordinatlara göre  (kentten kente) değişen şekilde, her gün batımında her yerleşimin kendi gün batımına göre, 12.00’da başlatılan zamandır. Bu, aynı zamanda Ezani Saat olarak da bilinir. Ülkemizde, yerel saat yerine, her günün aynı uzunlukta (tam 24 saat) olduğu “ortalama güneş günü” zamanı (OZ) kullanımına geçiş, 1926 yılında gerçekleştirilen  “uluslararası ağırlık, uzunluk ve zaman ölçü ve birimlerinin kullanılacağına dair” yasanın TBMM tarafından kabulü ile olmuştur. Türkiye’nin Dünya geometrisi içinde uyduğu saat dilimi (UT+2) bu dönen dünya gösteriminde (Şekil 5) çok güzel temsil edilmektedir. Greenwhich’te saat 12:00 iken İzmit yakınlarından geçen saat diliminde (ve tür Türkiye’de) saatler 14:00’ü gösterecektir.

Şekil 5: Uzayda, batıdan doğuya doğru dönmekte olan bu temsili dünya gösteriminde saat dilimlerinin yerleştirilmesi. Gün-değişim çizgisi, -180 derece boylamında, karalardan geçmeyecek şekilde tanımlanmaktadır.

Avrupalı saat üreticilerinin, Osmanlı pazarı için ürettikleri, çift kadranlı (birisi alafranga -Batı usulü OZ saatlerini- diğeri Alaturka -GZ yerel zamanını- ölçen saatleri hatırlayanlarımız vardır. Şu var ki, alaturka saat kadranının, bulunulan şehirde, her gün, gün batımında saat 12:00’yi gösterecek şekilde tekrar ayarlanması gereği vardı. O tarihe kadar, Osmanlı’da, alaturka saat ve Hicri Takvim(3) temel zaman ölçüsüydü. Osmanlı’nın Avrupa ülkeleri ile gittikçe artan ticari ve siyasi ilişkileri nedeni ile Tanzimat’tan beri gayrı-resmi ve 1916’da resmiyet kazanarak paralel şekilde kullanıma giren 2 farklı Miladi Takvim (Gregoryen ve Rumi Takvimler) de yaygın olarak kullanımdaydı(5).

Yaz saati uygulamasının gerekçesi ve tarihçesi

Yaz aylarında Güneş’in daha erken doğup geç batmasından, yani Güneşin aydınlığından daha fazla süreyle yararlanabilme ve enerji tüketiminde tasarruf yapabilme amacı ile (özellikle petrol fiyatlarının hızla attığı 1970’li yıllar sonrasında ortaya çıkan enerji kullanımında tasarruf edebilmeyi hedefleyen) kimi ülkeler, kendi bölgesel dünya standart zamanı dilimlerini 1 saat ileri alarak, elektrik ve enerji kullanımında %10’lar mertebesinde tasarruf sağlama yoluna gitmeye başladılar. Böylece, Nisan-Ekim ayları arasında, saatler,  kabul edilenden  +1 saat ileri alınarak, erken doğan güneşin ışığından yararlanma uygulamalarını başlattılar.

Türkiye’de de bu uygulama 1980’ler sonrasında sistematik olarak yaygınlaştı ve her yıl aynı şekilde (yaz aylarında UT+2’den UT+3’e geçilerek) uygulanmaya başladı. Böylece ülkemizde saatler, sadece yaz ayları döneminde, 1 saat ileri alındı (6). Bu anlamda, yaz aylarında, tüm ülkemizde B=45 DD koşulları geçerli sayıldı ve en yakın il merkezlerimiz olarak Iğdır ve Ağrı’nın coğrafi (yerel) koşullarına uygun saate göre hareket etmeyi ve tan vakti aydınlığından yararlanmayı gerçekleştirmiş oluyorduk. Kış aylarında ise tan aydınlığı, Güneş halen Güney Yarıküre üzerinde olduğundan, yararlanılabilecek derecede ışık ve ısı içermez ve zaten B=45 derecenin de doğusunda olan ülkeler için bir yarar ve anlam ifade edebilir. Dolayısı ile tan aydınlanması veya ısıtmasından yararlanmak olası değildir. Kış aylarının karanlık ve soğuğunun asıl nedeni de zaten Güneş’in Güney Yarıküre üzerinde olmasıdır.

Yeni bir saat dilimine geçmemizin gerekçesi ne olabilir?

Bu nedenle, 2016-17 kış aylarına kadar, Türkiye’nin saat dilimi (yaz ayları dışında) UT+2 (Londra ve Batı Avrupa saatinden 2 saat ilerde) olarak belirlene gelmiştir. Daha sonra gelen UT+3 saat dilimi ise B=45°D boylamı temelinde düzenlenmiştir. Bu boylama en yakın il merkezimiz B=44 derece olan Iğdır’dır (aslında 45°D boylamı Türkiye sınırları ötesinde, Erivan (Ermenistan) ve Rezaiye (İran) yakınlarından, bir anlamda tümüyle ülkemiz sınırları dışından geçmektedir (Şekil 6). UT+3 saat diliminin seçilmesi ile başlanan “zoraki kış saati” uygulaması ile aslında kendi ülkemizden geçmeyen, ancak onun batıya olan 7,5 derece uzanımı ile Fatsa-Gaziantep hattının doğusunda kalan illerimizin bir kısmını kapsayan bir saat dilimizi seçmiş olmaktayız. Görünen o ki bu dilim Türkiye’nin sürekli saat dilimi olarak kalacaktır.

Şekil 6: Türkiye’nin geleneksel (UT+2) saat dilimi ile yeni saat dilimi olarak dikte edilmeye çalışılan yeni (UT+3) saat dilimlerinin geçtiği ülke ve coğrafyaların yakın plan gösterimi. 2016 Ekim ayına kadar ülkemizin dâhil olduğu saat dilimi bölgesi, ortaya yakın açık renkli banttır. Bunun temel boylamı açık renk bölge içinde bir çizgi ile gösterilmektedir. Yeni saat dilimimiz (UT+3) ise, bu dilimin UT+2’nin sağından çizilen boylamdır ve Türkiye yerine, Rusya (Moskova bölgesi), Ermenistan, Irak, Suudi Arabistan, Habeşistan ve Madagaskar gibi ülkeler için en uygun saat dilimidir.

Özetle, halen, nüfusumuzun %80’i, halen sürmekte olan gece koşulları nedeni ile Iğdır veya Erivan çevresinde imişiz gibi, tan yeri ağarmasına saatler varken,  gereksiz aydınlatma ve ısınma masraflarına girmek zorunda bırakılmaktadır. Bunun doğru dürüst ve inandırıcı bir açıklaması ise şimdiye kadar yapılmamıştır.


“Zoraki Kış Saati” uygulamanın ekonomik bedeli

Basında çıkan haberlere (İstanbul Elektrik Mühendisleri Odası'nın hesaplarına) göre, sadece İstanbul ilinde, İzmit yerine Iğdır-Erivan yakınlarında geçen saat dilimi kullanarak, gerekmediği halde sarf ettiğimiz elektrik enerjisi artışı, bir önceki yılın aynı ayına göre %16 civarındadır. Bu artışı, bölgesinin gerektirdiği saat diliminde olmayan ~60 milyondan fazla nüfusumuza teşmil edersek çok büyük ve gereksiz bir israf içinde olduğumuz dışında başka bir sonuca ulaşmak ne yazık ki olası değildir. Enerji Bakanlığımız yetkililerinin, yaptıkları açıklamalarda anlaşılmaz nedenler sıralanmakta, ne yazık ki, elektrik dağıtım şirketlerine halkımızca fazladan ödenecek (aylık 100 milyon $, kış ayları içindeki -Kasım-Nisan-  toplamında 400-500 milyon $ mertebesindeki fazla ödemeye(7) hiç girmedikleri görülmektedir. Ayrıca, moda deyimle, aynı yetkililerimizin, “subliminal” şekilde, Suudi Arabistan (Mekke, Medine) ile aynı boylamı kullanmanın getireceği “sevap” ve diğer Arap ve Afrika ülkeleri arasında kazanılacak prestiji düşündükleri ve bu uzaklaşmayı Türkiye’nin Batı’dan (AB’den ve belki NATO’dan) uzaklaştırılması projesine kendilerince “anlamlı” (epey de kârlı) bir yatırım olarak baktıkları hissedilmekte, anlaşılmaktadır.

Coğrafyanın kader olduğu ve onlardan, yaşamlarımızı iyileştirmek adına yararlanmamız gerektiği gerçeği bir yana, halkımızın hakkı olan kolaylıkları ve nimetleri kullandırtmamak, onu yıldırarak her şeye razı etmek gibi bambaşka bir sevgisizlik, bilinç(siz)lik, duyarsızlık ve hor-görü düzeyi gerektirmektedir.

Sonuç

Yaz saati uygulamasının kış aylarında da uygulanarak sürekli duruma getirilmesi ile ülkemiz coğrafyasının büyük bölümünün gerektirdiği doğal koşullar yerine, nüfusumuzun göreli olarak epey küçük bir bölümünün yaşadığı en doğu bölgemize kısmen uygun ancak sınırlarımız dışından geçen, hatta, Ermenistan ve Azerbaycan’ın ortalama koşullarına en uygun bir uygulamaya geçilmiş olmaktadır(8). Böylelikle, Enerji Bakanlığımızca, artık tüm ülkemiz için, B=30°+/- 7,5° (İzmit merkezli 15 derecelik alan) boylam değeri yerine B=45° +/- 7,5° (Erivan-Riyaziye civarı merkezli 15 derecelik alan) boylamı temel alınarak tüm ülkenin saati UT+3 kabul edilmiştir. Artık herkes, Türkiye dışındaki bir boylam temelinde, Ermenistan, Azerbaycan, Suudi Arabistan gibi ülke ve bu ülke kentlerinin yerel zamanı koşullarına göre, uyanma, okula ve işe gitme hazırlıkları için gereksiz yere 1 saat veya daha fazla erken kalkmakta, kara kışın karanlık ve soğuğu ile mücadele mesaisine başlamaktadır. Bu ise, sosyal medyada ve halk arasında, ya, "kimi bölgelerde paralarını yeteri etkinlikte toplayamayan veya istedikleri zamları alamayan elektrik dağıtım şirketlerine bir telafi kıyağı", ya da "hali hazır yönetimimize hâkim olan Araplar'a karşılıksız hayranlık ve aşırı sempati duyma/gösterme tutkusunun yeni bir tezahürü" olarak yorumlanmaktadır.

Karanlık ve soğukla mücadele için, özellikle İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük kentlerimizde, genellikle önemli bir yüzde oranı doğal gazdan üretilen, pahalı ve dolar temelinde ithale dayalı elektrik enerjisi dışında (evinde bir odun sobası yoksa) fazla seçeneği de yoktur. Böylece, elektrik dağıtım şirketlerine gereksiz yere ek kazançlar (kış ayları toplamında 400-500 milyon dolar eşiti) sağlanmaktadır(7). Pahalı şekilde dövizle satın aldığımız petrol ve doğal gazdan, gerekmediği halde fazladan elektrik tüketimine neden olan bu uygulama ile zor emeklerle kazandığımız dövizlerimizi, bir anlamda bu ürünleri satın aldığımız ülkelere hediye etmekteyiz. Bizler adına buna karar verenlerin gerçek niyetlerini ve çıkarlarını ise hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Ancak, Doğaya ters olarak, koşulları ters yönde zorlamanın bir bedeli olduğunu hep birlikte kısa süre içinde göreceğimiz kesindir. (Zaten buna benzer bir uygulama 1983-84 yıllarında yürütülmeye çalışılmış, ancak, yoğun tepkiler üzerine, 15 ay sonra kaldırılmıştır.) Çünkü bazı insanları ve kendinizi kandırsanız bile O’nu kandıramazsınız.

Kaynak ve açıklamalar

(1) Yeryüzünün kendi çevresinde dönüşünün sabit bir değer (mesela tam 24 saat) olmamasının nedeni, Dünya’nın Güneş etrafındaki yörüngesi üzerindeki hareket hızının sabit olmaması ve dönme ekseninin 23,5 derece eğik olmasıdır. Bu etkilerin toplamı her gün +/-25 saniye civarındadır(2). Ancak, bu etkilerin toplamlı olması, ΔT=GZ-OZ farkının, toplamlı olarak,  24 saatten 17 dakikaya kadar artmasına ve 15 dakikaya kadar azalmasına neden olmaktadır (Şekil 1’e bakınız).
(2)“The Cosmic Perspective”, J.Bennet et al., 3. Baskı, s.90-94, 2004.
(3)Bilindiği gibi, Hicri Takvim, Miladi 15 Temmuz 622 tarihinde Hz Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç (Hicret) tarihini başlangıç alacak şekilde Hicret’in 17. Yılında Hz Ömer zamanında resmi kullanıma girmiştir (9).
(4)“Towards a Unified World Islamic Calendar”, M.Ilyas ve Z.Ismail (Editörler), Univ.of Science Malaysia, 1992 (1413H).
(5)Bu takvimler, bugünkü uluslararası takvimin de temeli olan Julyen/Gregoryan -Vasati- Takvim ve Julyen/Ortodoks -Rumi- Takvim’dir. Bunlardan ilki, Papa III. Gregory tarafından 1582’de, İlkbahar Ilım Noktasının (21 Mart’taki bahar başlangıcının) Jul Sezar’ın 365 günlük Roma takvimini tanımladığı MÖ 46 yılından beri, 10 gün kadar geride kalışının 1582’de düzeltilmesi ile ortaya çıkmış ve yavaş yavaş tüm dünyada kabul edilmiştir. Rumi Takvim ise, bu ve diğer bazı düzeltmeler yapılmadan sürdürülen takvim olup, yılbaşının 1 Mart olması ile de Gregoryen takvimden farklıdır (9).
(6) Ülkemizde saatleri ileri alma uygulamaları sistematik olarak 1973’te başlamıştır (daha önceki yıllarda bazı sürekli olmayan uygulamalar da bulunmaktadır.) Bu tarihte yaz aylarında +1 saat olarak sürdürülen uygulama, 31 Temmuz 1983’de 2 saate çıkarılmış ve ülkemiz yaz aylarında UT+4 dilimine geçmiştir. Bu uygulama, yoğun itirazlar sonrası 1 Kasım 1984’te sona erdirilmiştir. Bu tarihten sonraki 32 yılda (2016 Ekimine dek), her yıl yaz aylarında UT+3 dilimine geçilmiş ve yaz sonunda (Eylul veya Ekim aylarında), tekrar UT+2 dilimine, yani İzmit’ten geçen 30 derece doğu boylamı saati uygulamasına dönülmüştür. İlk kez 2016 Kasım ayından başlayarak, UT+3 dilimi (45derece doğu boylamı) ülke saat dilimi olarak ilan edilmiş olmaktadır. 2017 yaz aylarında yeni bir ileri saat uygulaması yapılması ve UT+4 saatine geçilmesi durumunda saatlerimiz Iran’ın saatlerinden de ilerde hale gelecektir Çünkü İran UT+3,5 saat dilimini kullanmaktadır.
(7) Kaba bir israf hesabını şu şekilde yapabiliriz. Yıllık 10bin $’lık milli gelirimiz temelinde,  kişi başı ortalama aylık milli gelirimiz 830 $ alınabilir. Soğuk kış aylarındaki ısınma ve aydınlanma masraflarımızın, ortalamada, bunun %20’sinden daha azı olmayacağını düşünebiliriz. Bu durumda aylık ortalama ısınma ve aydınlanma masrafımız, kişi başı 160$ mertebesinde olacaktır. Bunun %16’sı mertebesinde (gereksiz) artış, kişi başı 26$ civarında olacaktır. Daha tutumlu bir hesapla bunu 20$ kabul edelim. Fazladan aydınlanma-ısınma masraflarımız, tüm nüfusumuzu değil onun 50 milyonluk bölümünü etkiliyor varsayalım. O zaman, aylık israf faturamızın 100 milyon $ mertebesinde olacağını, kış ayları boyunca (Aralık, Ocak, Şubat ve Mart) bunun 400 milyon $ mertebesine ulaşacağını tahmin edebiliriz. Yaz Saatinin gerekmediği halde kışın da uygulamanın ülkemize zararı bu mertebededir.
(8) UT+3 saat diliminin uygun ve kullanımda olduğu diğer ülkeler arasında, Suudi Arabistan, Kuveyt, Yemen, Ürdün, Irak, Suriye, Rusya’nın Moskova dahil, ilk saat dilimi bölgesi yanında, daha da güneyde, Habeşistan, Somali, Tanzanya ve Madagaskar, Kafkasya ülkeleri (Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan) bulunmaktadır.
(9) Gürsey, Y., 2017. (https://ygurseyblog).

Teşekkür: Bu yazımızda Takvimler ve Zamanın Ölçümü alanında, Dr. Yusuf Gürsey’in bu konuda sürdürmekte olduğu blog’dan yararlanılmıştır (https://ygurseyblog). Kendisine müteşekkirim.

Mehmet Emin Özel ([email protected])