Kurucumuz ve Onursal Başkanımız İnş. Yük. Müh. Fahamettin Akıngüç, vakfımız henüz fikir aşamasındayken kurucu rektörümüz merhum Prof. Dr. hc Önder Öztunalı ile bir diyaloğundan söz eder… Zihin açan ve çokça düşündüren bu diyalog, biyografisinde de geçer…* Az ama öz bir soru: “Bilimde sezinin yeri var mı?” diye sorar… Prof. Dr. Öztunalı’nın yanıtı nettir: “Elbette var, biri bir icat öncesi seziyle...
Bu konuda yazmadım. Çünkü üzerinde başarılı olabilecek bir üretkenlik beklemiyorum. Yapay zekâ, insan yapısı bir aygıtın (elektronik veya mekanik, belki de kimyasal veya bunların karışımı) insandan hızlı ve doğru düşünebilmesi ve bunun gereğini yapabilmesi şeklinde çalışıyor. Biz yapabilir miyiz diye, Türk toplumu nasıl yönetiliyor ona bakmak gerek. Yasaklarla. İktidarın hoşuna gitmeyecek şeyleri ...
Taşrada üniversiteleri nasıl bilirsiniz? Bir kitap anlatıyor. “Üniversite demek, dolmuşlar için yolcu, ev sahipleri için kiracı, kafeler için müşteri demek midir?*” Sanırım bundan daha fazlası: Türkiye’de üniversiteler, itaatkâr ve kanaatkâr çalışanlar, yerli ve milli değerlere sahip bireyler, itaatkar zevceler ve en önemlisi, sadık seçmenler olacak şekilde öğrenci yetiştirmek ...
Evdeki düşman: Kirli hava... Bu hafta çok önemli ve neredeyse çok başlıklı bir dergi sunuyoruz sizlere. Dünyanın uzun süredir konuştuğu tartıştığı ve öneriler sunduğu ev içindeki kirli hava! Bilim özellikle pandemi koşullarında bu konuyu inceledi ve evlerde hastalıkları teşvik eden çok kötü hava kalitesi olduğunu saptadı. İkincisi, Türkiye üniversiteleri akademik özürlükler bakımından Avrupa’da 34...