İstanbul’un kurtuluşu toplu çözümde mi?

Editör ne diyor?

Mesela Bağcıları yıkıp yeniden yapmak...

Deprem ülkenin ilk gündemi: 11 kenti vuran yıkıcılığı büyük depremler ve hala devam eden artçılar, 45 bine yaklaşan can kaybı, hala enkazların altında ölenler... Ve büyük acılar, telafisi olmayan kayıplar... Türkiye deprem felaketlerindeki can kayıpları açısından dünyanın 4. büyük ülkesi. Bu depremle belki de birinci sıraya çıkmış olabiliriz.

Tüm bunlar bilinmesine karşı gereken dersler alınmıyor ne yazık ki. Kahramanmaraş depremi hala tüm acıları ile taptaze iken jeologlar olası bir Marmara-İstanbul depreminin yaklaştığı uyarısında bulunuyor. İşin özü deprem başta İstanbul tüm Marmara Bölgesi'nde yaşayanların ensesinde. İstanbul 19 milyon insanın yaşadığı bir mega kent. Fay hattına çok yakın. 1 milyon 200 bin bina bulunuyor. Hızlı göçün ve plansızlığın yol açtığı çarpık ve kalitesiz yapılaşma en büyük tehdit. Sadece İstanbul değil tabii, Marmara çevresinde tüm kentler tehdit altında.


Peki ne yapılmalı? Yıllarını bu işe vermiş bir deprem mühendisine, Kandilli Rasathanesi Araştırma Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuray Aydınoğlu’na soruları Özlem Yüzak yöneltti...

Aydınoğlu "İstanbul’u büyük ölçekli depreme hazırlamada, ancak toplu çözümler sonuç verir" diyor. Mesela Bağcılar gibi bölgelerde toplu çözüm en iyisi. Çok katlı, çoğu kaçak, mühendislik hizmeti almamış binalar. Ben olsam, oradan başlarım, genel bir analiz yapıp binaları yıkarım. Parkları, alt yapısı, yolları, meydanları ile oluşturacak bir çevrede dayanıklı binalar yapılabilir ve kurtuluş burada” diyor. Ama başka son derece önemli tespitleri de var. İBB’nin hızlı tespit yöntemi, Kanal İstanbul, Türkiye’nin mühendislik ve müteahhitlik sorunları... Hepimizi çok yakından ilgilendiriyor.

Olacağı aşikar depreme nasıl hazırlanmalı?

Kendi alanlarında 3 yetkin isim; bir jeolog, Prof. Dr. Naci Görür, bir inşaat mühendisi Prof. Dr. Derin Orhon ve bir çevre mühendisi Prof. Dr. Seval Sözen Herkese Bilim Teknoloji için hazırladıkları ortak makalelerinin ikinci kısmında, “Zamanı belli olmayan ancak olacağı mutlak kesin olan depreme nasıl hazırlıklı olunur? Hazırlıklı olmak için neler yapılmalı?” sorusuna yanıt aradılar: “Yaşadığımız deprem son deprem olmadığına göre artık önceden yaptığımız yanlışları tekrarlamamak ve kararlı şekilde yeni bir yapılanmaya geçmemiz gerekir. Birinci önceliğimiz bütünleşik afet yönetimi prensipleri doğrultusunda deprem dirençli kentler oluşturmak olmalı” dediler.

Dikkat çektikleri diğer hususlar şöyle: Afet yönetimi döngüsü nasıl olmalı? Hükümet, yerel yönetimler, STK’lar ortak nasıl çalışmalı? Kriz yönetimi değil risk yönetimi olmalı... Mekansal kullanımlar.. Alt yapı güvenliğinin sağlanması, bina yıkımlarında önceliklendirme ve diğerleri...

Bilim 1, Yönetim 0

Müfit Akyos “Yaşadığımız 10 ilimizi kapsayan büyük deprem felaketinin sonuçlarına bakıldığında Bilim: 1 – Yönetim: 0” diye yazdı.

Tevfik Uyar’ın yazısı riskli binalar ve bizlerin büyük çelişkisi üzerine. Uyar, “Şu an bu yazıyı okuyan ve deprem bölgesinde mukim olan okurların büyük çoğunluğunun her an deprem olacakmış beklentisiyle yaşadıklarına eminim. Oysa bulunduğunuz yerin deprem riski 3 hafta öncesiyle aynı... Ama bu olasılık size artmış gibi görünür” diye söze başlıyor ve insanların bina ile ilişkisini risk bağlamında irdeliyor.

Özlem Kayım Yıldız depremzedelerin deprem sonrasında yaşadıkları sağlık sorunlarını ele aldı. Yıldız “Deprem sonrası baş dönmesi ve dengesizlik yakınmaları ile başvuran hasta sayısında da ciddi artış olmaktadır. Bu durumun olası nedenleri arasında iç kulak bozuklukları ve kaygı yer alır" diyor.

Ve diğerleri...

Tanol Türkoğlu, Byung-Chul Han’ın Enfokrasi adlı kitabından yola çıkarak dijitalleşme çerçevesinde demokrasinin nasıl bir dönüşüme tabi tutulduğunu irdeliyor yazısında. Bu hafta Dijtalem’i de okumayı unutmayın sakın.

Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden mühendisler, Leonardo da Vinci'nin unutulmuş yerçekimi deneyini test edildi: Sonuç %97 başarı! Peki bu ne anlama geliyor? Batuhan Sarıcan derledi.

Mars’taki yaşam arayışında 3. yıl başladı! NASA’nın Perseverance gezgini, Mars’taki iki yılında neler yaptı? Dergimizde. Gün boyu oturmak sağlığa çok zararlı; her yarım saatte bir beş dakikalık hafif yürüyüş gerekli… Rita Urgan derledi.

Dil olmadan düşünce olur mu? Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Mehmet Ozansoy, dil ile 4 farklı kognitif kapasite arasındaki ilişkiyi anlattığı yazısının ikinci bölümünde zihin teorisi ve müzikal işlemeyi irdeliyor. İstanbul Kültür Üniversitesi’nden Mustafa Bekmezci ve Marmara Üniversitesi’nden Prof. Deniz Elber Börü yapay zeka tarafından yönetilmek ister misiniz? diye sordular. Global anketlerde bu soruya verilen yanıtlar ilginç.

Hayvanların sıra dışı kur yapma ritüelleri

Çoğu hayvan için kur yapmak, riski de berberinde getirir. Bir erkeğin kur yaparken sergilediği gösterişli hareketleri, bir dişinin dikkatini çekmenin yanında yakındaki yırtıcıları da çekebilir ve erkek rakipler arasındaki ölümcül kavgalarla sonuçlanabilir. İşte hayvanlar alemindeki sıra dışı kur yapma ritüellerine birkaç örnek, Murat Altaş hazırladı.

İyi – kötü karbonhidrat sınıflandırması ne kadar doğru? Bilim ve Beslenme’de. "Hangisi daha önce: Tavuk mu yumurta mı?" Meraklı’nın Köşesi'nde. Kuş nedir, hepimiz biliriz. Pek çok kişi, dinozorun ne olduğunu da bilir. Ama kuşların, bundan 160 milyon yıl kadar önce, dinozorlardan evrilmiş olduğunu, herkes bilmez. Peki "Dinozorlar öldüyse, kuşlar niye var?" Mercan Bursalı’nın hazırladığı Meraklı Çocuk’ta.

***

Yaşadığımız felaketleri, doğayı, siyaset-bilim ve toplum ilişkilerini anlamanın en iyi yolu, bilimi bilimsel düşünceyi rehber edinmekten geçiyor. Siyaset de bilimleştikçe ülkenin çözecek yetkinliğe ulaşır. HBT bu rehberliğin ışığında varlığını ve yayınını sürdürüyor. HBT’yi evinizden eksik etmeyin. Evde her bireyin HBT’de okuyacağı bilgileneceği ve hayatına buna göre yön vereceği yazı mutlaka vardır.

Ülkemize, milletimize yeniden büyük geçmiş olsun.

Bilimde ve sevgide kalalım.