Ukrayna reaktörleri vurulursa yeni bir Çernobil yaşanır mı?

Editör ne diyor?

Avrupa korkuyor, dünya korkuyor... Zira Avrupa’nın en büyük nükleer santralı olan Saporişya tehdit altında. Aylardır süregelen Rusya-Ukrayna savaşında santralin bulunduğu sahada da saldırılar gerçekleşti. Hatta Birleşmiş Milletler uzmanları, Ukrayna’da Rusya’nın kontrolündeki bölgede bulunan Saporişya nükleer santralindeki ilk denetlemelerini yaptılar.

Peki durum ne kadar vahim? Radyasyon fizikçisi Dr. Yüksel Atakan yazdı. Atakan ‘Her ne kadar Çernobil’deki kadar çok büyük bir radyoaktivite beklenmese de, radyoaktivite yayılması durumunda Saporişya’nın 700 km kadar yakınındaki Türkiye’nin özellikle tarım alanlarının radyoaktif maddelerle bulaşması beklenmelidir ve bu kez Çernobil’deki gibi hazırlıksız yakalanılmaz umarız’ diyor.

Yazıda ayrıca dünyayı etkileyen 3 büyük nükleer santral kazasını ve neler olduğunu da okuyacaksınız.


Ne zaman dik yürüdük?

Yoksa 7 milyon yıl önce dik mi yürüyorduk? Öncü insan Sahelanthropus tchadensis’e ait bacak ve kol kemiklerinin analizi, bu ilkel atamızın yedi milyon yıl önce yürüdüğünü gösteriyor. İki ayak üzerinde yürüyebilen maymuna benzer bu atamız, zamanının büyük kısmını yine de ağaçlara tırmanarak geçiriyordu. Batuhan Sarıcan’dan..

Enerji krizi: Hidrojen çözüm olur mu?

Bir enerji krizinin eşiğindeyiz. Fosil yakıtlardan kaçış ve Yenilenebilir Enerji’ye (YE) doğru bir eğilim var. Rüzgâr (RES), güneş (GES), hidro-elektrik (HES) başta, jeotermal takipte. GES ve RES depolanamıyor. Nükleer YE değil ama o da karbon esaslı değil, görece temiz. Birçok çözüm var ama her biri bir dizi başka sorunla birlikte geliyor. Peki ne yapmalı? Hidrojen enerjisi iyi bir çözüm... Mümkün mü? Hangi ülke ne yapıyor? Türkiye’de durum ne?

Hidrojenle çalışan taşıtlarda yeni dönem başladı. Dünyanın ilk hidrojenle çalışan yolcu treni uzun test sürecinin ardından Almanya’da hizmete başladı.

Ali Akurgal - Yüksel Atakan ortak yazdı. Akurgal’ın da köşe yazısı enerji ve depolama üzerine. Hidrojen geleceğin enerjisi ve hızla yaşamlarımıza giriyor. Konu önemli.

Sessizlik artık ‘yeni lüks’

Şehirlerin gürültüsü giderek artıyor; sessizliğe ihtiyacımız var! 50 dB’in üzerindeki düzenli gürültünün, uyku bozukluğundan öğrenme sorunlarına ve hatta kardiyovasküler hastalıklara kadar çok sayıda sağlık sorunuyla bağlantısı kuruluyor. Peki neler yapılabilir? Batuhan Sarıcan hazırladı. Bilgehan Gürlek’in yazısı da Duyusal Şehircilik üzerine. Daha yaşanabilir kentler oluşturulması amacıyla trafik gürültüsünü emecek yeşil alanların yaratılması, doğadan, örneğin deniz sesi gibi insanda rahatlatıcı ve dinginleştirici etki sağlayacak seslerden yararlanılması; üzerinde çalışılan konular arasında.

Bu bağlamda, kentin ses ve koku haritalarının oluşturulması, insanların çeşitli koku ve ses etkilerine verecekleri tepkilerin araştırılması gündemde.

Lale Akarun ortaöğretim bir şey öğretiyor mu, başlıklı yazısında Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) ve sonuçlarını irdeliyor. Çok ilginç saptamaları var. Tanol Türkoğlu kripto para dünyasında hayli ses getiren Tornado Cash olayını anlattı.

Doğan Kuban eski ama hiç eskimeyen yazısında “Kemalizm ya da Atatürkçülük denilen şey ‘Çağdaş olmaya çağrı’dan başka bir şey değildir. Bugün Kurtuluş Savaşını ve onu örgütleyen Mustafa Kemal’i İmparatorluğun bu son elli yılı üzerinde görmekten uzak olanlar ve 1. Dünya Savaşından sonra bağımsız kalan tek İslam ülkesinin bağımsızlık savaşına örgütleyene karşı ileri geri konuşmaları nörologların yeni bir bulgusunu kanıtlıyor. Tarih bilmeyenler geleceği de planlayamazlar’ derken Ahmet Yavuz da Büyük Taarruz’ün köşe taşlarını anlatmayı bu hafta da sürdürdü.

El yıkamanın psikolojik yararları

Koronavirüs pandemisinden eğer bir şey öğrendiysek, o da ellerimizi yıkamanın mikroplardan korunmak için en iyi yollardan biri olduğudur. Ama meğerse el yıkamak, bizi fiziki olarak temizlemekten çok daha fazla bir şey yapıyor, bazen ruhumuzu da temizliyor imiş. İşte bir parça sabunla suyun ruhumuz için neler yapabildiğine dair örnekler. Mercan Bursalı hazırladı.

Dünya Sağlık Örgütü’nün Maymun Çiçeğini ‘Uluslararası Halk Sağlığı Acil Durumu’ İlanı üzerine tartışmalar bu hafta da sürdü. Bahçeşehir Üniversitesi’nden Dr. Melike Yavuz yazdı.

Reyhan Oksay’ın hazırladığı Koronavirüs gündeminde bu hafta COVID aşılarının omikronun bulaş riskini düşürdüğüne ilişkin bir araştırmanın sonuçlarını okuyacaksınız. Adjuvanlar COVID aşılarının etkisini 25 kat artırılabiliyor… COVID’e yakalandıktan sonra nörolojik ve psikiyatrik bozukluklar 2 yıl kadar devam edebiliyor.

En eski interseksüellik vakası ... Beynimizde özel yiyecek nöronları var...Uykusuzluk, bencilliği doğuruyor... Bir hayvan türünün soyu tükendiğinde ne oluyor? James Webb teleskopu ilk kez güneş sistemi dışında CO² buldu... Nilgün Özbaşaran Dede’nin Araştırma Gündemi’nde.

Bebek uykusunda ‘normal’ nedir?

Durham Üniversitesi Ebeveyn-Bebek Uyku Laboratuvarı Direktörü Helen Ball, kültürel beklentilerden ziyade evrimsel ipuçlarının yeni ebeveynlere nasıl yardımcı olabileceğine açıklık getiriyor. Sayfalarımızda..

İklim değişikliği ile mücadelede mekanik ağaç dönemini Kültür Üniversitesi’nden Prof. Dr. Semih Nemlioğlu ve İstanbul Üniversitesi’nden Doç. Dr. Naim Sezgin yazdı.

Sakala dair 6 ilginç bilgi!

Her yıl 3 Eylül günü, Dünya Sakal Günü olarak kutlanıyor. Bu tarihte dünyanın dört bir yanında sakal yarışmaları yapılıyor; en bakımlı, güzel veya enteresan sakallar seçiliyor. Biz ise bilim sakallarla ilgili ne diyor ve sakallar ne gibi faydaları beraberinde getiriyor ona bakacağız.

Kronik iltihaba karşı D vitamini...Kemik sağlığı için kuru erik ..Yapay tatlandırıcılar kan şekerini yükseltebilir... Bilim ve Beslenme’de. Murat Altaş’tan.

Hayvanlar Dünyası’nda kedilerin neden avlanmayı bu kadar çok sevdiklerini okuyacaksınız. Balinanın dişleri neden yok sorusunun yanıtı da Meraklı Çocuk’ta. Rita Urgan’ın hazırladığı Dördüncü Boyutun Gizemi Zaman yazı serimizi okumadan geçmeyin deriz.

Bu hafta yine dopdolu, en güncel ve önemli konularla, yeni araştırmalarla yanınızdayız. Herkese Bilim ve Teknoloji dergisini okumak ve okutmak da size düşüyor.

Bilimde kalın, sevgiyle kalın.