Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB’nin kronik sorunlarına çözüm bulmak amacıyla yayınladıkları raporlardaki (Letta, Nisan 2024 ve Draghi, Eylül 2024) tespitlerden hareketle hazırlanan stratejiyi - A Competitiveness Compass for the EU (Pusula) - 29.1.2025 tarihinde açıkladı.
Draghi Raporu (bkz., HBT S..441) üç ana fikir üzerine kurgulanmıştı: “1) AB'nin iş ortamını iyileştirmek için koordinasyon; 2) temiz teknolojiyi teşvik etmek, güvenlik açısından hassas sektörlerde kapasiteyi sağlamak ve karbondan arındırılmayı hedefleyen bir endüstriyel politika; 3) enerji ve dijital altyapıda, merkezi olarak finanse edilen bir kamu yatırım hamlesi. Bu yıllık 700-800 milyar avro gerektiren pahalı bir vizyondu.
Pusula için, Draghi'nin mali ve politika reçetelerine daha gerçekçi bir yol haritası özelliği kazandırmayı amaçlayan daha düşük maliyetli bir strateji dokümanı denilebilir. Pusula, Avrupa'nın düşük üretkenlik ve yenilikçilikçilik dinamiklerini üç faktörle açıklıyor:
i) ABD teknoloji ve dijital sektörüyle karşılaştırıldığında bir yenilik açığı; ii) daha az sayıda yeni girişimin olduğu durağan bir endüstriyel yapı ve iii) düşük özel sektör araştırma ve yenilik harcaması.
Pusula, rekabetçilik için beş yatay kolaylaştırıcı tanımlıyor:
1. Bürokrasinin basitleştirilmesi; 2. Tek Pazar'a yönelik engellerin azaltılması; 3. Rekabetçiliğin finansmanı. 4. İşgücü becerilerinin yükseltilmesi ve kaliteli işlerin teşvik edilmesi; 5. AB ve ulusal düzeyde politikaların daha iyi koordinasyonu.
Sihirli sözcükleri “işbirliği ve koordinasyon” olan dokümanda yer verilen onlarca eylem, yasa, strateji, plan vb. kağıt üzerinde çalışılmamış hiçbir konunun olmadığına işaret etse de AB düzeyinde bunları yaşama geçirecek yönetişim kapasitesinin olup olmadığı tartışma götürür. Bir yandan bürokrasinin azaltılması hedeflenirken söz konusu pek çok referans doküman arasında kaybolmamak olanaksız.
Letta ve Draghi raporlarındaki derinlik ve vizyonu yansıtmaktan uzak olan Pusula, benzer dokümanlardaki şablonlaşmış kavramlarla dolu ve Avrupa’nın giderek karmaşıklaşan dünya düzeni karşısında yol haritası olabilecek yenilikçi yaklaşımlardan uzak görünmektedir.
Lizbon Ajandası’ndan (2000) bu yana kaçıncısıdır bilinmez ama yayınladığı stratejik dokümanlarla AB hâlâ yolunu arıyor. Ancak öyle anlaşılıyor ki AB’nin dünyayı ve kendisini anlayıp yorumlamakta sorunları var. Sorun yalnızca rekabet zayıflığı olsa sahip olunan kapasite ile (üretim becerisi, yetenek ve yetkinlikler, kültür vb.) konu bir biçimde yenilenip düzenlenerek çözümlenebilir. Sorun, yüz yılların değerlerindeki yıpranma, entelektüel zayıflama vb. nedenlerle son elli yılın ideoloji yoksunu “liderlerinin” yollarını bulamamaları olabilir mi? Çözüm olarak AB bütçe kurallarında yer alan savunma harcamalarındaki kısıtın kaldırmasıs görülmesi irdelenmesi gereken bir yaklaşım.
Avrupa ordusunun ve güvenliğinin tartışıldığı günlerde “AB savunma sanayii rekabet gücünün önemli bir itici gücü olmasına rağmen ölçek eksikliğinden dolayı potansiyelinin gerisinde kalmaktadır” tespitinden hareketle AB silah sanayisi kapasitesinin arttırılmasını istemektir.
“AB'nin savunma yenilikçiliğinde ve yeni gelişmiş silah sistemlerinin geliştirilmesinde geride kalma riski, ikili kullanım (dual-use) teknolojilerinde olumsuz yansımalar yaratabilir. Avrupa savunma sanayisi, tüm ekonomi için yeniliğin itici gücü olmalıdır” denilmektedir.
Getirisi çok tartışmalı ikili kullanım söylencesinden medet umularak, silah sanayisi gibi riskli ve maliyetli bir “araç” üzerinden rekabetçi, yenilikçi ve refahçı olmayı öngörmek çok dolaylı, maliyetli, kaynak israfına dayanan, savaş riski taşıyan ve önerilen diğer önlem ve önerilerle çelişen bir yol olarak görünüyor. Bu tercih “Rekabetçi bir Avrupa'nın şekillendirilmesinde, etkili sosyal politikalar merkezi öneme sahiptir” söylemiyle de çelişmektedir.
Sonuçta yenilik içermeyen, “eski” kokan bir stratejik dokümanın AB için de dünya için de iyi bir gelecek inşasında işe yaraması zor görünüyor.
Yazı: Müfit Akyos (mufitakyos@gmail.com)
Not: Bu yazı, HBT Dergi 465. sayıda yayımlanmıştır.