Nerede bu uzaylılar?

Fizik ve Uzay Öne Çıkanlar
Nerede bu uzaylılar?

On yıllardan bu yana git gide daha büyük bir istekle evrende yalnız olmadığımızı gösterebilecek işaretler arıyoruz. Araştırma araçları Mars’ın yüzeyinden örnekler alarak inceliyor. Bilim insanları sıvı su barındırdığı sanılan Satürn’ün uydusu Enceladus ve Jüpiter’in uydusu Europa gibi umut verici noktalara görevler planlıyorlar. Uzay teleskopları, astronomlara ötegezegenlerin atmosferlerinde yaşamın kimyasal izlerini bulmak için yardımcı oluyor. Ve radyo astronomlar uzun bir süredir uzaylıların olası yayınlarını dinliyorlar.

Şimdiye dek hiçbir şey bulamadık. Ya bu hep böyle kalırsa? Yüzyılın ortalarına dek güneş sistemindeki yaşama elverişli tüm yerleri gezdikten, yüz milyonlarca yıldızla radyo iletişimi kurduktan ve milyonlarca ötegezegeni gözlemledikten sonra tek bir yaşam kırıntısı bile bulamazsak ne olacak? Ne zaman pes edip, yalnız olduğumuzu kabul edeceğiz? Asla diyor aramaya katılanlar. Vazgeçme zamanının geleceğini hayal bile edemiyorum diyor NASA’nın astrobiyoloji programı müdürü Mary Voytek. “Diğer tüm yıldızların etrafındaki diğer tüm gezegenlerle, yaşamın herhangi bir yerde ortaya çıkmadığını düşünmek mümkün değil.” Bilindiği kadarıyla her biri aşağı yukarı 100 milyar yıldıza sahip, yaklaşık olarak 100 milyar galaksi var. Bu sayılar herhangi bir yerde umulmadık olayların bir yerlerde gerçekleşebileceğini düşündürmekte. Ve yaşamın kökenini bulmak da imkansız olmayabilir.

Uzaylı arayışındaki başarısızlık, araştırmacıları, yöntemlerini ve varsayımlarını sorgulamaya itebilirse de hedeflerinin varlığından şüphe etmelerine yol açmayacaktır. Yaşamı nasıl tanımladığımız konusunda ayrıntılı bir şekilde düşünmeliyiz. Bu olay “Uzay Yolu”nda olduğu gibi yaşayan bir şey saptadığında tricorder cihazıyla bir ding sesi vermeye benzemez diyor Victoria Üniversitesi astronomu Jon Willis. Örneğin ötegezegenlerin atmosferlerindeki suya veya oksijene bakabiliriz, ama bu uzaydaki yaşamın bu moleküllere ihtiyacı olduğunu garantilemez. Yerötesi uygarlıkların radyo sinyallerini duyabiliriz ama onların daha iyi yöntemleri olmadığını kim söyleyebilir ki? Eğer bir ötegezegende yaşam varsa bile, tüm atmosferi değiştirebilecek yeterli sürece sahip olacağımızı da bilemeyiz. Günümüzdeki arayışlar sessizlikle sonuçlandığı taktirde araştırmacılar bir dahaki sefere daha iyi görebilmek için daha hassas yöntemler tasarlamak için çalışacaklardır.


Elbette onlar hatalı olabilir. Belki de gerçekten tamamen yalnızızdır; şaşırtıcı ve olağanüstü bir şekilde bir defalığına oluşmuş yaşamın temsilcileriyizdir. Eğer böyleyse bilim insanları yaşamın kökeni için gerekli koşullarla ilgili fikirleri üzerinde yeniden düşünmeliler ve dünyayı eşsiz yapanın ne olduğunu da.

Kaynak