Adaçayı: Azı karar, çoğu zarar

Öne Çıkanlar Sağlık
Adaçayı: Azı karar, çoğu zarar

Geçmişi antik Roma dönemlerine dayanan adaçayı, uzun süredir “bitkilerin koruyucusu” olarak tanınıyor. Adaçayı, sağlığı güçlendirici ve hastalık önleyici özellikleri nedeniyle çay olarak içilmesinin yanı sıra geleneksel Avrupa ve Çin ilaçlarında kullanılıyor. Genellikle Akdeniz ve güneydoğu Avrupa (Balkan) bölgelerinde yetişen adaçayı, botanik olarak Lamiaceae ailesine ait bir bitki. Adaçayının ilaç olarak geleneksel kullanımı binlerce yıl öncesine dayanıyor. Adaçayının ilk olarak yılan ısırığı, şeytan kovma, doğurganlığı artırma gibi amaçlarla kullanıldığı biliniyor. Gerçi bugün artık büyü amaçlı kullanımına son verilmiş. Günümüzde adaçayının insan vücudu üzerindeki olumlu etkileri bilindiğinden Amerika’dan Orta Doğu’ya kadar birçok yemek tarifinde yerini almış bulunmakta. Acı bir tadı olduğundan genellikle ekşi yemeklerde ya da etle hazırlanan yiyeceklerde ana malzeme olarak kullanılıyor.

Faydaları

Bilişsel kapasiteyi artırır: Yapılan araştırmalar, ister koklama ister tüketim yoluyla olsun az miktarda adaçayının bile hatırlama yetisine ve belleği geri kazandırmaya yardımcı olduğunu gösteriyor. Belirli bir konuya odaklanmayı da kolaylaştırıyor. Bu da okula giden gençlerin ya da zorlayıcı, zihnen yorucu işlerde çalışan kişilerin beslenme düzenlerine biraz adaçayı ilave etmelerinin ufak da olsa etkili bir katkısı olduğu anlamına geliyor.


İltihabı tedavi eder: Adaçayı yaprağı çiğnemek, acı bir tat vereceğinden her zaman en harika tedavi yolu olarak görülmese de içerisindeki organik bileşenlerin sisteminize en etkili şekilde böyle geçer. Özellikle solunum veya sindirim sisteminizde iltihap sorunları yaşıyorsanız adaçayını demleyerek iltihaptan kurtulabilirsiniz. Adaçayının iltihap karşıtı özellikleri artrit ve gut hastalığının yanı sıra kalp hastalıklarına ve yüksek tansiyona da sebep olabilen kardiyovasküler sistemde iltihaplanma karşısında da etkilidir. Adaçayının bu faydalı etkilerinin kaynağı içerisinde bulunan flavonoidler ve fenolik asitlerdir.

Antioksidan özellikleri gösterir: Kronik ve dejeneratif hastalıklar insanların karşılaştığı en tehlikeli hastalıklardandır. Bu sorunların çoğuna hücresel metabolizmanın tehlikeli yan ürünleri olan serbest radikaller sebep olmaktadır. Adaçayında bulunan rosmarinik asit, luteolin ve apigenin gibi antioksidan bileşenleri serbest radikallerin etkisizleştirilmesinde ve oksidatif stres yaratmasını önlemede yardımcı olur.

Alzheimer hastalığını önler: Hafıza ve konsantrasyonu geliştirme özelliği bulunan adaçayı aynı zamanda Alzheimer hastalığı ve bunama gibi ortaya çıkabilecek bilişsel sorunlara karşı da koruma sağlar. Her ne kadar bu alanda yapılan araştırmalar henüz başlangıç aşamalarında olsa da, tedavide bitkisel alternatifler konusunda umut verici sonuçlar alınmasının da yolunu açıyor. Sinir yolaklarının (pathways) adaçayı özü ve özellikle yağı tarafından uyarılması da ayrıca zihninizin zinde kalmasına yardımcı oluyor.

Cilt kremleri: Adaçayında bulunan antimikrobik özellikler, bitkinin topikal krem şeklinde az miktarda kullanılmasıyla bile vücuda deri yoluyla saldıran bakterisel ve viral enteksiyonlara karşı etki sağlayabilir. Hastalıkların vücudumuza genellikle ağız ve burun yoluyla girdiğini düşünürüz ancak deri de yabancı maddelere maruz kalarak geçiş yolu sağlayabilir. İçerisinde adaçayı bulunan bir krem ya da antibakteriyel merhem, hastalıklara karşı fazladan koruma sağlayabilir. Bu krem egzama, sedef hastalığı ve sivilce gibi cilt şikâyetlerine karşı da etkili olabilir. Kemik sağlığını iyileştirir: Adaçayının en çok göz ardı edilen özelliklerinden biri içerisinde çok yüksek seviyede bulunan K vitaminidir. Vücut için son derece önemli olan ve birçok besinde bulunmayan K vitamini, kemik yoğunluğunu artırır ve yaşlandıkça bütünlüğünü koruyamayan kemiklerimizi kırılmalara karşı korur.

Diyabeti kontrol altında tutar: Adaçayının diğer sağlık konularındaki etkisi tartışmaya açık olsa bile konu diyabet olunca herkes hemfikir: Adaçayında, diyabeti kontrol altında tutmak üzere kullanılan reçeteli ilaçlarda bulunan bazı özler ve kimyasallar bulunuyor. Bu kimyasallar karaciğerde biriken glikozun salgılanmasını düzenler ve baskılanmasını sağlar. Şekerin büyük dalgalanmalar yaratmasını önleyerek tip 2 diyabetin başlamasının önünü keser, ya da en azından durum çoktan ortaya çıkmışsa kontrol altına alınabilmesini sağlar.

Sindirime yardımcı olur: Adaçayında bulunan rosmarinik asit mide için iltihap karşıtı bir bileşim olarak spazmı önler. Bunun yanı sıra ishal ve gastrit gibi durumların yaşanma sıklığını da oldukça azaltır. Beslenme düzeninize adaçayı ekleyerek sindirim işlevinizi iyileştirebilir, bağırsaklarınızdaki iltihabı azaltabilirsiniz.

Zararları

Adaçayı her ne kadar yemeklerde ya da çay olarak kullanılsa da bu hiçbir yan etkisinin olmadığı anlamına gelmiyor. Adaçayında bulunan tüjon ve kafur yağları, ağız yoluyla belirli bir miktarda alındığı durumda sinir ya da organ hasarı gibi durumlara yol açabiliyor.

Bunun dışında hamile kadınların normalde fazla miktarda adaçayı tüketmesi, fazla tüjon alımı sebebiyle rahim kasılmalarına yol açabilir. Aynı şekilde emziren kadınların yine tüjon içeriğine bağlı olarak öncelikle doktora başvurmaları öneriliyor.

Adaçayının yan etkileri arasında hafif sindirim şikayetleri, deride kızarıklık, yüksek ya da düşük tansiyon ve diyabet hastalarında düşük kan şekeri seviyesi vardır. Aynı zamanda adaçayının bazı türlerinin östrojene benzer etkileri de olduğu düşünüldüğünden hormona duyarlı durumları olan kişilerin adaçayı kullanmaması öneriliyor. Adaçayı, yüksek miktarda tüketilmesi durumunda sakinleştiriciler, antikonvülsanlar ve diyabet ilaçları gibi çeşitli ilaçlarla da etkileşime girebilir. Çok fazla miktarda tüketilen adaçayı sara görülen kişilerin kullanmaması gerekmektedir.

Sevda Deniz Karali

Kaynak 1 - 2